- Bazı Surelerin Mensuh Ayetleri ve Nuzul Sebebleri

Adsense kodları


Bazı Surelerin Mensuh Ayetleri ve Nuzul Sebebleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
müzzemmil
Fri 16 September 2011, 08:50 am GMT +0200
Bazı Surelerin Mensuh Ayetleri ve Nuzul Sebebleri

Su'arâ Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu Sûrenin sonundaki beş ayet hariç, diğerleri Mekkede inmiştir.
101- “Şairlere (gelince) onlara da sapıklar uyar.» “On­ların her vadide hakikten ifrata düşegeldiklerini» “ve hakikaten daima yapmadıklarını söyler olduklarını görmedin mi?» [464]
Bu ayetler, bütün şairleri hedef almaktaydı. Fakat Müs­lüman şairlerden Abdullah İbni Revaha, Hasan Bini Sabit, Kâ'b Bini Züheyr ve Kâ'b Bini Malik, icabettikçe Müslüman­ları harba teşvik eden, Peygamber Efendimiz aleyhine söyle­nen hicviyelere cevaplar veren şiirler söylemekteydiler. Bun­lar, ayetlerde takbih edilenlerden olamazdı elbet. İşte bu şa­irler, meali altta yazılı ayetle istisna edilmiş, kötülenen şair­lerden sayılmadıkları bildirilmiştir. Bu durumu, bâzı tefsirciler nesih saymışlar, yâni üstteki ayetlerin, meali altta yazılan ayetle neshedildiğini söylemişlerdir. [465]
“Ancak iman edip iyi amelde bulunanlar, Allah'ı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra, öclerini alanlar, böyle değildir...»[466][467]
 
Neml Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre, Mekkede inmiştir. Tek mensûh ayeti şudur :
102 - “...Kim de doğru yoldan saparsa (ona) de ki: Ben ancak, fenalık edenlerin korkunç sonuçlarını    bildirenlerde­nim.» [468]
Meali yazılan bu ayet, filî bir mücadele mahiyetini taşı­madığı için -müşrikleri bulduğunuzda öldürün- mealindeki Kı­lıç ayetiyle neshedilmiş bulunmaktadır. [469]
 
Kases Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu da Mekkede inmiştir, mensûh ayetin meali şudur :
103- “...Onlar (müslümanlar) dahi dediler kî, bizim iş­lerimiz bize, sizin işleriniz size aittir. Size selam (olsun) Biz cahilleri aramayız.» [470]
Medarik Tefsirinin görüşüne göre müslümanların bu tarz sözleri bir mütareke ifadesidir. [471] Bu sebeple bu ayet de, Kılıç ayetiyle nesholmuş hükmü kalkmıştır.[472]
 
Ankebut Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûhu ise, meali yazılı şu iki ayettir :[473]
104- “Zulmedenleri hariç olmak üzere, kitap ehli (Hristiyan ve Yahudi) ile, en güzelden (kabalığı nezaketle, sabırla ve nasıhatla karşılamaktan) başka bir yolla mücadele etme­yin ve deyin ki: -bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim Allah'ımız da, sizin Allah'ınız da hep birdir, (şu var ki) biz ancak ona teslim olanlarız-» [474]
Bu ayeti Kerime, meali altta yazılı ayetle neshedilmiştir.
“Kendilerine kitap verilenlerden, ne Allah'a ne Ahiret gü­nüne inanmayan, hak dinini din olarak kabul etmeyenlerle, aşağılık kendi el(ler)inden cizyeyi verinceye kadar, savaşın.» [475]
105 - “Ona Rabbinden (Salih peygamberin devesi, Musa Peygamberin asası gibi) ayetler de indirilmeli değil miydi? dediler. (Resulüm) de ki: O ayetler ancak Allah'ın indindendir. Ben sadece (kötülüklerinizin başınıza getireceği fena sonu) apaşikâr bildirenim.» [476]
Bu ayet mealinin sonundaki “ben size sadece bildirenim» diye ifade edilen beyandan çıkan müsamaha, Tevbe Süresin­deki Kılıç ayetiyle nesholmuş müşriklerle vuruşmaya başlan­mıştır. [477]
 
Rum Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu Sûre de Mekkede inmiştir. [478]
 
Nüzul Sebebi           
 
Süleyman Nedevî'nin “Asri Saadet Tarihi»nde yazdığına göre, Romalılarla İranlılar, büyük bir savaşa tutuşmuşlar, sonunda Romalılar mağlup olmuşlardı. İranlılar ise, Irak, Suri­ye ve Mısırı zabtetmişler, bütün buralarda yaşayanları ateşperestliğe zorlamışlardı. Halbuki Romalılar, kitap ehlindendi. Bu vüzden büyük zulümler işlemişler, kanlar dökmüşlerdi.
Bu muharebe, Peygamber Efendimize peygamberlik gel­diğinin tam 5. yılıydı. Roma ordularının perişan olması haberi Mekkeye ulaşınca, putperest müşrikler, çok sevinmişler ve Müslümanlara “O Rumlar da sizin gibi kitap ehliydi. Onları İranlılar nasıl perişan ettiyse, biz de bir gün sizleri böyle yapacağız» diye tehdide ve tazyıka başlamışlardı. Müslüman­lar ise, bu mağlûbiyetten çok müteessir olmuş durumdaydılar. Çünkü kitap ehli olan Rum taraf, ateşperest olan diğer tarafa yenilmişti.
Müslümanlar, bu keder içindeyken, Rum Sûresinin, mea­li altta yazılı ayetleri nazil oldu.
“Rum mağlüb oldu. Yakın yerde (bununla beraber) onlar, bu mağlûbiyetlerinin arkasından, bir kaç yıl içinde muhakkak (onları) yeneceklerdir. Önünde de, sonunda da, emir Allah'ın ve o gün mü'minler, Allâhhn yardımıyle ferahlanacaklardır.» [479]
Bu Ayeti Kerime inince, Müslümanlar sevinç duymuşlar­dı. Bir ara Hz. Ebubekir (r.d.) azılı müşriklerin bulunduğu bir mecliste,
- Rasülüllâha Allah haber verdi ki, üç yıl içinde bu iki devlet tekrar harbedecekler ve o zaman İranlılar mağlüb ola­caklardır.» der. İçlerinden Übey ibni Half,
- Yalan söylüyorsun, eğer güveniyorsan gel bahse gire­lim.  Senin dediğin olursa ben on deve vereceğim, yalan çıkarsan sen on deve ver, razı mısın? der. Hz. Ebubekir bu tek­life razı olur ve böylece sözleşirler.
Fakat Hz. Ebubekir, dönüp bu sözleşmeyi Peygamber Efendimize haber verince Resülüllâh ona,
- Ya Ebubekir, kabul ettiğin üç yıl müddet azdır. Kur' anda sözü edilen “bir kaç yıl» üç yıldan dokuz yıla kadar bir müddettir. Sen git, koyduğunuz develeri artır, ama müddeti de dokuz yıla kadar uzat, buyurur.
Hz. Ebubekir Übey İbni Halfi bulur ve ona seslenir. Übey
- Ya Ebubekir pişman mı oldun yoksa? der. Ebubekir (r.d.)
- Hayır pişman değilim. Ancak müddeti dokuz yıla çıkarırsan,  develerin yüze çıkarılmasına razıyım ne dersin? der. Übey buna razı olur ve anlaşma yapılır.
Müddet dokuz yıla varmadan, vuku bulan Bedir sava­şında, Rum ordularının İranlıları hezimete uğrattığı ve İranın baştan başa işgale uğradığı haberi gelir. Ayeti Kerimede haber verilen mucize tahakkuk etmiş ve Müslümanlar, hem Bedîr savaşını kazanmalarından ve hem de İranlıların mağlüb olma haberinden tamamiyle feraha kavuşmuşlardı.
Hz. Ebu Bekir, Bedirde öldürülen Übeyyin, Müslüman olan varislerinden bu develeri almış ve Resülüllâhın emirleri gereğince Ashabi suffa denen fakır Sahabîlere tevzi etmiştir.[480]
106- “(Ey Resulüm) Sen şimdi sabreyle, şüphesizdir ki, Allah'ın vâ'di yakındır.» [481]
Meali yazılan bu ayeti Kerime de, Kılıç ayetiyle neshedilmiş, müşrikler ile vuruşma emri gelmiş ve böylece sabır so­na erdirilmiştir. [482]
 
Secde Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûrenin 18 ,19, 20. ayetlçri hariç, diğer kısmı Mekkede nazil olmuştur.
107- “(Resulüm) artık onlardan yüz çevir, bekle. Çün­kü onlar bekleyicidirler.» [483]
Kılıç ayeti, ayni sebeplerden ötürü, meali yazılan bu aye­ti de neshe uğratmıştır. [484]
 
Ahzab Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûrenin 45, 46. ayetleri Mekkede, diğerleri Medinede inmiştir.
108- “(Resulüm) kâfirlere ve münafıklara uyma, onla­rın eziyetlerine de aldırma, Allah'a güvenip dayan. Koruyucu olarak Allah yeter.» [485]
Bu ayetin mealinde geçen “onların eziyetlerine de aldır­ma» yolundaki emir, müşriklere karşı cihadı emreden Kılıç Ayetiyle neshedilmiş, sabru tahammüle son verilmiştir. [486]
 
Bu Ayetin İnişindeki Sebep
 
Ebu Süfyan, Ebucehilin oğlu İkrime, Ebul Â'verisselami Uhud savaşından sonra Medineye gelmişler, Abdullah İbni Ubeyyin evine misafir olmuşlardı. Önce Peygamber Efendi­mizden öldürülmeyeceklerine dair teminat almışlar ve sonra da onunla görüşmek istemişlerdi. Aleyhisselam Efendimiz on­ları yüce huzurlarına kabul buyurmuşlardı ki söze başlayan Ebu Süfyan şöyle der :
- Yâ Muhammed! Sen bizim Lât, Uzzâ ve Menat adlı ilahlarımıza (!) dil uzatma ve onlara tapanlara, onların şafaat edeceklerini söyle, biz de seni ve senin Allah'ını bırakalım.
Hz. Peygamber bu tekliften fazlaca asabileşir. Bu sefer orada bulunan Hz. Ömer (r.d.) “Ya Resülüllâh! izin ver de bun­ları öldüreyim» der. Önceden teminat verdiği için bu müşrik­lerin öldürülmelerine izin vermez ama, buna mukabil onları derhal Medineden çıkmaya mecbur bırakır. İşte bu olay üze­rinedir ki, yukarda meali yazılan Ahzab Sûresinin 48. ayeti indi. [487]
109- “Bundan (9 zecveden) sonra kadınlar(la evlenmen) ve bunları (bırakıp) başka zevcelerle değişmen, güzellikleri hoşuna gitse bile, sana helal olmaz. Ancak sağ elinin (kazana­rak) sahib olduğu (cariyeler) hariçtir. Allah (c.c.) her şeyi ziya­desiyle kavrayandır.» [488]
Bu ayetin inişinden sonradır ki Peygamber Efendimiz. Romanın Mısır valisi tarafından hediye gönderilen Mariye ad­lı cariyeyi almış ve ondan, çok yaşamayan İbrahim adındaki çocuğu doğmuştur. (Celâleyn)
Meali yazılan bu ayeti Kerime, yine mealini altta yazdı­ğımız ayet ile nesholmuştur. [489]
“Ey Peygamber, mehrini verdiğin zevceleri ve Allah'ın sa­na ganimetle (nasib) ettiklerinden kuvvetinin malik   olduğu cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, ha­lanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de, eğer mümin bir kadın kendisini hibe edip, peygamber de ni­kâhla almak isterse onu (kî bu sonuncusu) diğer müminlere değil, yalnız sana has olmak üzere, senin için halâl kıldık, öbür müminlerin zevceleri ve kuvvetlerinin sahib oldukları (cariyeleri) hakkında uhdelerine ne farz kılmış olduğumuzu bildirdik, (sana mahsus kolaylıklar) Senin üzerine bir darlık olmaması içindir. Allah mağfiret edici, rahmet edici oldu.» [490]
Mushaf ta önce okunan bu (Ahzab 50) ayetin, daha sonraki (Ahzab 52.) ayeti neshetmiş olması “acaba» ile karşılanmamalıdır. Zira, Bakara Sûresinin 240 ve 234. ayetlerinde de açıkladığımız üzere, Kur'an'ın sûre ve ayetleri, nüzul sırası­na göre yazılmış değildir. Bu sebeple nesneden ayetin, neshedilenden önce yazılmış olması mümkündür. Nitekim meali yazılan şu hadîsler, bu imkânı isbat ederler :
İmam Ahmed, Hz. Ayişeden (r.d.) şöyle dediğini rivayet eder :
“Resülüllâh, kadınlar ona halal oluncaya kadar vefat etmedi.»
Bu hadîsi, Tirmîzî ve Nisaî de Sünenlerinde rivayet et­mişlerdir.
Ümraü Selemenin (r.d.) de şu sözünü Ömer İbni Ebubekir (r.d.) rivayet eder :
“Resülüllâh, mahremlerinden başka, bütün kadınlar ona halal kılınmadan vefat etmedi.» [491]
Zeyd İbni Eşlem de der ki Resülüllâh, mevcut zevceleri üzerine bir daha evlenmesini yasaklayan ayet indikten sonra, Kâbın kızı Meymune Hayym kızı Safiyye ve Cüveyriye ile nikâhlanmıştır.
Bununla beraber neshetme keyfiyetini kabul etmeyenler olduğu gibi, neshin ayetle değil de, Peygamberimizin Sünneti Filyesi (davranışı) ile neshin meydana geldiğini söyleyenler de vardır. Fakat İmamı Dahhâk, buradaki neshetme olayının ayetle meydana geldiğini, Hz. Ali ile İbni Abbasm rivayet et­tiklerini söyler. [492]
 
Sebe Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayetinin meali şu­dur :
110- “(Ey Elçim) de ki, bizim işlediğimiz günahlardan siz mesul olmazsınız, sizin işlediğinzden de biz mesul olma­yız.» [493]
Bu ayetin ihtiva ettiği müsamaha hükmü, müşrikleri bul­duğunuzda öldürün, emrini getiren Kılıç ayetiyle neshedilmiştir. [494]
 
Fatır Süresi
 
Mekkede inen bu sûrenin mensûh ayeti şu mealdedir :
111- “(Ya Muhammed) Sen, gelecek tehlikeleri haber verenden başkası değilsin.» [495]
Bu ayet de bilinen Kılıç ayetiyle neshedilmiştir. Zira Kı­lıç Ayetiyle Peygamberimiz, yalnız haber veren olmakla kal­mamış, ayni zamanda o, kılıç kullanarak müşrikleri imana davet etmekle de emrolunmuştur. [496]
 
Saffât Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh olan dört ayetinin meali altta yazılmıştır :
112- “Onun için (habibim) sen, bir zamana kadar on­lardan yüz çevir.»
113- “Onları gözetle (habibim) kendileri de (başlarına gelecekleri) yakında göreceklerdir.» [497]5
114- “(Habibim) bir zamana kadar sen, onlardan yüz çevir.» [498]
115- “(Habibim) gözetle (onları) onlar da görecekler­dir.» [499]
Meali yazılan bu dört ayet de, beklemeyi ve aldırış etme­me anlamında müşriklerden yüz çevirmeyi emretmekteydiler. Müşriklerin öldürülmelerini emreden Kılıç ayeti, bu dört aye­tin bekleyişe, gözetleyişe ait hükümlerini neshedip kaldırdı, çünkü artık kılıç sıyrıldı. [500]
 
Sâd Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu Sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayetlerinin mealle­ri şunlardır.
116- “(Resulüm) Onlar ne derse (sen) sabreyle.» [501]
117- “(Habibim) deki, ben yalnız gelecek tehlikeleri ha­ber verenim.»[502]                                     
118- “(Habibim) de ki, ben ancak, gelecek tehlikeleri apaçık haber veren (bir peygamber) olduğum için bana vahy geliyor.» [503]
Bu iki ayet de, ayni sebeplerden ötürü, Kılıç ayetiyle neshedilmiş Peygamberimizin yalnız korkutucu ve tebligatçı ol­mayıp, ayni zamanda dinini kılıç kullanarak ta yaymakla emrolunmuştu. [504]
 
Zümer Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûrenin 53, 54, 55. ayetleri Medinede, diğerleri ise Mek­kede inmiştir. Bu sûrenin mensûh ayet mealleri aşağıdadır :
119- “(Habibim) de ki, ben dinimde ona, ihlâs edici olarak ancak Allah'a ibadet ederim» “artık siz de onu (Alâh'ı) bı­rakıp, dilediğinize tapın...» [505]
Bu iki ayetin meallerindeki “dilediğinize tapın» sözüyle gösterilen müsamaha, Yine Kılıç ayetiyle neshedilmiştir. Bun­lar gibi meali altta olan iki ayetde, ayni sebeple ve Kılıç aye­tiyle neshedilmiştir.[506]
120- “(Habibim) de ki, ey kavmim, siz bulunduğunuz durum üzere çalışın. Şüphesiz ben çalışıyorum.» [507]
121- “(Habibim) sen onların üzerinde bir vekil değilsin.» [508][509]
 
Secde Yahut Fussılet Sûresinin Mensüh Ayeti
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh tek ayetinin meali şudur :
122- “(Habibim) ne iyilik, ne de kötülük eşit olmaz. Sen (kötü sözü) en güzel (neyse) onunla defet...» [510]
Bu da Kılıç ayetiyle neshedilmiştir. [511]
 
Şûra Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir. Mensûh ayetlerinin meal­leri şunlardır :
123- “...Sen (habibim) onların üstüne bir vekil değil­sin.» [512]
124- “...(Habibim şunu da söyle) bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size aittir. Bizimle sizin aranızda hiç    bir (düşmanlık) delili yoktur.» [513]
Bu iki ayet de, ayni sebepleri ihtiva ettiklerinden, Kılıç ayetiyle neshedilmişlerdir.
125- “...Kim bu dünya kazancını isterse ona da dünya­dan veririz. Ahirette ise hiç bir nasibi yoktur.» [514]
Meali yazılı bu ayet, meali altta yazılı ayetle neshedilmiş­tir.
“Kim ki peşin dünyayı isterse, dilediğimize istediğini pe­şinen Dünyada veririz, sonrada onu Cehenneme sokarız.» [515]
Neshedilen ayette, Dünya kazancını isteyene Dünyada ve­rileceği ifade buyurulmaktadır. Nesheden ayette ise, Dünyaya her dileyene değil Allah'ın dildiğine vereceği beyan buyurulmuştur.
126- “Onlar (imandan) yüz çevirirlerse, biz seni onların üzerine muhafız göndermedik ya. Senin üzerine tebliğden baş­ka (vazife) yoktur.» [516]
Bu ayet de keza, Kılıç ayetiyle neshedilmiştir. [517]
 
Zuhruf Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayetleri şunlardır.
127- “(Habibim) sen şimdi onları bırak (imansızlık ba­tağına) dalsınlar ve oynasınlar, vâdedildikleri korkunç gün lerine kadar.»[518]                                     
128- “(Habibim) şimdilik sen onlardan yüz çevir “selam de. Artık yakında öğrenirler.» [519]
Bu iki ayet de, ayni sebeplerle Kılıç ayetiyle neshedilmişlerdir. [520]
 
Duhan Sûresinin Mensûh Ayeti :
 
Bu sûre Mekkede inmiştir, mensûh ayetinin meali şudur:
129- “(Habibim) artık bekle, çünkü onlar (felaketini) bekliyorlar. [521]
Bu ayet de yine ayni sebeplerle Kılıç ayetiyle neshedil­miştir. [522]
 
Câsiye Süresinin Mensüh Ayeti
 
Bu sûre de Mekkede inmiştri, mensûh ayetinin meali şu­dur:
130- “(Habibim) iman edenlere söyle; Allah'ın (haber verdiği) günleri ümid etmeyenleri, bir kavmin kazandıkları (suçları) nın cezasını çeksin için affetsinler.» [523]
Kadıyı Beyzavînin tefsirinde dahi mensûh olduğu yazılan bu ayetin. [524]
 
Nüzul Sebebi
 
Bu ayetin Hz. Ömer (r.d.) hakkında indiğini her rivayet, bildirir. Ancak olaylar ve yerleri hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre, Mekkeli müşriklerden birisi, Hz. Ömeri (r.d.) asabîleştirecek şekilde bir harekette bulunmuş, bunu öğrenen Hz. Ömer, onu öldürmeyi aklına koymuş bulu­nuyordu. Bu sırada üstteki ayetin gelmesiyle Hz. Ömer, düş­manını affedip tâkipden vaz geçti. [525]
Diğer bir rivayete göre, Beni Mustalak savaşı esnasında Mureysi' denen kuyunun bulunduğu yere inilmişti. Münafık­lardan Abdullah İbni Übey, kuyudan su çekmek için uşağını göndermiş, ama biraz geç dönmüştü. Gecikmesinin sebebini soran Übeyye uşağı, kuyunun başını Hz. Ömerin kölesinin tut­tuğunu, Peygamberimiz Aleyhisselâmın, Hz. Ebubekirin, Hz. Ömerin oradaki su kablan dolmayınca, kendisine su alma im­kânının verilmediğini söyler. Bunun üzerine Übey, bu haber­den ziyadesiyle edepsizleşerek şöyle der;
- Bu iş, “köpeğini semirtki ısırsın seni» diye söylenen darbi mesele çok uygun düştü.
Bu sözü haber alan Hz. Ömer, kılıcına sarılıp Übeyyi öl­dürmek için harekete geçer geçmez, yukardaki ayet inmiş ve böylece Übey, ölümden kurtulmuştur.
Hz. İbni Abbas (r.d.) dan gelen bir rivayete göre, Bakara Sûresinin meali “Kimdir o ki, Allah'a (rızası için harcayarak) güzel bir ödünç verirse, Allah ona, ödediğinin katkatını ço­ğaltır» olan 245. ayeti gelince Medineli “Fenhas» adında bir Yahudî,
- Muhammedin Allah'ı muhtaç hale geldi, der. Bunu ha­ber alan Hz. Ömer (r.d.) hemen kılıcını alarak Fenhası arama­ya koyulur. İşte bu sırada meali yazılan [526] ayet iner ve Cebrail (a.s.) Hz. Ömerin hareketini de haber verir. Peygam­ber Efendimiz hemen bir zatla Hz. Ömeri çağırıp ayetin indi­ğini ve Yahudî hakkındaki öldürme niyyetini bildirir ve ona “Ya Ömer kılıcı bırak» der. Hz. Ömer de, “doğru söyledin Ya Resülüllâh, tekrar şehadet ederim ki sen, hakkı getiren bir el­çisin» diyerek Yahudiyi bırakır. [527]
İniş sebepleri bildirilen bu ayette Kılıç ayetiyle neshe uğ­ramıştır. [528]
 
Ahkaf Süresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayet mealleri şun­lardır :                                                               
131- “(Habibim) de ki: Ben Peygamberlerden ilki de­ğilim. Bana ve size ne yapılacağını bilmem. Ben, bana vahy olunandan başkasına uymam ve ben apaçık (Allâh'dan) kor­kutandan başkası değilim.»[529][530]
 
Nüzul Sebebi
 
İbni Abbastan rivayet ediliyor kî:
Müslümanlar, müşriklerin devamlı eza ve cefalarından çok sıkılmış durumdaydılar. Bir ara Resülüllâh Efendimiz, rüyalarında hurması, yeşil ağaçları ve suyu bol bir yere hicret ettiklerini, görür ve bunu bunalmış Müslümanlara da hi­kâye eder. Müslümanlar, müjde olarak kabul ettikleri bu rü­yanın üzerinden zaman geçtikçe Müslümanların sabırları da azalır oldu. Nihayet bu asıl insanlar “Ya Resülüllâh, rüyada gördüğün yere ne zaman gideceğiz» diye sorarlar. İşte bu so­rular üzerinedir ki, mealli üstte yazılan ayet indi. Fakat gelen bu ayet, her hangi bir zamanı bidlirmenıiş, görüldüğü üzere, Resülüllâhın mübarek lisanından “Bana ve size ne yapılaca­ğını bilmem» cevabını getirmiştir. [531]
Bu ayetin inmesinden sonra müşrikler, kendisine ve ar­kadaşlarına ne yapılacağını bilemiyen birine uymamız nasıl caiz olur? demeye başlamışlardı. Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra, Medineli kâfirler de ayni sözleri söylemekle beraber, üste Müslümanları bile ayıplıyorlardı. Vakta Vakta ki Hüdeybiye seferinin yapıldığı yıla girildi, Peygamber Efen­dimiz bir gün, sevinçten mübarek yüzü ay gibi ışıldar bir hal­de eshabının bulunduğu yere gelir ve
- Bu gün bana öyle ayetler indi ki, bunlar benim için, nimetlerin en kıymetlisinden de sevindiricidirler, der. Sahabe­ler, nedir o Ya Resülüllâh? diye sorduklarında Peygamber Efendimiz, Fetih Sûresinin meali altta yazılan ayetlerini oku­du:
“Muhakkak biz sana, senin için apaşikâr bir feth (zafer yolu) açtık» “(ki bu) geçmiş ve gelecek günâhını Allah'ın af­fetmesi, senin üzerindeki nimetini tamamlaması, seni doğru yola ulaştırması içindir» “Ve Allah'ın sana azîz bir zaferle yardım etmesi için» “Mü'minlerin yüreklerine -imanlarını kat­merli bir îmanla artırsınlar diye- sekîneti indiren odur. Gök­lerin ve yerin bütün orduları Allah'ındır. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.» [532]
Ayetleri dinleyen sahabeler bu defa, Ya Resülüllâh, Allah sana, ne yapacağını ne vereceğini bildirdi, bize ne verecek? dediler. Bunun üzerine Resüli Ekrem Efendimiz, inen ve me­alleri altta yazılan ayetleri okudu :
“Erkek mü'minlerle kadın mü'minleri, altlarından ırmak­lar aakn cennetlere -içlerinde ebedî olarak- sokmak, onların günâhlarını affetmek içindir. İşte bu (verilecek olanlar) Allah nezdinde en büyük kurtuluş ve saadettir» [533]“Sana bîat edenler, Ancak Allah'a bîat etmiş olurlar. Allah'ın (kudret) eli, onların elleri (güçleri) üstündedir. Şu halde kim (bîati) çözerse, kendi zararına çözmüş olur, kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa ederse, o da ona büyük bir bedel verecektir.» [534]“Allah, iman edip de, iyi iş işleyenlere, hem mağfi­ret, hem büyük bir mükâfat va'detmiştir.» [535]
Peygamber Efendimizin sahabelerine müjdelediği bu ayet­ler, meali yukarda yazılı (Ahkaf 9) ayetin ihtiva ettiği “bana ve size ne yapılacağım bilmem» hükmünü neshetmiş olmakla Peygamberimiz artık, kendine ve sahabelerine ne yapılacağını bilir olmuştur. Hibetüllâh Bini Selâme, bunun gibi, bir ayeti yedi ayetin neshettiği başka bir ayet yoktur der. [536]
İbni Abbas da (r.d.) bu ayetin (Ahkaf 9) Fethi Süresiyle neshedildiğini söylemiştir. Bununla beraber, aksine, ayetin muhkem olup, neshedilmediğini söyleyenler de vardır. [537]
132- “(Habibim) Peygamberlerden azm sahibi olanlar, nasıl sabrettilerse, sen de onlar gibi sabret, onlar (müşrikler) için acele etme...» [538]
Meali yazılan bu ayet de, Kılıç Ayetiyle neshedilmiş, sa­bırlar sona erdirilmiş Kılıç ayeti ile savaş emri gelmiştir. [539]
 
Muhammed Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre Medinede inmiştir, bir tek olan mensûh ayetinin meali şudur :
133- “Onun için kâfirlerle (savaşta) karşılaştığınız za­man, takatsiz düşürüncüye kadar boyunlarını vurun (Antlaşma) bağını kuvvetlendirin artık. Bundan sonra ise, ya (fidye almayarak) iyilik yapm, yahut fidye (alın) Yeter ki, savaş (on­lar) ağırlıklarını bıraksın, (emir) böyledir...» [540]
Bu ayetin mealindeki “ya fidye almamakla iyilik yapın, yahut fidye alın» Yolundaki hükmün, İbni Abbasa göre Kılıç Ayetiyle neshedildiğini, İbni Kesirin tefsiri yazar. Bununla be­raber bir kısım tefsircilerin kanaatına göre bu ayetin içinde neshe uğrayan bir hüküm yoktur.
Dahhâk ve Ataya göre, Bu ayet neshe uğramamış, aksi ne, Kılıç Ayetini neshetmiştir.[541]
Biri birine zıt olan bu iki görüşten hangisinin isabetli ol­duğunu anlamak için, ayetlerden hangisinin önce veya sonra indiğini bilmek lazımdır. Zira bilinen gerçek odur ki, neshe uğrayan ayetin, nesheden ayetten daha evvel inmiş olması şarttır.
Bu îlmî ve mantıkî gerçeğin ışığında görülüyor ki, Dah­hâk ve arkadaşının görüşü isabetli değildir. Çünkü, nüzul sı­rasına göre tertib edilen sûrelere ait cedvelde, bu iki alimin neshedildiğini ileri sürdükleri Kılıç Ayetinin bulunduğu Tevbe Sûresi 113 de, onu neshedici olduğunu kabul ettikleri aye­tin ise, 93. sırada bulunan Muhammed Sûresindedir. Beliren bu duruma göre, Dahhâkın görüşünde isabet olmadığı ortaya çıkmış olur. [542]
 
Kaf Süresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre Mekkede inmiştir, mensûh ayetlerinin mealleri şudur :
134- “(Habibim) dedikleri (çirkin sözleri) ne sabret...» [543]
135- “(Habibim) biz onların neler dediklerini en iyi bi­leniz. Sen onların üstünde cebbar (zor kullanan) da değilsin...» [544]
Meali yazılan bu iki ayet de, Kılıç ayetiyle neshedilerek sabır sona ermiş ve kâfirlere kılıç kullanılması emri gelmiş­tir. [545]
 
Nüzul Sebebi
 
Bu sûrenin 38 ve 39. ayetlerinin iniş sebepleri şudur: Bir Yahudi Peygamber Efendimizden, yerin ve göklerin nasıl yaratıldıklarını sorar. Peygamberimizin cevabı:
- Allah yeri Pazar-Pazarertesi, dağları salı, gökleri çarşanba ve Perşenbe, Güneşi, ayı ve diğer yıldızları da Cuma günleri yarattı, olur.
Yahudî bu sefer, sonra Allah ne yaptı der. Buna da Pey­gamberimizin cevabı :
- Allah gökleri ve yeri altı günde yarattı ve sonra Allah kudret ve azamet arşında karar kıldı, olur ve ayrıca alakalı ayetleri de okur. Yahudî,
- Doğru söyledin yâ Muhammed, Cumaertesi günü de Allah istirahata çekildi, deyince Peygamber Efendimiz,    çok şiddetli bir şekilde gazaba gelmiş, müteessir olmuşlardı. Bunun üzerine meali altta yazılı 38, 39. ayetler nazil oldu. [546]
“Andolsun ki biz gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulu­nanları altı günde yarattık, hiç bir yorgunluk bize dokunma­dı.» “(Habibim) dediklerine sabreyle, Rabbini de, güneşin doğmasından önce ve batışından evvel hamd ile teşbih et.»[547][548]
 
Zariyât Süresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayetinin meali şu dur :
136- “O halde (habibim) onlardan yüz çevir, artık sen kınanmışlardan değilsin.» [549]
Bu ayet de, Kılıç ayetiyle neshedilmiş olduğundan kâfir­lerle vuruşmaya girişilmiştir. [550]
 
Tur Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayet mealleri şun­lardır:
137- “(Habibim) de ki, bekleyin çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.» [551]
138- “Artık onları, çarpılacakları güne kadar bırak.» [552]
Her iki ayet de, yine Kılıç Ayetiyle neshedilmiş, bekleme­ler son bulmuş, müşriklerin yakasına yapılmıştır. [553]
 
Kamer Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre de Mekkede inmiştir, mensûh ayetinin meali şudur:
139- “(Resulüm) O halde onlardan yüz çevir...» [554]
Meali yazılan bu ayet  de, Kılıç  ayetiyle neshedilmiştir.[555]
 
Vâkıâ Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre Mekkede inmiştir, mensûh ayetinin meali şudur
140- “(Cennete girenlerin) bir çok(u) önceki (ümmet) lerden, biraz (i) de sonrakilerdendir.» [556]
Tefsirciler, bu Sûrede nasih-mensûh ayetin bulunmadığını söylemektedirler. Ancak Mukatil Bini Süleyman, meali “biraz(ı) da sonraki (ümmet) lerden» olan Vâkı'â sûresinin bu 14. Ayetinin, yine ayni sürenin, meali altta yazılı 40. Ayetiyle neshedildiğini söyler.
“(Cennete girenlerin) bir çok(u) önceki (ümmet) lerden, bîr çok (u) da sonrakilerden.» [557]
Haber mahiyetinde oldukları için, bu ayetlerde nâsih-mensûhun bulunmamasının gerektiği ortadadır. Ancak bu mü­nasebetle, Vâkı'â Sûresinin bu 39 ve 40. ayetlerinin iniş se­beplerini açıklamadan da geçemedik. [558]
 
Nüzul Sebebi
 
Vâkı'â Sûresinin meali (Cennete girenlerin) bir çok(u) ön­ceki (ümmet) lerden, biraz (i) da sonraki (ümmet)lerden» olar 13, 14. ayetleri inince Hz. Ömer ağlamış ve
- Ya Resülüllâh, sana inandık, seni tasdik ettik. Bunun­la beraber, Kıyamet günü kurtulanlarımız, yine de azınlıkta­dır, demişti.
Bir zaman (İbni Kesirin tefsirinde bir yıl) sonra, Vâkıâ Sûresinin meali “(Cennete girenlerin) bir çok(u) önceki (ümmet)lerden, bir çok(u) da sonraki (ümmet)lerden» olan 39,40 ayetleri inince Resülüllâh Efendimiz, Hz. Ömeri çağırmış ve
- Ya Ömer, (vaktiyle) söylediğin (şey) hakkında Allah, ayet indirdi, dedi. Ayetleri böylece öğrenen Hz. Ömer,
- Ya Resülüllâh, Rabbimizden ve Peygamberimizi de tasdik etmekten razı (memnun) olduk, dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz,
- Hz. Ademden bize kadar olan ümmetler bir cemaat, benden sonra Kıyamet gününe kadar olan ümmetim de, onun kadar bir cemaat olacak. Ancak bunu, kara kara deve çobanlarının “Lailahe İllellâh Muhammedur-Resülüllâh» lerinden başkası tamamlayamayacaktır. [559]
 
Mücadele Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre Medinede inmiştir, mensûh ayetinin meali şu­dur :
141- “Ey iman edenler, siz Peygambere gizli bir şey arzettiğinizde bu konuşmanızdan önce sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı daha temizdir. Eğer bulamazsanız, şüphesiz Allah mağfiret edicidir, esirgeyicidir.»[560][561]
 
Nüzul Sebebi
 
Mukatil Bini Hayyan der ki :
- Mücadele Sûresinin, danışma sadakasını emreden aye­ti, zenginler hakkında indi. Çünkü onlar, meclise gelip çok konuşur ve böylece meclisi saatlerce işgal ederlerdi. Bu se­beple fakirler, mecliste yer bulup oturamazlardı. Bu durumdan Resülüllâh da memnu değildi. Çünkü meclise giremeyen­ler, Resülüllâha bir şey sormaktan mahrum   kalmaktaydılar. Bu ayet gelince, Resülüllâhdan gizli fetva isteyenler, sadaka vermekle emrolundular.
Hz. Ali (r.d.) da bu ayet hakkında şöyle der :
- Allah'ın kitabında öyle bir ayet var ki, onunla yalnız ben amel ettim. Kıyamet gününe kadar onunla amel edecek bir kimse çıkmayacaktır. Zira o ayet (Mücadele : 12) geldiğin­de ben, elimde bulunan tek dinarımı sattım, bir dirhemini sa­daka verip Resülüllâhla bir istişarede bulundum. Bu hususta ilk ve son ben oldum. Çünkü ondan sonra gelen (Mücadele : 13) ayetle bu sadaka vermek usulü neshedildi.[562]
İstişare için sadaka verme hükmünü nesneden ayetin meali şudur :
“(Peygamberle yapacağınız) gizli konuşmanızdan önce, sadakaları vermek size ağır geldi (öyle) mi? (o halde) eğer sa­daka vermezseniz, Allah sizi (sadakadan) afvetti...»[563][564]
 
Haşr Sûresinin Mensûh Ayeti
 
Bu sûre Medinede inmiştir, mensûh ayetinin meali şudur:
142 - “Allah'ın (fethedilen kâfirlere ait) memleketler ahalisinden Peygamberine (alıp) verdiği “fey» (malu meta) Allâha, Peygamberine, yakınlara, yetimlere, yoksullara, (muhtaç) yol­culara aittir...» [565]
Katadeye göre bu ayet, meali altta yazılı ayetle neshedilmiştir. Çünkü ganimetler, önceki ayete (Haşr : 7) göre taksim ediliyor, Allah için ayrıca beşdebir diye bir hisse bulunmu­yordu. Sonra bu usul, inen Enfal 41. ayetiyle neshedilip değiş­tirildi.
“Bilin ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin, mutlaka beşde biri Allah'ın, Resulünün, yakınların, yetimle­rin, yoksulların (muhtaç kalan) yolcunundur. Allah her şeye kemaliyle kadirdir»[566]                             
Süfyani Sevrî ve diğer bir kısım Ulema, bu iki ayetten [567]olanı, harpsiz ve antlaşmalarla elde edilen mallara, diğeri ise [568]harp sonrası alınan mallara ait olduğu içtihadında olduklarından, her iki ayetin de muhkem olduğu ve bu durumda neshin söz konusu olmayacağı kanaatındadırlar.[569]
 
Mumtahine Süresindeki Mensûh Ayetler
 
Bu Sûre Medinede inmiştir, Mensûh iki ayetinin meali şudur :
143- “Sizinle din hususunda savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamışlardan olanlara, iyilik ve adalet etmenizden, Allah sizi yasaklamaz. Çünkü Allah adalet yapanları sever.» [570]
Bu ayet de Kılıç ayetiyle sonradan neshedilmiş, kâfirle­rin topuna birden savaş emri gelmiştir.
144- “Ey iman edenler, iman eden kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını çok iyi bilendir. Onların iman ettiklerine bilgi edi­nirseniz, onları kâfirlere geri göndermeyin.    (Çünkü) bunlar onlara helal olmazlar, onlar da bunlara helal olmazlar. Sarfettikleri (mehirleri)ni onlara (kocalarına) verin.  Mehirlerini verdiğiniz takdirde, sizin onları nikâhla almanızda üzerinize bir günah yoktur. İman etmeyen zevcelerinizi tutmayın, sarfettiğiniz (mehirleri)  isteyiniz, (kâfir kocalar da  size gelip iman eden kadınlara sarfettiklerini) onlar da istesinler. Bu Allah'ın hükmüdür...»[571][572]
 
Nüzul Sebebi
 
İbni Abbas (r.d.) dedi ki :
Hüdeybiye muahedesinde, müşriklerden Müslümanlara, velisinin izni olmaksızın geleceklerin, müşriklere iade edile­ceği kabul edilmişti. Buna mukabil, Müslümanlardan müş­riklere gidecekleri, müşriklerin iade etme mecburiyeti antlaş­mada yoktu.
Bu muahedenin mühürlenmesinden sonra, Harisul Eslemiyenin kızı Sübey'a, Resülüllâha iltica etmişti. Bunun kâfir olan kocası, karısının iade edilmesi için Resülüllâha gelip “Ya Muhammed (Aleyhisselâm) antlaşma gereğince karımı bana iade etmelisin. Henüz mürekkebi kurumayan muahedenamede bu şartı bize karşı kabul etmişsin» dedi. İşte bu müracaat üzerine meali yukarda yazılı Ayeti Kerime nazil oldu. [573] Bu Ayetin hükmünce, kadının hakikaten müslüman olduğu anlaşılmış olduğu için kadın, kocasına teslim edilmemiş, ancak evlenirken bu kadına yaptığı masraf ödenmiştir.
Mümtehine Sûresinin 10. olan bu Ayeti de, Tevbe Sûresi­nin 5. Kılıç Ayetiyle nesholmuştur. Bununla beraber akla ge­lebilecek şöyle bir soru olabilir. Mushafımızda Mümtehine Sû­resi 60. sırada, Tevbe Sûresi ise 9. sıradadır. Nasıl olur önceki bir Sûrenin Ayeti, çok sonraki sırada olan bir sûreden, her hangi bir Ayeti neshedilsin?
Tekrar edelim ki Mushafımızdaki sûreler, nüzul sırasına göre tanzim edilmemiştir. Nitekim nüzul sırasına göre Müm­tehine Sûresi 91. sırayı, Tevbe Sûresi ise 113. sırayı almaktadırlar. [574]
 
Meariç Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
145- “(Ey Muhammed) Sen güzel bir sabırla sabret.» [575]
146- “(Kulum Muhammed) Onları (kendi hallerine) bırak. Korktukları günlerine varıncaya kadar dalsınlar,  oynasınlar.» [576]
Meali yazılan bu iki ayet de, Kılıç ayetiyle neshedilmiş, sabr ve beklemeye son verilmiştir. [577]
 
Müzemmil Sûresinin Mensûh Ayetleri
 
Bu sûrenin son ayetinin Medinede, diğerlerinin ise Mekkede nazil oldukları rivayeti kuvvetlidir. Mensûh olan ayet mealleri aşağıdadır :
147- “Ey (elbisesine) bürünen (Resulüm) azı hariç, ge­ce (ibadete) kalk. Onun (gecenin) yarısı kadar, yahut ondan az eksilt. Yahut onun (yarım gecenin) üzerine (ekleyip) artır. Kur'an-ı da, açıkça tane tane oku...» [578]
Vahyin ilk gelişinde Peygamber Efendimiz, henüz ünsiyet peyda etmediği bu İlâhî emri alınca korkmuş, mübarek elbi­sesine bürünüp yatmışlardı. Bu sebeple ona Cenabı Hak “Ey bürünen» buyurmuştu.
İbni Abbas (r.d.) dan rivayet edildiğine göre, Müzzemmil Sûresinin ilk beş ayeti inince, gecelerin yandan fazla vakıtları, namaz kılmakla geçiyordu. Bu tarz ibadet, Müslümanlara çok ağır geliyordu. Bundan sonra bu sûrenin son 2. ayeti ge­lince bu ağır ibadet şekli hafifletildi.
Diğer bâzı rivayetlerde, bu tarz ibadet sebebiyle, hem Peygamber Efendimizin, hem de arkasında ibadet eden sahabîlerin ayaklarının şiştikelri, ve bu durumun 16 ay devam et­tiği bildirilir. [579]
Hz. Ayişe (r.d.) annemizden gelen rivayette, gece namaz kı­larken ayakta durmaktan kiminin ayakları, kiminin de bal­dırları şişmişti. Bu durum 16 ay devam etti. Sonra Müzzem­mil Sûresinin son ayeti inince müslümanların bu külfetini Hak Taâlâ hafifletti. [580]
Geceleri yapılan namaz ibadetini hafifleterek, daha önce inen ayetleri nesneden  [581] ayetin meali şudur :
“Şüphesiz Rabbin senin, gecenin üçte ikisinden biraz ek­sik, yarısı yada üçte biri kadar ayakta durmakta olduğunu ve senin beraberinde bulunanlardan bir zümrenin de (böyle yap­tığını) elbette biliyor. Geceyi gündüzü Allah takdir ediyor. O bunu, sizin sayıp takdir edemeyeceğinizi bildiği için, size kar­şı bağışta bulundu. Artık Kur'andan kolay geleni okuyun. Al­lah muhakkak biliyor ki, içinizden hastalar olacak, diğer bir kısmı, Allah'ın fazlından (nasib) aramak üzere yer yüzünde yol tepecekler, başka bir takımı da, Allah yolunda çarpışacak­lardır. O halde ondan (Kur'andan) kolay geleni okuyun. Namaza doğrulun, zekâtı ödeyin. Allah'a gönül hoşluğiyle ödünç verin, önceden nefisleriniz için ne hayır gönderirseniz onu. Allah katında bulursunuz. Bu daha hayırlı, sevapça daha bü­yük olmak üzere, Allah'tan mağfiret isteyin. Şüphesiz ki Al­lah, çok affedici, çok rahmet edicidir.» [582]
148- “(Habibim) onlar ne derlerse katlan, onlardan gü­zelce ayrıl.» [583]
Bu Ayeti Kerime de, Kılıç Ayetiyle neshedilmiştir. [584]
 
Medinede İnen İnsan Sû. Mensûh Ayeti
 
149- “(Habibim) Rabbinin hükmüne sabret, onlardan bir günahkâra veya nanköre uyma.» [585]Keza bu Ayeti Kerime de, Kılıç Ayetiyle  nesholmuştur.[586]
 
Mekkede İnen Tarık Sû. Mensûh Ayeti
 
150- “(Habibim) ben onların hilelerini karşılarım.» “Sen (şimdilik) o kâfirleri, geçici bir mühletle mühletlendir.» [587]
Bu Ayeti Kerimelerden ikincisi, yine Kılıç Ayetiyle neshedilmiş verilen mühletler son bulmuştur. [588]
 
Mekkede İnen Kâfrûn Sü. Mensûh Ayeti
 
151- “(Habibim şöyle) de : Ey kâfirler» “ben sizin iba­det ettiğinize ibadet etmem» “siz de benim ibadet ettiğime iba­det edici değilsiniz» “ben sizin ibadet ettiğinize (hiç bir za­man) ibadet etmiş değilm» “siz de benim ibadet ettiğime ibadet edici olmadınız» “(o halde)   sizin dininiz size, benim di­nim bana» [589]
Bu mübarek Sûrenin 6. ve meali “sizin dininiz size, benim dinim bana» olan ayeti de, yine Kılıç Ayetiyle neshedilmiştir. [590]


[464] Şuarâ: 26/224, 225, 226.
[465] Nasih Mensûh S. 71, 72               
[466] Şu'arâ: 26/227.
[467] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 141.
[468] Nemi: 27/92.
[469] Nasih Mensûh S.   72 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 142.
[470] Kasas: 28/55.
[471] Meali Kerim C.  2, S.  667
[472] Ennasih Mensûh S. 72 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 142.
[473] Ennasih Mensûh S. 73
[474] Ankebut: 29/46.
[475] Tevbe: 9/29.
[476] Ankebut: 29/50.
[477] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 142-143.
[478] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 143.
[479] Rum: 30/2, 3, 4.
[480] Hak Dini Kur'an Bili : C. 5, S. 3793-İ79S ve Tf. İbni Kesir : C. 3, S. 424
[481] Rum: 30/60.
[482] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 143-145.
[483] Secde: 32/30.
[484] Nasih-Mensûh S. 74 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 145.
[485] Ahzap: 33/48.
[486] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 145.
[487] Esbabun Nüzul S. 201
[488] Ahzab: 33/52.
[489] El ttkan C. 3, S. 23
[490] Ahzâb: 33/50.
[491] Tf. İbni Kesir C. 3,: S. 502
[492] El İzah linasih : S. 336 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 146-148.
[493] Sebe: 34/25.
[494] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 148.
[495] Fatır: 35/23.
[496] Nasih-Mensûh S. 75 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 148.
[497] Saffât: 37/174, 17.
[498] Saffât: 37/178.
[499] Saffât: 37/179.
[500] Nasih Mensûh S. 76 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 148-149.
[501] Sâd: 38/17.
[502] Sâd: 38/65.
[503] Sâd : 38/70.
[504] Naaih Mensûh S. 76 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980:148- 149.
[505] Zümer: 39/14, 15.
[506] Nasih Mensûh S. 77
[507] Zümer: 39.
[508] Zümer : 39/41.
[509] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 149150.
[510] Fussılet: 41/34.
[511] Nasih Mensûh S. 79 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 150.
[512] Şûra : 42/6.
[513] Şûra : 42/15.
[514] Şûra: 42/20.
[515] İsrâ: 17/18.
[516] Şûra: 42/48.
[517] Nasih Mensûh S.79 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 150-151.
[518] Zuhruf: 43/83.
[519] Zuhruf: 43/89.
[520] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 151.
[521] Duhan: 44/59.
[522] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 151.
[523] Câsiye: 45/14.
[524] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 152.
[525] Nasih-Mensûh. S, 82
[526] Casiye: 45/14.
[527] Esbabı Nüzul S. 215
[528] Nasih-Mensûh S. 82 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 152-153.
[529] Ahkaf: 46/9.
[530] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 153.
[531] Esbabı Nüzul S. 215,  216
[532] El-Feth: 48/1, 2, 3, 4.
[533] Feth: 48/5.
[534] Feth: 48/10.
[535] Feth: 48/29.
[536] Nasih Mensûh S. 83
[537] İzah linasih S. 356, 357
[538] Ahkaf: 46/35.
[539] Nasih Mensûh S. 85 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 153-155.
[540] Muhammed: 47/4.
[541] Blizah linasihil Kur'an S.  358
[542] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 156.
[543] Kaf: 50/39.
[544] Kaf: 50/45.
[545] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 156-157.
[546] Esbabı Nüzul S. 2261
[547] Kaf: 50/38, 39.
[548] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 157.
[549] Zariyât: 51/24.
[550] Nasih Mensûh S. 86 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 158.
[551] Tûr: 52/31.
[552] Tûr: 52/45.
[553] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 158.
[554] Kamer: 54/6.
[555] Nasih Mensûh S. 88 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 158.
[556] Vâkıâ: 56/13, 14.
[557] Vâkı'â: 56/39, 40.
[558] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 158-159.
[559] Esbabı nüzul' S. 229 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 159-160.
[560] Mücadele: 58/12.
[561] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 160.
[562] Esbabı nüzul S. 234
[563] Mücade­le: 58/13.
[564] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 160-161.
[565] Haşr: 59/7.
[566] Enfal : 8/41.
[567] Haşr: 59/7.
[568] Enfal: 8/41.
[569] Elizah linasihil Kur'an : S. 370, 371
Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 161.
[570] Mumtahîne: 60/8.
[571] Mumtahine: 60/10.
[572] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 161-162.
[573] Esbabı nüzul
[574] Sûrelere ait cedvele B. Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 162-163.
[575] Meariç: 70/5.
[576] Meariç: 70/42.
[577] Nasih Mensûh Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 163.
[578] Müzzemmil: 73/1-5.
[579] İbni Kesir Tefsiri
[580] İbni Kesir Tefsiri C. 4,  S. 436,  437
[581] Nasih Mensûh S. 96
[582] Müzzemmil:73/ 20.
[583] Müzzemmil: 73/10.
[584] Nasih Mensûh S. 96 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 163-165.
[585] İnsan: 76/24.
[586] Nasih Mensûh S. 97' Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 165.
[587] Tarık: 86/16, 17.
[588] Nasih Mensûh S. ,99 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 165.
[589] Kâfirûn: 109/1, 2, 3, 4, 5, 6.
[590] Nasih Mensûh S. 104 Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 165-166.