ezelinur
Wed 27 January 2010, 06:29 pm GMT +0200
Bayram hutbelerinin şartlarını her mezhebe göre mücmel olarak aşağıda anlatmış bulunmaktayız.
Malikiler dediler ki: Dinleyiciler Arap olmayıp Arapça bilmeseler bile, bayram hutbelerinin Arapça olması şarttır. Arapçayı iyi konuşan biri bulunmadığı takdirde ahali, Cuma namazından, (dolayısıyle bayram
namazından) muaf tutulur.
Hutbelerin bayram namazından sonra okunması şarttır. Namazdan önce okunması hâlinde; örfe göre uzun zaman almayacaksa, namazdan sonra iade edilmesi gerekir. Ki bu iade sünnettir.
Hanefiler dediler ki: Hutbenin sahîh olması için en azından bir kişinin dinleyici olarak bulunması ve bu kişinin de kendisiyle Cuma namazının kılınmasının gerçekleşeceği biri olması şarttır. Nitekim bu husus Cuma namazı bahsinde de açıklanacaktır. Bu kişinin uzakta bulunması veya sağırlık nedeniyle hutbeyi işitememesi hâlinde, hutbe yine sahîh olur. Çünkü hutbeyi işitip dinlemek şart değildir. Bu nitelikte de olsa, bir kişinin bulunmasıyla hutbe sahîh olur. Çocuk veya kadının tersine misafir veya hasta birinin de hutbede hazır bulunması yeterli olur. Bu mezhebe göre hutbenin Arapça olması da, bayram namazından sonra okunması da şart değildir. Yalnız, namazdan sonraya ertelenmesi sünnettir. Namazdan önce okunması hâlinde sünnete muhalefet edilmiş olur. Ama artık namazdan sonra kesinlikle iade edilmez.
Şafiiler dediler ki: Bayram ve Cuma hutbelerinin sahîh olması için, hatibin hutbe rükünlerini seslice okuması şarttır. Sesin yüksek olmasının sının ise, onu en azından kırk kişinin duymasıdır. Bu kırk kişi, Cuma namazının kılınabilmesi için mutlaka gereklidir. Bu sayıdan az olması halinde Cuma namazı kılınamaz. Bu sayıdaki cemaatin hutbeyi bilfiil işitmeleri şart değildir. Sadece işitebilecek bir mesafede hatibe yakın bulunmaları şarttır. Öyle ki, kulak verdikleri takdirde işitebilmelidirler. Ama hutbeyi dinlemeyip kulaklarını başka tarafa vermelerinin, hutbenin sıhhatine bir zararı olmaz. Ancak bunlar sağır oldukları veya uyudukları veyahut da hatipten uzakta bulundukları takdirde işitemeyecek durumda olurlarsa, hutbe sahîh olmaz. Zîrâ bu durumda, hutbeyi hükmen de işitemeyecek durumdadırlar. Hutbelerin namazdan sonra okunmaları da şarttır. Bayram namazından önce okundukları takdirde muteber olmazlar. Her ne kadar uzun zaman alsa da namazdan sonra iade edilmeleri mendub olur. Hanbelîler de bu görüştedirler.
Hanbeliler dediler ki: Bayram ve Cuma hutbelerinin sahîh olabilmesi için, hatibin bunları sesli olarak okuması şarttır. Öyle ki, Şâfiîlerin de dedikleri gibi, Cumanın gerçekleşebilmesi için gerekli olan kırk kişinin bu hutbeleri işitebilmesi gereklidir. Bunlar, hutbenin okunan rükünlerini arada uyku, dalgınlık veya sağırlık gibi bir engel olmaksızın duymayacak olurlarsa, hutbe batıl olur. Aynı şekilde hatibin sesinin alçak olması yüzünden veya kendilerinin hatipten uzak olmaları nedeniyle işitemeyecek olurlarsa, hutbe sahîh olmaz. Aynı şekilde hutbelerin, az önce de söylendiği gibi namazdan önce okunmaları şarttır.[11]