hafiza aise
Tue 1 November 2011, 06:59 pm GMT +0200
Batıl İnanç Gördüğün Yerde Kaç
Ağustos 2008 35.SAYI
Batıl inanç zaafını en çok işine gelerek kullanan anne takımıdır. Tabağındaki pilavı bitirmeyen çocuğuna tabağında kaç pilav kalırsa o kadar çocuğun olur diyerek o pilavı 2 ila 3 pirinç tanesi kalana kadar yedirebilirler.
Sevdiceklerim, pür-ü nur okuyucularım hasretle geçen bir ayın sonunda yine birlikteyiz. Bu ay batıl inançlar meselesine değinelim istedim. Hani cahilliğimizden birçoğumuzun kafasını karıştıran, saçma gelse bile “Acaba doğru olabilir mi?” diye düşündüren batıl inançlarımız… İyiliği ya da kötülüğü önceden haber verdiğine inanılan, toplumda yaygın olarak görülen, saçma sapan hareket ve sözler bütününe “batıl inanç” diyoruz efendim. Hiçbir mantıklı açıklaması olmayan, ciddiyetten nasibini almamış bu davranışlar, uygulanması halinde insanı komik durumlara düşürmesiyle de meşhurdur. En basitinden türbelere gidip mum yakma, ağaçlara bez bağlama, havuzlara para atma gibi sonu gelmeyen fiiller duadan uzak insanımızı boş hayal ve beklentilere iter.
Batıl inançlar konusunda en zengin bilgi rezervlerine sahip olan kitle günümüzün anneanne ve babaanneleridir. Bu yüzden özellikle büyükleriyle bir arada yaşayan kalabalık ailelerde bu çeşitten inanışlara dair ilginç söylemler sıkça görülür. Mesela evde akşam televizyon karşısında sakız çiğnemekte olan gence yavaş yavaş yaklaşan babaanne kısık ve ağır bir şekilde gece vakti sakız çiğnemenin ölü eti çiğnemek olduğunu söyler. Korku filmlerinin esrarengiz kötü karakterini aratmayan babaannemizin o ses tonu, korkudan ağzımızın açık kalmasına ve dolayısıyla sakımızın otomatik olarak ağzımızdan düşmesine neden olur. Mantıklı olmasa bile amaca ulaştırmak bakımından böyle bir etkisi de vardır batıl inançların.
Yine odasında dünyadan kopmuş bir vaziyette ders çalışan, fakat bu sırada hayatının hatasını yaparak bacak bacak üstüne atmış olan gence her zamanki gibi yavaş yavaş yaklaşan anneannenin “Bacak bacak üstüne atarsan evin bereketi kaçar” gibi bir söylemde bulunması da benzer bir örnektir. Evlenme yaşı biraz gecikmiş kızların evlerinde ise bu örneğin şeddelisi yaşanır. Otuzlu yaşlarında seyreden kızımızın çeyizleri arada devşirildiği zaman beyaz örtülerde oluşmuş sarılıkları adeta gözünüze sokan evin büyüğü “Bak işte evlenmedin. Erken yaşta evlenmeyenlerin çeyizlerine şeytan işer” diyerek bu konuda son noktayı koyar. Özellikle gençlere kafayı takan büyükanne takımı bu konularda bir nevi radar gibi çalışır ve bıkmadan usanmadan her hal ve hareket için mutlaka bir laf ve inanış üretir. Zavallı genç ise laf yemeyeceği bir eylem arayışına girer. Benim çözümüm amuda kalkması yönündedir.
Yeni nesil batıl inançlar
Ancak batıl inanç sadece büyüklerde yoktur. Gençlerin de kendilerine özgü, saçmalıkta zirveye oynayan batıl inançları vardır. Eski batıl inançlarla yeni batıl inançlar arasındaki bu jenerasyon farkı ise teknolojik gelişime bağlı olarak ortaya çıkar. Günümüzün en yeni batıl inançları (ki işte bunlardan ne babaannelerin ne anneannelerin haberi vardır) e-maillerde ve cep telefonu mesajlarında kendini gösterir. Şansının açılacağına, dileğinin kabul olunacağına dair mailler “Bunu 10 kişiye yollarsan her dileğin gerçekleşir, yollamazsan başına geleceklerden sorumlu değiliz” şeklinde tezahür eder ki bu da “Yuh artık!” dedirtecek cinstendir.
Eski ya da yeni batıl inançları uyduran zihniyetler bir de kötü durumlar için panzehir geliştirmiştir. Bunlardan en bilineni mavi renklerin hakim olduğu nazar boncuğudur. Görünen bir yere takılması şiddetle tavsiye edilir. Gün gelir nazar boncuğu şaşar da kırılırsa nazar çatladı diye herkese ibret babında gösterilir. At nalı da nazar boncuğu ile benzer bir kaderi paylaşır. Şans açtığı görüşünde birleşenler evlerine bu nalı asarlar. Fakat şöyle bir düşününce uğur sayılan at nalının bırakın eve bereket getirmesini üstüne çakılı olan atlara dahi faydasının olmadığı görülür. Baksanıza hayvancağızlar dünyanın yükünü taşımaktadırlar. Üstelik bir değil dört nal sahibi iken…
Batıl inanç zaafını en çok işine gelerek kullanan anne takımıdır. Tabağındaki pilavı bitirmeyen çocuğuna tabağında kaç pilav kalırsa o kadar çocuğun olur diyerek o pilavı 2 ila 3 pirinç tanesi kalana kadar yedirebilirler.
“Burnum kaşınıyor, galiba kavga edeceğim”
Aslında batıl inançlar inanılmasa bile bazı amaçlara hizmet etmek için de kullanılabilirler. Geline gözdağı vermek isteyen görümce kesici delici aletler grubundan makas, bıçak gibi gereçleri geline verirken üzerine “tü tü tü” der ya da önce masaya koyup oradan almasını sağlar. Tüm bunların altında ise ince bir mesaj yatar ki o da “Benimle iyi geçin. Bir iyiliğime doyum olmaz, bir de kötülüğüme; ayağını denk al, kavgaya mahal bırakma”dır. Bu birinci aşamadır, eğer gelinin dili biraz uzadıysa ikinci aşamaya gelinir ki o da “Burnum kaşınıyor, galiba kavga edeceğim” yaklaşımıdır. Gördüğünüz gibi içeriğini yaza yaza bitiremeyeceğiniz bir konuyu bir batıl inanç kolayca karşıdakine anlatır.
Polianna tipi batıl inançlar ise insanı hayata bağlar, umuda sevk eder. İnsanımızın iyimserliği, iyi temennileri batıl inançlarıyla bütünleşir. “Avucum kaşınıyor para gelecek”, “Ayağımın altı kaşınıyor yola gideceğim”, “Dört yapraklı yonca buldum artık şansım açıldı”, “Balkona güvercin kondu ev alacağım” gibi pozitif yönelmeler insanı ferahlatır, içine su serper. Ama ne yazık ki bunların hepsi boş bir hayalden başka anlama gelmez.
Bunlar içinde benim en sevdiğim hareket “şeytan kulağına kurşun” hareketidir. Bir eliyle kulak memesini tutarken aynı anda öpücük yollama şeklinde görülen, ardından kulağı tutan el ile önce dişe sonra tahta bir nesneye vurulmasıyla sonlanan hareketler kompleksine, tüm bunlar yapılırken bir yandan da “ayyyyyyyy aman aman dağlara taşlara” eklemesi yapılır. Bu son derece karmaşık hareket yerine aslında istenirse tek bir kelimeyle mesele halledilebilir, meram dile getirilir. Bunun için yapılması gereken tek şey “hafazanallah” demektir. Batıl inançlarınızdan sıyrılmanız, işlerinizi dua ile görmeniz dileğiyle, tekrar görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz gülistanlarım…
Şiraze HANIM