- Bayram Namazı Sırasında Ezan ile Kametin Okunmaması

Adsense kodları


Bayram Namazı Sırasında Ezan ile Kametin Okunmaması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Thu 15 December 2011, 07:13 pm GMT +0200
Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı Namazını Bayram Hutbesinden önce Kılma Ve Bu iki Bayram Namazı Sırasında Ezan ile Kametin Okunmaması


798- Abdullah İbn Abbâs (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Ramazan bayramı namazında Allah'ın peygamberi (s.a.v.), Ebû Bekr, Ömer ve Osman ile beraber bulundum. Hepsi bayram namazını hutbeden önce kılar, sonra hutbe okurlardı. Bir defa Allah'ın peygamberi (s.a.v.) minberden indi. Onun eliyle erkekleri oturttuğunu hâîen görür gibiyim. Sonra erkek saflarını yararak kadınların saflarına kadar geldi. Bilâl'de, onunla birlikte idi. Resulullah (s.a.v.):

“Ey Peygamber! Eğer mü'min kadınlar Allah'a hiç bir şeyi ortak koş­mamak şartıyla sana biat etmeye gelirlerse... kabul et” [1133] ayetini sonuna kadar okudu. Ayeti okumayı bitirdiği zaman, kadınlara:

“Siz, bu âyette zikredilen şartlar üzere devam ediyor musunuz?” diye sordu. İçlerinden bir tek kadın:

“Evet, ey Allah'ın peygamberi!” dedi. Kadınlar içerisinde Resuluilah (s.a.v.)'e ondan başka cevap veren olmadı. O anda bu kadının kim olduğu bilinmiyordu. Resuluilah (s.a.v.):

“O hâlde sadaka verin!” buyurdu. Bunun üzerine Bilâl elbisesini yere yayıp:

“Haydi buyurun! Annem-babam size feda olsun'” dedi.

Bunun üzerine kadınlardan kimi halkalarını ve kimi de yüzüklerini Bilâl'in elbi­sesi içine atmaya başladılar.” [1134]

Açıklama:

Hadiste “O anda bu kadının kim olduğu bilinmiyordu” sözü, hadisinin ravisine aittir. Bu kadından maksat bazılarına göre Esma bint. Yezid'dir. Bu kadın, kadınların hatibi unva­nıyla anılmaktaydı.

Resuluilah (s.a.v.)'in Mümtehine: 60/12 ayetini kadınlara okuması; kadınlara, Mekke'nin fethi sırasındaki biati hatırlatmak içindir. Mekke fethedildikten sonra Resulullah (s.a.v.) Safa tepesine çıkarak oturmuş, halk da etrafına toplanarak önce erkekler ve sonra da kadınlar ona biat etmişti.

Hadis, bayram namazından önce ve sonra sünnet bir namazın olmadığını gösterir. Yal­nız alimler, bunda ittifak etmekle birlikte mutlak manada nafile kılmanın caiz olup olmadığı konusunda ihtilaf etmişlerdir

Abdullah İbn Abbâs, Abdullah İbn Mes'ud, Ömer, Ali, Abdullah İbn Ömer, Câbir, Huzeyfe gibi sahabeler ve Mesrûk, Kasım, Salim, İmam Ahmed gibi alimlere göre ise; bayram namazından önce ve sonra nafile namaz kılmanın mekruh olduğunu belirtmişlerdir.

Iraki (ö. 805/1402)'nin belirttiğine göre ise; Enes, Büreyde, Rafı' b. Hadîc, Sehl b. Sa'd gibi sahabeler ve İbrahim en-Nehâî, Said b. Cübeyr, Hasen el-Basrî, Said İbnü'I-Müseyyeb gibi alimler, bayram namazından önce ve sonra nafile namaz kılmanın caiz olduğu görüşün­dedirler.

Bazıları ise namazdan önce kılınan nafile ile sonra kılınanın arasını ayırmışlar; her birini ayrı ayrı hükümler altında ele almışlardır. Bu görüşte olanlar ise; İbnü'l-Münzîr, Mücahid, Sevrî gibi alimlerdir.

Basralılar ise tam aksine namazdan önce kılmanın caiz, sonra kılmanın ise caiz olmadığı görüşündedirler.

Hanefilere göre ise; musallada hem namazdan önce ve hem de sonra namaz kılmak mekruhtur. Evde ise, kılmakta bir beis yoktur. Hanefiler bu konuda, “Resulullah (s.a.v.), bayram namazından önce bir şey kılmazdı. Evine döndüğü zaman ise iki rekat namaz kılardı” şeklinde Ebu Said el-Hudrî'den gelen rivayete dayanmışlardır.

Bu ihtilaflara sebep; Hz. Peygamber (s.a.v.)'in,

“Biriniz mescide geldiği zaman iki rekat namaz kılsın” buyurmasına rağmen, kendisinin bayram namazına çıktığı zaman sadece iki rekat bayram namazı kılmakla yetinmesi, önce ve sonra buna bir şey. ilave etme­mesidir.

Ayrıca bayram namazının kendinden önce ve sonra nafile namaz kılmanın hükmü ba­kımından farz namazlara benzeyip benzememesi konusunda da tereddüt edilmiştir.

Bayram namazını yukarıdaki manada sünnet namazlar gibi görüp “Musallaya, mescid denilemez” diyenler, ne bayramdan önce ve ne de sonra nafile namaz kılmayı uygun gör­memişlerdir. Bundan dolayı Mâliki mezhebinde bayramın camide kılınması halinde hükmün ne olacağında tereddüt edilmiştir.

İbn Rüşd (ö. 520/1126)'ün “Bidâyetü'l-Müctehid”deki ifadesine göre; musallaya, mescid adı verilir diyenler ve Resulullah (s.a.v.)'in bayram güğnlerinde bayram namazından başka bir namaz kılmayışını ruhsat kabul edenler, bayramdan önce nafile namaz kılmayı müstehab görmüşlerdir. Bayram namazını, farz namazlara benzetenler ise, hem bayramdan önce ve hem de bayramdan sonra nafile namaz kılmayı müstehab görmüşlerdir.

Bazı alimler de, bayram namazından önce ve sonra nafile namaz kılmayı, mekruh ve müstehab değil de, mubah kabul etmişlerdir.

799- Câbir b. Abdullah (r.a)'tan rivayet ediimiştir:

“Peygamber (s.a.v.), Ramazan Bayramı günü kalkıp namaz kıldırdı; hutbeden önce namazla işe başladı. Sonra cemaata hutbe okudu. Allah'ın peygamberi (s.a.v.) hutbeyi bitirince minberden İndi. Kadınların yanma geldi. Bilal'ın eline dayanmış vaziyette onlara vaaz ve nasihatta bulundu. Bunun üzerine Bilâl, elbisesini yere açtı. Kadınlar da onun içine sadakalarını attılar.

Açıklama:

Hadisin ravisi İbn Cüreye der ki: Ben, Ata (b. Rebâh)'a:

“Kadınların bu ver­dikleri Ramazan Bayramı zekâtı mıydı?” diye sordum. O da:

“Hayır. Fakat bu, onların o zamana özgü verdikleri bir sadaka îdi. Ka­dınlar yüzüklerini atıyor da atıyorlardı” diye cevap verdi. İbn Cüreye, Atâ'ya:

“Şimdi de imamın hutbeyi bitirince kadınların yanına gelerek onlara vaaz ve nasihatta bulunmasını,  üzerine bir görev olarak görüyor musun?” dedim: Ata:

“Evet. Ömrüme yemin ederim ki, bu, onlar üzerinde gerçekten bir görev­dir. Bunu niçin yapmazlar bilmem” dedi.[1135]

Açıklama:

Kadınların verdikleri sadaka, fıtır sadakası değil, mutlak manada bağıştır. Kadınların he­men olarında ellerindekini bağışlamalan, onların kocalarından izin almadan kendi mallarını sadaka olarak vermelerinin caiz olduğunu göstermektedir.

800- Câbir b. Semure (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Ben, Resulullah (s.a.v.)'le birlikte Ramazan bayramı namazı ile Kurban bayramı namazını bir değil, iki değil, bir çok defa ezan ve kametsîz olarak kıldım.” [1136]

801- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.), Ebu Bekr ile Ömer; Ramazan bayramı namazı île Kurban bayramı namazını, bayram hutbesinden önce kıldırırlardi.” [1137]

802- Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), Kurban ve Ramazan bayramı günleri namazgaha çıkardı. Orada önce namazla işe başlardı. Namazını kıldırıp selâm verdiğinde ayağa kalkıp cemaata karşı dönerdi. Cemâat ise namazgahlarında otururlardı. Eğer bir tarafa bir askeri birlik göndermeye ihtiyâcı varsa, onu cemaata hatırlatır ve bundan başka bir ihtiyâcı olursa, onu da onlara emrederdi. Hutbe esnasında:

“Sadaka verin, sadaka verin, sadaka verin!” buyururdu.

En fazla sadaka veren de kadınlar olurdu. Ondan sonra namazgâhdan ayrılırdı.

Mervân b. Haksm zamanına kadar durum, bu eksende devam etti. Bir defa ben Mervân'la el ele tutuşarak namaza çıktım. Namazgaha vardığımızda ne görelim! Kesir İbn Salt, çamur ile kerpiçten bir minber yapmış. Bir de baktım ki, Mervân'ın eli beni çekiştiriyor. Galiba beni minbere doğru çekiyordu. Ben de onu namaza doğru çekiyordum. Onun bu hâlini görünce:

“İşe namazdan başlamak nerede kaldı?” dedim. Mervân:

“Hayır, ey Ebu Said! Senin bildiğin (metod artık) terkedildi” dedi. Ben de, ona:

“Asla olmaz! Nefsimi elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, benim bildiğimden daha hayırlısını yapamazsın” dedim.

Ebu Saîd, bunu, üç defa tekrarladıktan sonra oradan ayrıldı. [1138]

Açıklama:

Namazgah'tan maksat, Medine'de bilinen bir namazgahtır. Mescid-i Nebevi'den bin adım kadar uzaklıktadır.

Ebu Saîd el-Hudri'nin Mervân b. Hakem'ie el ele tutuşarak namazgaha gitmesi, Mer-van'ın Medine valisi olduğu sırada gerçekleşmişti.


[1133] Mümtehine: 60/12.

[1134] Buhârî, İlm 32, İydeyn 8, 16, İS, Zekat 33, Tefsiru Sure-i Mümtehine 3, Nikâh 124, Libas 56, 57, İ'tisam 16; Ebu Dâvud, Salât 247-250 1159; Tirmizî, İydeyn 387, 537; Nesâî, İydeyn 29; İbn Mâce, İkâmetu's-Salat 155, 1273; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/280, 340, 355.

[1135] Buhârî, İydeyn 7, 19; Ebu Dâvud, Salat 239-242, 1141; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/242, 3/296.

[1136] Ebu Dâvud, Salat 241-244, 1148; Tirmizî, İydeyn 384, 532; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/19,5/91,94.

[1137] Buhârî,  İydeyn 8; Tirmizî, İydeyn 383, 531; Nesâî, İydeyn 9; İbn Mâce, İkametu's-Salat 155, 1276.

[1138] Buhârî, İydeyn 6; Nesâi, İydeyn 20; İbn Mâce, İkametu's-Salat 158, 1288; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/31, 36, 42, 54; İbn Huzeyme, Sahih, 1445, 1449.