saniyenur
Sat 14 July 2012, 08:59 am GMT +0200
Bakışları Çevirmek
Bütün erkek ve kadınlar, karşı cinsten biriyle karşılaştıklannda gözlerini indirmeleri, birbirlerine bakmamalan emrolundu. Bu emrin gerçek manası, insanın her zaman hislerinin etkisinde kalabileceğini ihtar etmektedir. Dolayısıyla insan, nefsini bu tesirden ancak bakışlarını çevirerek ve yüzünü karşı cinsten çekmek suretiyle koruyabilir. Bu ilahi, hükmün Rasulullah'ın sünnetinde açıklanan ayrıntıları şu şekildedir:
a- Karısı veya bir başka mahremi dışında, bir erkeğin başka kadınlara gözünü dikip bakması helal değildir. Tesadüfi bakışlar bağışlanmışsa da, nesnenin çekiciliği hissedildikten sonra ikinci kez bakmak bağışlanmış değildir. Hz. Peygamber, bu tür bakışa "gözün zinası" adını vermiş ve insanın tüm duyu organlarıyla zina edebileceğini belirtmişlerdir. Bir başka kadına kötü niyetle bakmak gözlerin zinasıdır, şehevi konuşmalar, dilin zinasıdır, başka kadınların seslerinden zevk almak kulakların zinasıdır elle kadına dokunmak veya haram amaç için yürümek ellerin ve ayakların zinasıdır. Bu ilk hareketlerden sonra cinsî organlar ya zina olayını tamamlar, ya tamamlamadan bırakır. (Buharı, Müslim, Ebu Davud).
Büreyde'nin rivayet ettiği "hadiste, Peygamber, Hz. Ali'ye şöyle buyurmuşlardır: "Ya Ali, ilk bakıştan sonra ikinci kez bakma, ilk bakış bağışlanabilir, ama ikincisi değil." (Tirmizi, İmam Ahmed, Ebu Davud, Darımı). Cerir b. Abdullah el-Becelî, Peygamber'e: "Eğer tesadüfen bakarsam ne yapayım?" diye sormuş, "Gözlerini çevir veya bakışını indir." cevabını almıştır. (Müslim, Ahmet, Tirmizi, Ebu Davud, 'Nesei).
Abdullah b. Mes'ud, Peygamber'den şu sözü nakleder: "Allah, bakışın Şeytanın zehirli oklarından biri olduğunu söyler. Kim Allah korkusuyla onu terkederse, tadını kalbinde duyacağı bir imanla mükafatlandırılır." (Taberani). Umame'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de Peygamber şöyle buyurur: "Bîr müslüman tesadüfen bir kadının güzelliğine bakar ve sonra gözlerini çevirirse, Allah ona ibadet ve sadakat nimeti verir ve bu nimeti daha bir tadlandırır." (Müsned-İ Ahmed). İmam Cafer es-Sadık babası İmam Muhammed el-Bakır'dan, o da: (Cabir b. Abdullah'tan rivayet eder: "Veda Haccı'nda, Peygamber'in, genç yeğeni Fazl b. Abbas, Meş'arü'l-Haram'dan dönüşte deve üzerinde Peygamber'ın terkisinde bulunuyordu. Yolda birkaç kadına rastladıklarında Fazl onlara bakmaya başladı. Bunun üzerine Peygamber elini onun yüzüne koyup öte tarafa çevirdi". (Ebu Davud). Yine aynı Hac esnasında Has'em kabilesinden bir kadın yolda Peygamberi durdurup, Hacc'la ilgili bir konuda açıklama ister. Fazl b. Abbas gözünü o kadına diker, fakat Peygamber, Fazl'ın yüzünü Öte tarafa çevirir. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi)
b- Bakışların sakındırılnıası emrinden, kadınların açıkça ve serbestçe hareket etmelerine müsaade edildiği anlamı çıkarılmaz. Tesettüre riayet edilse bile bakışma mümkündür. Kadın olsun, erkek olsun her mü'mine yasaklanan-bakış; görülmemesi gereken şeylere bakmaktır. Ve bu bakış iradi, şuurlu ve kasıtlı bakıştır. Tesadüfi olan değil. Tesettür emri, Ahzab suresinde vahyolunan emirlerden sonra uygulandı. Ve bu uygulama Hz. Peygamber'ın birçok hadİ-siyle şekillendi. Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre, hadis kitaplarında "İfk" olayıyla İlgili olarak şu rivayet yer almaktadır: "... Konak yerine döndüğümde kervanı gitmiş buldum. Yere uzandım ve beni ağır bir uyku bastırdı. Sabahleyin Safvan b. Muattal geçerken beni tanıdı; çünkü beni, örtünme emri nazil olmadan önce de görmüştü. Beni tanıyınca bağırarak 'İnna lil-lahi ve inna ileyhi raciun' (Biz A'lfllh'a «iti? ve ona döneceğiz) dedi. Ben ayağa kalkıp vüzumü örttüm." (Buhari, Müslim, Ahmea, lonı Cerir, İbni Hişam). Ebu Davud'un naklettiği bir hadiste de örtünme konusundaki dikkat ele alınmaktadır: Ümmü Hallad'ın oğlu savaşta şehid edildiğinde annesi onu sormak için Rasulullah 'a gelmişti. Her zamanki gibi örtülerine bürünmüştü. Bu son derece üzüntülü bir anında bile örtüsüne dikkat ettiğini görenler, o an için tesettürden sorumlu olamayabileceğini düşünerek sordular. O ise: "Muhakkak ki, ben oğlumu kaybettim, ama iffetimi değil." dedi. Yine Ebu Davud'da Hz. Aişe'den naklen bir hadis daha vardır. Rivayet ediyor ki: bir kadın perde arkasından elini uzatarak Peygamber şöyle dedi: "Eğer o kadın eliyse en azından tırnaklarını kınalamalıydı." Hz. Aişe, Veda Haccı'nda ih-ramlı halde Mekke'ye giderlerken kadınların yolculara rastladıkları yerlerde başörtüleriyle yüzlerini kapadıklarını ve yolcular geçince açtıklarını anlatır. (Ebu Davud).
c- Bakışını indirme veya sakınma hükmünün hir takım istisnaları vardır. Bu istisnalar, sözgelimi bir erkeğin evlenmek istediği kadının vüzünü görmek istemesi gibi, kadının yüzünü açmasının gerekli olduğu durumlarla ilgilidir. Böyle bir durumda, kadının yüzünü görmek, izinden de öte emirdir. Muğire b. Şu'be anlatı-yor: Belli bir aileden kız almak istedim." Peygamber kızı görüp görmediğimi sordu. Hayır" cevabını verince, "Ona bak, bu, aranızdaki ilişkinin ahenkli olmasını sağlar." buyurdu" (İmam Ahmed, Tirmizi, Nesai, İbni Mace, Darimi).
Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bir hadise göre, bir adam Ensardan bir aileden kız almak ister. Hz. Peygamber kendisine, Ensar kadınlarının gözlerinde kusur olduğunu söyleyerek, "Kıza bir bak" der. (Müslim, Nesai, İmam Ahmed).
Cabir b. Abdullah'ın bir rivayetinde Peygamber şöyle buyurur: "İçinizden biri bir kadınla evlenmek istediğinde, kadında onun evlenmesi konusunda kendisini ikna edecek bir nitelik bulması için ona baksın." (İmam Ahmed, Ebu Davud).
Müsned-i Ahmed'de Ebu Humeyd'den rivayet edilen bir hadiste, Peygamber böyle bir bakışın zararı olmadığını belirtir. Kızın, kendisinin haberi olmadan görülebilmesine de izin verilmiştir. Bu hadislerden fakihler, gerçekten gerekli olduğu durumlarda kadına bakılabileceği sonucunu çıkarmışlardır. Mesela bir doktorun kadm hastasını muayene etmesi; yaralama ve benzeri olaylarda hakimin yara izlerini incelemesi; kadının şahitlik için mahkemeye gelmesi, hakimin önüne çıkması; herhangi bir kaza ve felaket anında mesela, yanan bir evin içinde kalan; su baskınına uğrayan bir kadının kurtarılması; can, mal, namus ve şerefin korunması hallerde olduğu gibi... Böyle durumlarda yalnız yüz değil, öteki organlar için de herhangi bir yasak hükmü düşünülemez. Hatta boğulmak ve yanmak üzere olan bir kadını kucaklayıp götürmek sadece caiz olmakla kalmaz, üstelik farz bile olur. Ancak "Şeriat"ın bu konularla ilgili emri yine de herhangi bir ard düşünce ile değil, iyi niyetle hareket edilmesidir. Fakat beşeri yaratılış gereğince böyle durumlarda da insanın aklına bazı şeylerin gelmesi mümkündür ve suç değildir. Çünkü burada erkeğin, kadının vücuduna dokunması zorunludur ve esasen söz konusu hareket de bu zaruretten doğmuştur. Fakat elden geldiği kadar akla başka şeyleri getirmemek gerekir. İnsan kendi nefsini mümkün mertebe hakimiyet altına almalıdır." (Mevdudi, a.g.e.).
d- Bakışı kısıtlama hükmünün bir diğer amacı da, hiçbir erkek veya kadının bir başka erkek ya da kadının gizli yerlerine bakmasını yasaklamaktır. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Hiçbir erkek bir başka erkeğin avret yerine, hiçbir kadın da başka bir kadının avret yerine bakmasın" (İmam Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi).
Hz. Ali, Peygamber'den şu hadisi şerifi nakleder: "Ölü veya diri, bir başkasının uyluk bölgesine bakma." (Ebu Davud, İbni Mace).
Erkeklerin kadınlar karşısında bakışlarım indirme hükmü, erkekler karşısında kadınlar için de aynıdır. Kadınların başka erkeklere gözlerini dikip bakmaları yasaktır, ister istemez erkekleri gördüklerinde hemen gözlerini çevirmeli ve başkalarının avret yerlerine bakmaktan kaçınmalıdırlar. Bununla birlikte erkeklerin kadınlara bakıp bakmamalarıyla ilgili hükümler, kadınların erkeklere bakıp bakmamalanyla ilgili hükümlerden biraz farklıdır. Bu konuda bir rivayet şöyle gelmektedir: Hz. Peygamber hanımlarından Ümmü Meymune ve Ummü Seleme İle otururlarken, âmâ bir sahabi olan Ümmü Mektum çıkagelir. Hz. Peygamber hanımlarına "yüzünüzü ondan gizleyin" buyirulur. Hanımlarının, "Ey Allah'ın Rasulü, o kör değil mi? Bizi ne görebilir, ne tanıyabilir" demeleri üzerine de şu cevabı verir: "Siz de mi körsünüz? Onu görmüyor musunuz?" Ümmü Seleme bu olayın örtü hükümlerinin inmesinden sonra meydana geldiğini açıklar. (İmam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi).
Bunu destekleyen bir başka rivayet daha vardır ki, şöyledir:" Amâ bir adamın kendisini görmeye gelmesi üzerine Hz. Aişe ondan gizlenir. Adam kendisini göremezken Örtünmeye neden gerek duyduğunu Hz. Aişe şöyle açıklar: "Ama, ben onu görüyorum." (Muvatta).
Burada, kadının erkeğe bazı Özel durumlarda bakabileceğine dair hadisleri de kaydetmemiz gerekmektedir. Peygamber, bir bayram günü Aişe'yi Habeşli cambazların gösterilerine götürmüştür. Hadise hicrî 7. yılda bir Habeşli cambaz topluluğunun Medine'ye geldiği sıralarda vuku bulmuştur. (Buhari, Müslim ve Ahmed). Bir başka hadiste ise Fatıma bİnti Kays'ın boşandıktan sonra iddetini Ümmü Şerİk'in evinde geçirmek istemesi üzerine Rasulullah'ın: "Ümm-ü Şerik'in evi kalabalıktır. Gelen gideni çoktur. Sen Ümmü Mektûm'un evinde kal. Gözleri görmediği için orada daha serbest olursun" demiştir. (Müslim, Ebu Davud).
Bu rivayetler, kadınların erkeklere bakması konusunda getirilen sınırlamaların erkeklerin kadınlara bakmalanyla ilgili sınırlamalar kadar sert olmadığını gösterir. Kadınların erkeklerle karşı karşıya oturmaları yasaklanmış olmakla birlikte, yoldan geçerken erkeklere bakmaları veya erkeklerin mahzur bulunmayan gösterilerini uzaktan izlemeleri haram değildir. Yine, gerçek ihtiyaç durumunda kadınların birlikte kaldıkları evdeki erkekleri görmelerinde de mahzur yoktur. İmam Gazali ve İbni Hacer de aşağı yukarı aynı görüştedirler. Bununla birlikte, kadınların serbestçe istedikleri kadar erkeklere bakıp durmaları ve bununla göz zevki almaları caiz değildir.
"Irzlarını korusunlar" sözleri gayri meşri cinsel ilişkiden ve avret yerlerini başkalarına açmaktan kaçınmak, anlamındadır. Avret yerleri erkekler için göbekle diz arası olup, erkeğin karısı dışında bir başkasının önünde vücudunun bu bölümünü göstermesine izin yoktur. (Darekutni, Beyhaki).
Cerhed Eslemî, bir defasında, Peygamber'in yanında otururken, göbekle diz arasının açıldığını, bunun üzerine Peygamber'in: "Uyluk bölgesinin (göbekle diz arasının) gizlenmesi gerektiğini bilmiyor musun?" dediğini aktarır." (Tirmizi, Ebu Davud, Muvatta).
Hz. Ali (r.a)'nin bir rivayetinde Peygamber şöyle buyurur: "Baldırınızı açmayın." (Ebu Davud, İbni Mace). Avret yeri yalnızca başkalarının yanında değil, yalnızken de açılmaz. Peygamber uyarıyor: "Dikkat edin, sakın çıplak durmayın, çünkü, rahatlama ve karılarınıza yaklaşma zamanlarınız dışında sizden ayrılmayanlar (yani, rahmet melekleri) sizinledir. O halde, onlardan utanın ve kendilerine gerekli saygıyı gösterin." (Tirmizi).
Bİr başka rivayette de şöyle buyurulur: "Karınız ve cariyeniz dışında avret yerinizi herkesten saklayın, "Yalnızken de mi?" diye soruldu. Peygamber: "Evet, yalnızken de, çünkü Allah'ın O'ndan utanman konusunda daha büyük bir hakkı yardır" cevabını verdi. (Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace) Bu konudaki hüküm kadınlar ve erkekler için aynıysa da avret yerinin sınırlan kadınlar ve erkekler için farklıdır. Ayrıca kadınların avret yeri erkekler karşısında ve kadınlar karşısında da değişiklik gösterir.
Kadınların erkekler karşısındaki avret yerleri el ve yüz dışında kalan tüm vücudlarıdır, avret yerlerinin açılması koca dışında, kardeşleri ve babalan için dahi doğru değildir. Vücud çizgilerini ve deriyi ortaya koyacak biçimde ince ve dar giyinmek de yasaktır. Hz. Aişe'den gelen bir rivayete göre, bir defasında kızkardeşi Esma ince bir elbise içinde Peygamber'e gelir. Her gün yüzünü çeviren Peygamber şöyle buyurur: "Ey Esma, bir kadın ergenlik çağına geldiği zaman, yüz ve el dışında vücudunun herhangi bir parçasının açığa çıkmasına izin yoktur." (Ebu Davud).
penzer bir hadisi İbni Cerir yine Aişe'den nakleder. Buna göre bir defasında, Aişe'nin annesinin önceki kocasından olma Abdullah b. Tufeyl'in kızı kendisini ziyarete gelir. O esnada eve giren Hz- Peygamber, kızı görünce yüzünü çevirir. Aişe "Ey Allah'ın Rasulü, o benim yeğenimdir" der. Buna Peygamber şöyle karşılık verir: "Bir kadın ergenlik çağına geldiği zaman, el ve yüz dışında vücudunu göstermesi helâl rleöîldır (Sonra da, elle nereyi kasdettiğinı göstermek için bileğini tutar ve kavradığı yerle avucunun arası kadar bir mesafe kalır). Bu durumda gösterilen tek hoşgörü, vücudunun bir kısmını yakın akrabalarının önünde (kardeş, baba gibi) gösterebilmesi için tanınan izindir. Bu da, kadın ev işlerini yaparken gereklidir. Sözgelimi, hamur yoğururken kolunu, döşemeleri yıkarken şalvarını sıvayabilir.
Kadınların kadınlar karşısındaki avret yerleri, erkeklerin erkekler karşısındaki avret yerlerinin aynısı, yani göbekle diz kapağı arasıdır. Fakat bu, kadının kadın karşısında yan çıplak duracağı anlamına gelmez. Şu kadar ki, vücudun göbekle diz kapağı arasının her halükarda kapanması gerekirken, vücudunun diğer bölümleri için bu böyle değildir.