Sevdacık
Sat 4 September 2010, 09:21 pm GMT +0200
Başkası Açlıktan Ölse Bana Ne!" Anlayışı
Zaten bütün kavganın, kargaşanın, anarşinin, her türlü terörün ve krizin temeli, faiz belasının yaşaması ve zekâtın terk edilmiş olmasıdır.
Hayatının ilk dönemlerinden ömrünün sonuna kadar aynı prensibi hep gündemde tutan Bediüzzaman şu önemli noktaya da parmak basıyor:
İnsanlık tarihindeki bütün kargaşa ve kavganın kaynağı, bir cümle olduğu gibi, bütün ahlaksızlığın kaynağı da tek bir cümledir:
Birinci cümle: "Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!"
İkinci cümle: "Sen çalış, ben yiyeyim."
Evet, sosyal hayatta zenginler ve fakirler bir denge içinde rahatla yaşarlar. O dengenin temeli ise, varlıklı kesimin merhamet ve şefkati, fakirlerin ise hürmet ve itaatidir.
Birinci cümle zenginleri zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe itmiş, ikinci cümle de fakirleri kine, hasede, kavgaya ve çekişmeye sürükleyip birkaç asırdır insanlığın huzurunu kaçırmıştır.
İşte, dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile bütün hayır kurumlarıyla, ahlâkî ekolleriyle ve o kadar polisiye ve askeri düzenlemeleriyle dünya barışını sağlayamadığı gibi, bu iki yarayı da tedavi edememiştir.
Kur'ân, birinci cümle olan "Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!" felsefesini zekâtı farz kılmakla kökünden söker, tedavi eder. İkinci cümle olan "Sen çalış, ben yiyeyim" anlayışını da faizi haram kılmakla kökünden söker, tedavi eder.
Terörün İlacını Kur'an Anlatıyor
Evet, Kur'ân âyetleri âlem kapısında durur, faize "Yasaktır" der. "Kavga kapısını kapamak için faiz kapısını kapayınız" diyerek insanlara ferman eder, talebelerine "Girmeyiniz!" emreder.( RNK. Sözler, s. 184)
Açıkça söylemek gerekirse, bugün dünyayı bir cendere içinde sıkan terör belasını telafi edecek tek çare ve bu yaygın hastalığı tedavi edecek tek reçete, faizin yok edilmesi, zekatın yaşatılmasıdır.
Dünya devletleri, kuruluş ve kurumları Kur'ân'ın sunduğu bu iki ilacı kullanmamakta ısrar ederse, önü alınmayacak sancılar içinde kıvranacak ve başı beladan kurtulamayacaktır. Savaş nârâlarıyla hem güçlüler, hem de güçsüzler korku ve endişe içinde hayatlarını zehre çevirecektir. Büyük sermayenin belli ellerde ve bankalarda toplanması varlık sahiplerini zulümden, yoksulları da isyandan kurtaramayacaktır.
Bunun yerine merhametin, şefkatin, yardımlaşmanın, kardeşliğin ve kucaklaşmanın öne çıkmasıyla, hem dar gelirli bireyler ve milletler rahat edecek, hem de servet sahibi devletler ve kişiler güven ve huzur içinde yaşayacaktır.
Zaten bütün kavganın, kargaşanın, anarşinin, her türlü terörün ve krizin temeli, faiz belasının yaşaması ve zekâtın terk edilmiş olmasıdır.
Hayatının ilk dönemlerinden ömrünün sonuna kadar aynı prensibi hep gündemde tutan Bediüzzaman şu önemli noktaya da parmak basıyor:
İnsanlık tarihindeki bütün kargaşa ve kavganın kaynağı, bir cümle olduğu gibi, bütün ahlaksızlığın kaynağı da tek bir cümledir:
Birinci cümle: "Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!"
İkinci cümle: "Sen çalış, ben yiyeyim."
Evet, sosyal hayatta zenginler ve fakirler bir denge içinde rahatla yaşarlar. O dengenin temeli ise, varlıklı kesimin merhamet ve şefkati, fakirlerin ise hürmet ve itaatidir.
Birinci cümle zenginleri zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe itmiş, ikinci cümle de fakirleri kine, hasede, kavgaya ve çekişmeye sürükleyip birkaç asırdır insanlığın huzurunu kaçırmıştır.
İşte, dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile bütün hayır kurumlarıyla, ahlâkî ekolleriyle ve o kadar polisiye ve askeri düzenlemeleriyle dünya barışını sağlayamadığı gibi, bu iki yarayı da tedavi edememiştir.
Kur'ân, birinci cümle olan "Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!" felsefesini zekâtı farz kılmakla kökünden söker, tedavi eder. İkinci cümle olan "Sen çalış, ben yiyeyim" anlayışını da faizi haram kılmakla kökünden söker, tedavi eder.
Terörün İlacını Kur'an Anlatıyor
Evet, Kur'ân âyetleri âlem kapısında durur, faize "Yasaktır" der. "Kavga kapısını kapamak için faiz kapısını kapayınız" diyerek insanlara ferman eder, talebelerine "Girmeyiniz!" emreder.( RNK. Sözler, s. 184)
Açıkça söylemek gerekirse, bugün dünyayı bir cendere içinde sıkan terör belasını telafi edecek tek çare ve bu yaygın hastalığı tedavi edecek tek reçete, faizin yok edilmesi, zekatın yaşatılmasıdır.
Dünya devletleri, kuruluş ve kurumları Kur'ân'ın sunduğu bu iki ilacı kullanmamakta ısrar ederse, önü alınmayacak sancılar içinde kıvranacak ve başı beladan kurtulamayacaktır. Savaş nârâlarıyla hem güçlüler, hem de güçsüzler korku ve endişe içinde hayatlarını zehre çevirecektir. Büyük sermayenin belli ellerde ve bankalarda toplanması varlık sahiplerini zulümden, yoksulları da isyandan kurtaramayacaktır.
Bunun yerine merhametin, şefkatin, yardımlaşmanın, kardeşliğin ve kucaklaşmanın öne çıkmasıyla, hem dar gelirli bireyler ve milletler rahat edecek, hem de servet sahibi devletler ve kişiler güven ve huzur içinde yaşayacaktır.