- Barış İçin Çözümün Varolduğuna İnanmak Gerekiyor

Adsense kodları


Barış İçin Çözümün Varolduğuna İnanmak Gerekiyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 9 June 2012, 05:30 pm GMT +0200
Barış İçin Çözümün Varolduğuna İnanmak Gerekiyor
Ümit ARSLAN • 52. Sayı / GÜNDEM


Bekir Berat Özipek: Ermeni Soykırımı İddiaları Türkiye’nin başını uzun yıllardır ağrıtıyor. Dünyanın büyük güçleri Ermeni Kartı’nı Türkiye’ye karşı önemli bir koz olarak kullanıyor. Ermeni diasporası bu sayede söylemlerini rahat bir şekilde dillendiriyor. Türkiye’nin Ermenistan’la yakın zamanda kurduğu diyalog, Obama’nın açıklamaları gibi sebeplerle mesele tekrar konuşulmaya başlandı. Doç. Dr. Bekir Berat Özipek’le konuya ilişkin kısa bir söyleşi gerçekleştirdik…

Ermeni meselesi Obama’nın açıklamaları, Türk hükümetinin girişimleri gibi faktörlerin etkisiyle yeniden gündeme geldi. Uzun yıllardır uğraştığımız Ermeni sorunu bu tartışmalarla yeni bir seyir mi izliyor?

Türkiye ve Ermenistan, barışın yolunun açılması ile çözümsüzlüğün devamı arasında bir tercih yapıyorlar. ABD ne derse desin, bu bizim sorunumuz ve Ermeniler ve Türkler olarak bizim çözmemiz gerek. Biliyoruz ki, her iki tarafın milliyetçileri de çözüm istemiyor.

Türkiye’de AK Parti’nin iktidarda olması çözüm açısından büyük bir şans. Ama bu çözümün kolayca mümkün olduğu anlamına gelmiyor. Son günlerde Erdoğan, baskılardan dolayı geri adım attı. Bununla beraber ben, bir trend olarak baktığımızda, yine de çözüm bakımından düne göre daha iyi bir yerde durduğumuzu düşünüyorum. Yani Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yeni bir mecraya girdiğini söyleyebilirim.

Bugünlere gelen süreci incelediğimizde ne Türkiye’nin ne Ermenistan’ın meselenin çözümüne ilişkin olumlu bir girişimde bulunduklarını göremiyoruz. AK Parti Ermenistan ile diyalog kurarak çözüme yönelik adımlar atıyor. Bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti bu konuda cesur adımlar atıyor. Bahsettiğiniz girişimleri de olumlu girişimler olarak görüyorum. Ancak daha cesur adımlar atmalı diye düşünüyorum. Çünkü mücadele etmesi gerekenler sadece ülke içindeki unsurlar değil. Aynı zamanda partisinin içinde de onu ifsat etmek isteyen “muhafazakâr ittihatçılar” var. Onlara da kulak vermemeyi başarmak zorunda.

Türkiye’nin Ermenistan girişimi Ermenistan’la sorun yaşayan Azerbaycan ile ilişkilerinin bozulmasına neden oluyor. Her iki tarafı da memnun edebilecek, dengeleri gözeten bir çözüm üretilebilir mi sizce?


Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma aslında hiçbir biçimde Azerbaycan’ın zararına değil. Tersine bu yakınlaşma, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunu ve bu kapsamda Karabağ Sorunu’nu da çözebilecek bir potansiyeli ifade ediyor. Hükümetin dış politikadaki “kazan-kazan” ilkesi, birçok defa kanıtladı ki, eski yaklaşım yanlış; yani birinin kazanması mutlaka ötekinin kaybetmesi pahasına olmuyor. Suriye ile yakınlaşmada veya Kıbrıs Sorunu’nda olduğu gibi, iki taraftan birinin kaybetmesi anlamına gelmeyen, sonuçta bütün tarafların kazanacağı bir çözüm de mümkün olabiliyor. Zaten gerçek ve kalıcı bir çözüme de böyle ulaşılması beklenir. Azerbaycan’ın tutumu bence sadece bir basiretsizlik ürünü olmayabilir. Görünen o ki, Türkiye içinde de Azerbaycan’ı harekete geçirerek böyle bir uzlaşmanın gerçekleşmemesini isteyen odaklar var ve ne yazık ki amaçlarına kısmen ulaşmış görünüyorlar. Başbakan Erdoğan’ın Karabağ’da işgal devam ettikçe sınır kapısının açılmayacağına ilişkin son açıklaması da çözüm yolunda siyasi iradenin baskıları aşamaması ve geri adım atması anlamına geliyor. Her iki tarafı da memnun edecek bir çözüm elbette mümkün. Yeter ki Türkiye ve Ermenistan Hükümetleri bu gerçeği gölgeleyen dar kafalılığa teslim olmasınlar.

Türkiye’nin Ermenistan’la oluşturmaya çalıştığı diyalog platfomu bir tarafa, Ermeni diasporası hâlâ etkin bir şekilde Türkiye aleyhine çalışıyor. Ermenistan halkı ve hükümeti de bundan etkileniyor. Problemin çözümü için ne yapılmalı?

Önce çözüm yönünde kararlılık teyit edilmeli. Tarih sadece tarihçilere bırakılmamalı. Soykırım yönündeki fikirler dahil bütün fikirlerin serbestçe ifade edilebileceği bir ortam oluşturulmalı. Türk ve Ermeni toplumları, STK’ları ve kanaat önderleriyle bir araya gelip çözüm için ortak bir irade oluşturmalı ve kendi hükümetleri tökezlediğinde onu yürümesi için teşvik etmeli. Yani çözüm iradesini devletlere terk etmemeli ve gerektiğinde onları zorlayabilmeli. Türkiye toplumuna ve Azerbaycan’a, çözümün herkesin lehine olacağı anlatılmalı. Yakın zamanda, karşılıklı olarak birer adım atılarak ulaşılacak bir çözümden söz edildiğini hatırlıyorum. Örneğin bu strateji bana makul gelmişti. Bu ve benzeri alternatifler tartışılmalı. Ve tabii ki, Ermeni veya Türk, barış isteyenler çözümün mümkün olduğuna gerçekten inanmalı. O zaman çözüm pekâlâ mümkün olabilir.