neslinur
Thu 12 August 2010, 10:04 pm GMT +0200
Babanın Kendi Evladının Malından Yaralanması
Babab ile evladı arasındaki münasebet kan bağına, soy bağına birtakım haklara dayanır. Zira sorumluluğun sınırım bilen ve evladını yetiştirip hayırlı bir unsur olma düzeyine getiren, ona edep ve terbiye verip salih bir kişi olmasını sağlayan babanın bu güzel davranışı ve emeği, Cenab-ı Hakk'ın yanında meşkur ve makbuldür. Böyle bir baba her zaman övülmeğe layıktır.
Özellikle mali imkanın önemli kısmıyla ömrünün bir bölümünü evladının okuyup yetişmesi için harcayan bir babanın evladı üzerinde bir çok haklan va: hr. O bakımdan baba, arzu ettiği takdirde evladının malından bir şeyler alıp istifade edebilir ve evladının ona engel olmaması gerekir.
Böylece islam Dini, babayla evlad arasında öylesine sağlam ve kalıcı bağlar geliştirmiştir ki, biri diğerine bakmakla kendini yükümlü kabul eder ve baba sormadan evladının malından yararlanabilir. Şüphesiz bu ruhsat, sefih olmayan, savurganlığı adet haline getirmeyen babalarla ilgilidir. Sarhoş, müsrif, kumarbaz ve sefih bir babaya böyle bir ruhsat vermek, onun evladını da periyen etmekten ve fakirliğe sürüklemekten başka bir şeye yaramaz. O halde evladının malından sormadan alma yetki ve ruhsatını taşıyan bir babanın, aldığı nisbeti meşru yolda ve israftan uzak ölçüde harcaması gerekir.
Şüphesiz bu kültürün ve güzel adet ve sünnetlerin yaşanması son derece lüzuludur. Özellikle İslam Cemaati bu ve benzeri köklü, kalıcı kültürle ayakta durma ve varlığını sürdürme şansına sahiptir. [390]
Konuyla İlgili Hadisler
Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sizin en temiz, en güzel (ve en meşru) yediğiniz şey, kazancınızdan olanıdır ve doğrusu evladınız da sizin kazancınızdan bir bölümüdür." [391]
Diğer bir lafızla şöyle buyurulmuştur:
"Adamın oğlu, onun kazancının en güzel ve en iyisinden-dir. O bakımdan onların malından gönül rahatlıyıgla yeyiniz."
Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, bir adam Resulüllah (s.a.v.) Efendimize şöyle sormuşdu: " Benim hem malım, hem de evladım vardır. Babam ise malımı olduğu gibi harcamak istiyor.." Resulüllah (s.a.v.) ona şu cevabı verdi: "Sen de, malın da babana aitsinizdir." [392]
Amr ö. Şuayb (r.a.) den, o da babasından ve dedesinden yaptığı rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir: "Bedevilerden bir adam Peygamber (s.a.v.) Efendinıiz'e gelerek dedi ki; "Şüphesiz babam malımı olduğu gibi harcamak istiyor.." Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurdu: "Sen ve malın babana aittir. Sizin yediğiniz en güzel, en iyisi, kazancınızdan olanıdır ve şüphesiz evladınız sizin kazancınızdan bir bölümdür. Artık (evladınızın) malından gönül hoşnutluğuyla yeyiniz." [393]
Tahliller ve Rivayetler
1069 Nolu Hz. Aişe hadisini aynı zamanda İbn Hibban kendi sahihinde ve Hakim tahric etmişlerdir.
Aynı hadisi Ahmed b. Hanbel az değişik lafızla rivayet etmiş ve :im onu tahric ederken Ebu Hatim ile Ebu Zer'â onu sahihle-lerdir. Ancak İbn Kattan bunu ta'lîl kapsamına sokup bir defa mare'nin kendi halasından, bir defa ise anasından rivayet ettiği konusu olduğuna dikkat çekmiş ve bu her ikisinin de maruf ol-lığını belirtmiştir.
Hakim ise bunu kendi Müstedrek'inde Hammad b. Ebi syman tarikiyle şu lafızla rivayet etmiştir: "Evladınızın malı ih-ıç duyduğunuzda sizindir.."
1070 nolu Cabir hadisi sahihtir; ricalinin hepsi sikadır.
Hadisi aynı zamanda başka tarikle Taberani rivayet etmiştir. rhaki ve Bezzar da tahric ederek hadisin ihticaca salih olduğunu termişlerdir.
Böylece babanın kendi evladının malında bir bakıma onunla or-olduğu hükmü ortaya çıkıyor. îbn Reslan ise, hadiste geçen "ve lüke li-ebîke.." cümlesi üzerinde durarak burada yer alan (lâm) •finin ibahe için olup temlik anlamında olmadığı belirteker şöyle niştir: "Zira evladın malı kendisine aittir. Zekatını o vermekle kelleftir ve babası ise ancak miras yoluyla ona sahip olur."
1071 nolu Amr hadisini aynı zamarda îbn Huzayme ve îbn Ca-l tahric etmişlerdir.
Bu bapta Bezzar'm Semure'den rivayet ettiği bir hadis bulunuy-Taberani de îbn Mes'ud (r.a.) den rivayet etmiştir. Ebu Ya'la ise . Ömer'den bu anlamda bir rivayete yer vermiştir.
Bütün bu rivayetler birbirini kuvvetlendirmekte ve hadisin ihtida salih olduğunu göstermektedir.
Ancak bu konda en uygun ve isabetli yorum, İbn Reslan'ın yorumudur ki yukarıda değinmiş bulunuyoruz.
Müctehidlerin çoğu da aynı yorumu benimsemiş ve ona göre ıuç çıkarmışlardır. [394]
Çıkarılan Hükümler
1- Baba kendi evladının malından ihtiyaç duyduğu takdirde nsiz alabilir,
2- Evladın malı babasına mubahtır.
3- Baba evladının malına ortak değildir.
4- Baba evladının malinin zekatını vermekle mükellef tutulmamıştır.
5- Herkes kendi kazancının zekâtını vermekle mükellftir.
6- Baba sefih olduğu takdirde, evladının malında tasarrufa yetkili değildir. Sadece nafakasını karşılayacak kadar o maldan kendisine verilir.
7- Evlad Ölünce, malının tamamı babasına kalmaz. Eşi, anası ve çocukları varsa babası arta kalanı alır.
8- Muhtaç durumda olan ana-babaya evladın bakması vaciptir. [395]
Babab ile evladı arasındaki münasebet kan bağına, soy bağına birtakım haklara dayanır. Zira sorumluluğun sınırım bilen ve evladını yetiştirip hayırlı bir unsur olma düzeyine getiren, ona edep ve terbiye verip salih bir kişi olmasını sağlayan babanın bu güzel davranışı ve emeği, Cenab-ı Hakk'ın yanında meşkur ve makbuldür. Böyle bir baba her zaman övülmeğe layıktır.
Özellikle mali imkanın önemli kısmıyla ömrünün bir bölümünü evladının okuyup yetişmesi için harcayan bir babanın evladı üzerinde bir çok haklan va: hr. O bakımdan baba, arzu ettiği takdirde evladının malından bir şeyler alıp istifade edebilir ve evladının ona engel olmaması gerekir.
Böylece islam Dini, babayla evlad arasında öylesine sağlam ve kalıcı bağlar geliştirmiştir ki, biri diğerine bakmakla kendini yükümlü kabul eder ve baba sormadan evladının malından yararlanabilir. Şüphesiz bu ruhsat, sefih olmayan, savurganlığı adet haline getirmeyen babalarla ilgilidir. Sarhoş, müsrif, kumarbaz ve sefih bir babaya böyle bir ruhsat vermek, onun evladını da periyen etmekten ve fakirliğe sürüklemekten başka bir şeye yaramaz. O halde evladının malından sormadan alma yetki ve ruhsatını taşıyan bir babanın, aldığı nisbeti meşru yolda ve israftan uzak ölçüde harcaması gerekir.
Şüphesiz bu kültürün ve güzel adet ve sünnetlerin yaşanması son derece lüzuludur. Özellikle İslam Cemaati bu ve benzeri köklü, kalıcı kültürle ayakta durma ve varlığını sürdürme şansına sahiptir. [390]
Konuyla İlgili Hadisler
Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sizin en temiz, en güzel (ve en meşru) yediğiniz şey, kazancınızdan olanıdır ve doğrusu evladınız da sizin kazancınızdan bir bölümüdür." [391]
Diğer bir lafızla şöyle buyurulmuştur:
"Adamın oğlu, onun kazancının en güzel ve en iyisinden-dir. O bakımdan onların malından gönül rahatlıyıgla yeyiniz."
Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, bir adam Resulüllah (s.a.v.) Efendimize şöyle sormuşdu: " Benim hem malım, hem de evladım vardır. Babam ise malımı olduğu gibi harcamak istiyor.." Resulüllah (s.a.v.) ona şu cevabı verdi: "Sen de, malın da babana aitsinizdir." [392]
Amr ö. Şuayb (r.a.) den, o da babasından ve dedesinden yaptığı rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir: "Bedevilerden bir adam Peygamber (s.a.v.) Efendinıiz'e gelerek dedi ki; "Şüphesiz babam malımı olduğu gibi harcamak istiyor.." Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurdu: "Sen ve malın babana aittir. Sizin yediğiniz en güzel, en iyisi, kazancınızdan olanıdır ve şüphesiz evladınız sizin kazancınızdan bir bölümdür. Artık (evladınızın) malından gönül hoşnutluğuyla yeyiniz." [393]
Tahliller ve Rivayetler
1069 Nolu Hz. Aişe hadisini aynı zamanda İbn Hibban kendi sahihinde ve Hakim tahric etmişlerdir.
Aynı hadisi Ahmed b. Hanbel az değişik lafızla rivayet etmiş ve :im onu tahric ederken Ebu Hatim ile Ebu Zer'â onu sahihle-lerdir. Ancak İbn Kattan bunu ta'lîl kapsamına sokup bir defa mare'nin kendi halasından, bir defa ise anasından rivayet ettiği konusu olduğuna dikkat çekmiş ve bu her ikisinin de maruf ol-lığını belirtmiştir.
Hakim ise bunu kendi Müstedrek'inde Hammad b. Ebi syman tarikiyle şu lafızla rivayet etmiştir: "Evladınızın malı ih-ıç duyduğunuzda sizindir.."
1070 nolu Cabir hadisi sahihtir; ricalinin hepsi sikadır.
Hadisi aynı zamanda başka tarikle Taberani rivayet etmiştir. rhaki ve Bezzar da tahric ederek hadisin ihticaca salih olduğunu termişlerdir.
Böylece babanın kendi evladının malında bir bakıma onunla or-olduğu hükmü ortaya çıkıyor. îbn Reslan ise, hadiste geçen "ve lüke li-ebîke.." cümlesi üzerinde durarak burada yer alan (lâm) •finin ibahe için olup temlik anlamında olmadığı belirteker şöyle niştir: "Zira evladın malı kendisine aittir. Zekatını o vermekle kelleftir ve babası ise ancak miras yoluyla ona sahip olur."
1071 nolu Amr hadisini aynı zamarda îbn Huzayme ve îbn Ca-l tahric etmişlerdir.
Bu bapta Bezzar'm Semure'den rivayet ettiği bir hadis bulunuy-Taberani de îbn Mes'ud (r.a.) den rivayet etmiştir. Ebu Ya'la ise . Ömer'den bu anlamda bir rivayete yer vermiştir.
Bütün bu rivayetler birbirini kuvvetlendirmekte ve hadisin ihtida salih olduğunu göstermektedir.
Ancak bu konda en uygun ve isabetli yorum, İbn Reslan'ın yorumudur ki yukarıda değinmiş bulunuyoruz.
Müctehidlerin çoğu da aynı yorumu benimsemiş ve ona göre ıuç çıkarmışlardır. [394]
Çıkarılan Hükümler
1- Baba kendi evladının malından ihtiyaç duyduğu takdirde nsiz alabilir,
2- Evladın malı babasına mubahtır.
3- Baba evladının malına ortak değildir.
4- Baba evladının malinin zekatını vermekle mükellef tutulmamıştır.
5- Herkes kendi kazancının zekâtını vermekle mükellftir.
6- Baba sefih olduğu takdirde, evladının malında tasarrufa yetkili değildir. Sadece nafakasını karşılayacak kadar o maldan kendisine verilir.
7- Evlad Ölünce, malının tamamı babasına kalmaz. Eşi, anası ve çocukları varsa babası arta kalanı alır.
8- Muhtaç durumda olan ana-babaya evladın bakması vaciptir. [395]