hafiza aise
Mon 4 July 2011, 04:45 pm GMT +0200
19-- Bazı Mekkeliler:
Rasûlullah (s.a.) Beytullah'ı tavaf ederken, Fudâle b. Umeyr b. Mülev-vih O'nu öldürmeyi tasarladı. Ona doğru yaklaştığında Hz. Peygamber (s.a.): "Sen Fudâle misin?" diye sordu. "Evet, ya Rasûlallah!" dedi. Peygamberimiz: "Kalbinden ne geçiriyordun?" diye sorduğunda Fudâle: "Hiçbir şey, Allah'ı zikrediyordum." cevabım verdi. Hz. Peygamber (s.a.) gülümsedi ve: "Allah'tan bağışlanmam dile." buyurdu. Sonra elini onun göğsüne koyunca kalbi yatıştı. Fudâle derdi ki: "Vallahi, Rasûlullah (s.a.) elini göğsümden kaldırdığı zaman, benim için Allah'ın yaratıkları arasında O'ndan daha sevgili olan hiçbiri yoktu." Fudâle şöyle anlatıyor: Sonra aileme döndüm. Başımdan geçenleri bir kadına anlatıyordum. Kadın: "Söze gel" dedi. "Hayır", dedim. Fudâle, şöyle diyerek kalkıp gitti:
"Kadın bana, söze gel, dedi; dedim ki, Senden geri durur, Allah ve İslâm;
Eğer Muhammed ve taraftarlarını görseydin, Fetihle, putların parçalandığı gün;
Görürdün Allah'ın dinini mutlaka apaçık ve aydınlık; Şirkin ise yüzünü karanlıkların bürüyüp nasıl kararttığını.'[901]
O gün Safvân b. Ümeyye ile İkrime b. Ebî Cehil kaçtılar. Umeyr b. Vehb el-Cumahî, Rasûlullah'tan (s.a.) Safvân için emân istedi. Rasûluîlah (s.a^) emân vermeyi kabul etti ve Mekke'ye girdiği günkü sarığını ona verdi. Safvân gemiye binmek üzere iken Umeyr kendisine yetişti ve onu geri getirdi. (Hz. Peygamber kendisini İslâm'a dstyet edince) Safvân: Bana bu konuda iki ay mühlfet ver, dedi. Rasûlullah (s.a.): "Sana dört ay mühlet verilmiştir." buyurdu.[902]
Haris b. Hişâm'm kızı Ümmü Hakîm, İkrime b, Ebî Cehil'in nikâhı altındaydı; müslüman oldu. Rasûlullah'tan (s.a.), kocasına emân vermesini istedi. Hz. Peygamber de ona emân verdi. Ümmü Hakîm, kocasına Yemen'de yetişti, ona güvence verdi ve onu alıp geri getirdi. Rasûlullah (s.a.) Safvân ile bunların eski nikâhlarını kabul etti.[903]
Daha sonra Rasûlullah (s.a.), Temîm b. Esîd el-Huzâî'ye emrederek, harem sınırlarını işaretleyen taşlan yenilettirdi[904]
[901] İbn Hişâm, 2/417.
[902] İbn Hişâm, 2/418.
[903] tbn Hişâm, 2/418.
[904] Bu taşlar harem sınırlarını işaretlemek üzere konulmuştu. Taşlann dışında kalan böl, ye Hill, İçinde kalan bölgeye de Harem denilir.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/464-465.
Rasûlullah (s.a.) Beytullah'ı tavaf ederken, Fudâle b. Umeyr b. Mülev-vih O'nu öldürmeyi tasarladı. Ona doğru yaklaştığında Hz. Peygamber (s.a.): "Sen Fudâle misin?" diye sordu. "Evet, ya Rasûlallah!" dedi. Peygamberimiz: "Kalbinden ne geçiriyordun?" diye sorduğunda Fudâle: "Hiçbir şey, Allah'ı zikrediyordum." cevabım verdi. Hz. Peygamber (s.a.) gülümsedi ve: "Allah'tan bağışlanmam dile." buyurdu. Sonra elini onun göğsüne koyunca kalbi yatıştı. Fudâle derdi ki: "Vallahi, Rasûlullah (s.a.) elini göğsümden kaldırdığı zaman, benim için Allah'ın yaratıkları arasında O'ndan daha sevgili olan hiçbiri yoktu." Fudâle şöyle anlatıyor: Sonra aileme döndüm. Başımdan geçenleri bir kadına anlatıyordum. Kadın: "Söze gel" dedi. "Hayır", dedim. Fudâle, şöyle diyerek kalkıp gitti:
"Kadın bana, söze gel, dedi; dedim ki, Senden geri durur, Allah ve İslâm;
Eğer Muhammed ve taraftarlarını görseydin, Fetihle, putların parçalandığı gün;
Görürdün Allah'ın dinini mutlaka apaçık ve aydınlık; Şirkin ise yüzünü karanlıkların bürüyüp nasıl kararttığını.'[901]
O gün Safvân b. Ümeyye ile İkrime b. Ebî Cehil kaçtılar. Umeyr b. Vehb el-Cumahî, Rasûlullah'tan (s.a.) Safvân için emân istedi. Rasûluîlah (s.a^) emân vermeyi kabul etti ve Mekke'ye girdiği günkü sarığını ona verdi. Safvân gemiye binmek üzere iken Umeyr kendisine yetişti ve onu geri getirdi. (Hz. Peygamber kendisini İslâm'a dstyet edince) Safvân: Bana bu konuda iki ay mühlfet ver, dedi. Rasûlullah (s.a.): "Sana dört ay mühlet verilmiştir." buyurdu.[902]
Haris b. Hişâm'm kızı Ümmü Hakîm, İkrime b, Ebî Cehil'in nikâhı altındaydı; müslüman oldu. Rasûlullah'tan (s.a.), kocasına emân vermesini istedi. Hz. Peygamber de ona emân verdi. Ümmü Hakîm, kocasına Yemen'de yetişti, ona güvence verdi ve onu alıp geri getirdi. Rasûlullah (s.a.) Safvân ile bunların eski nikâhlarını kabul etti.[903]
Daha sonra Rasûlullah (s.a.), Temîm b. Esîd el-Huzâî'ye emrederek, harem sınırlarını işaretleyen taşlan yenilettirdi[904]
[901] İbn Hişâm, 2/417.
[902] İbn Hişâm, 2/418.
[903] tbn Hişâm, 2/418.
[904] Bu taşlar harem sınırlarını işaretlemek üzere konulmuştu. Taşlann dışında kalan böl, ye Hill, İçinde kalan bölgeye de Harem denilir.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/464-465.