- Bedduaya yer yoktur

Adsense kodları


Bedduaya yer yoktur

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Sevdacık
Fri 27 August 2010, 01:38 pm GMT +0200

Mü’minin dünyasında bedduaya yer yoktur ancak sessizliğimiz de Allah’a bir havaledir



Dua, günaha girmiş olanlara bir arınma kurnası, musibetzedelere bir inayet eli, acz u fakr ve ihtiyaç içinde kıvrananlara bir hazine anahtarı gibidir Kuvvet dengesi olmadığından ötürü gücü elinde bulunduranların zulümlerini estirdikçe estirdiği, zalimlerin hay-huyunun dört bir yanı kapladığı, mazlumların iniltilerinin ta arşa kadar yükseldiği, kaba kuvvetin bütün dehşetiyle çılgınlığını yaşadığı, hasılı; sebeplerin bütün bütün sükût ettiği bir zaman ve zeminde de mazlum ve mağdurlar için o aynı zamanda bir imdat çağrısıdır Müminin dünyasında bedduaya yer yoktur, biz muhabbet fedaisiyiz, o sebeple tel’in ve bedduaya amin demeyiz Ancak insanın kanını donduracak vahşetler karşısında, yapılan bunca zulmü Aziz ve Celil Alemlerin Rabbi’ne havale etmemek de -en hafif ifadesiyle- bir vefasızlık olsa gerek Şurası muhakkak ki, bütün alemlere rahmet olarak gönderilen, insanların en merhametlisi, Şefkat ve Rahmet Peygamberi Efendimiz (sas) kendi şahsına yapılan en ağır zulüm, işkence ve hakaretlere karşı “Ya Rab! Dağınıklık ve tasamı Sana şikayet ediyorum” diyerek, değil bu insafsız muameleleri kendisine re- va görenlere beddua etmek, böyle bir durumdan kendisini mesul görmekte ve onlar için Cenab-ı Hakk’tan mağfiret dilenmekteydi Ancak, masum insanların katledilip umumun hukukunun söz konusu olduğu yerlerde de o Masum Nebi, ellerini açıp günlerce dua dua yalvarmış ve o zalimleri Allah’a havale etmiştir Bugün İslam dünyası, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir zulüm cenderesi altında inim inim inlemekte, kaba kuvvet altın çağını yaşarken bu fecaet ve fezaiyi dile getirmek bile bir cesaret olarak değerlendirilmektedir Katliamlar, kıyımlar her gün televizyon vasıtasıyla evimizin içine akarken, herkes her şeyi kendi gözleriyle bizzat müşahede ederken, yine de kimsenin elinden bir şey gelmiyor Büyük çoğunluk geçici bir hissilikle olup bitenden müteessir oluyor; ama çok geçmeden kendi özel dünyasına dalıyor, bir kısım hassas ruhlar, şefkatli sineler ise belki kah odasının duvarlarını yumrukluyor, kah çarşafıyla yaka-paça oluyor, içten içe kendini yiyip bitiriyor; ama onların da elinden daha öte bir şey gelmiyor İşte o zaman ellerini kaldırıyor “Allah’ım bu zalimleri Sana havale ediyorum” diyorlar Allah’ım masum çocuklarımızı kurtar Allah’ım, itiraf ediyoruz çok günah işledik Hakiki bir mümin olamadık, gönülden yoluna baş koyamadık Bu zalim sürece ortak olduk Zalimleri heveslendirecek, onları cesaretlendirecek güçsüzlük, aymazlık ve miskinliğimizle adeta belalara davetiye çıkardık Zalim senin bir kılıcındı, kader adalet ediyordu ve biz bunlara müstahaktık Ama Ya Rabbi, şu masum çocuklarımızı bizim günahlarımız yüzünden tazib etme! Bizim günahlarımız yüzünden onları insaf ve insanlıktan nasibi kalmamış şu zalimlerin eline bırakma! Sen Erhamürrahimsin! Sen affı seversin Affet bizi! Kurtar yavrularımızı! Ve onların masumiyeti hürmetine, baştan ayağı günahkar halimize rağmen bize de acı, bizi de kurtar! Allah’ım sebepler birer birer tükendi Maddi güç adına elimizde hiçbir şey yok Kuvvet dengesi alt-üst Biz aciziz, aciz kaldık Tek dayanağımız, tek sığınağımız ise Sen’sin Bize yardım eyle! Bizi ve çoluk-çocuğumuzu şu eli kanlı, gözü kanlı hoyrat varlıkların insaf(!)ına terk etme! Ey adalet ve hakkaniyetin tesisi için Kitab’ı indiren rahmetin intişarı için bulutları sevk eden, zalim orduları hezimete uğratan Allah’ım! Şu zalimlerin güçlerini, kuvvetlerini, iradelerini sars! Konumlarını, durumlarını, mekanlarını sarsıntıya uğrat! Allah’ım onların dirliklerini-birliklerini boz! Amin! Bir gece baskınında namlu karşısında soluk soluğa nefes almaya çalışan, korkudan adeta damarlarında kanı donmuş, beti-benzi atmış şu biçare ve korunmasız yavruların yerinde, kendi çoluk-çocuğumuzun, o savunmasız minik ciğerparelerimizin olduğunu tahayyül edelim ve bacaklarımızın bağını çözecek şu tablo karşısında ne diyeceksek, Cenab-ı Hakk’a nasıl yalvarıp yakaracaksak o ölçüde yalvarıp yakaralım