saniyenur
Mon 11 June 2012, 06:35 am GMT +0200
19- Azim
Allah'ın Rasulü Muhammed, hayatı boyunca, var gücüyle amacı uğrunda mücadele etmiştir. Bir yetim olarak doğmuş, anne ve büyükbabasını da çocukken kaybetmişti. Doğru ve güvenilir namını, kendisi, zor ve sürekli sarfettiği gayretiyle kazanmıştır. Kırk yaşında peygamber olmuş ve Mekke'de azim ve sabırla çalışmalarıyla birkaç yıl içinde yüzlerce insanı İslâm'a döndürmüştür. Altmış dört yaşında vefat ettiği zaman, daha önce cehalet karanlığında olan yüz binlerce Arap, İslâm'ın Nuru'yla aydınlanmıştı. Hızlı haberleşme ve ulaşım vasıtalarının bulunmadığı bir devirde bu mükemmel inkılâbı emeğiyle, sıkı bir çalışma sonucu gerçekleştirmiştir. Tüm bunların Allah'ın Yardım ve Rahmetine bağlı olduğu bir vakıadır. Fakat Allah'ın Yardımı da sadece sabırlı olanlara ye çok çalışanlara vaadedilmiştir. Muhammed, Allah'ın Dini'ni insanlara yaymak gayesiyle azimle çalıştı ve Allah da onun gayretini başarıya ulaştırdı. Bu başarının şerefi Rasulullah'a aittir. Bugün, dünyanın dört yanında milyonlarca insan, Allah'ın zaferini haykırmakta, O'na ibadet etmekteyse, bunu, Allah'ın yardımıyla gerçekleştiren bir insana borçludur: Muhammed.
Rasulullah çok sabırlıydı. Davası yolunda durmaksızın yürümüş, kâfirlerin zulmüne göğüs germiş, asla ümidini kaybetmemiş veya aceleci olmamıştır. Allah, eski peygamberlerin metanet ve azmini överek, Muhammed'dan bu yüce insanların izinden gitmesini istemiştir. "O halde, sen de peygamberlerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sabret; inkarcılar için acele etme..." (46: 35). Bir yerde bu ayet, Allah'ın son peygamberine azim ve sabır katkısıdır. Tarih de onun bu özelliğini teyid etmektedir. Başından sonuna dek, İslâm'a olan her katkı Rasulullah'ın azirri ve sebatına eklenmektedir. Tek başına bir adam, hiçbir dış yardım olmaksızın, şirkin kalbinde kıyama durmuş ve insanları Tek İlah'a ve Tek Hakk'a çağırmıştır. Müşrikler de ona karşı çıkmış, onun dinine engel olmak ve hatta onu öldürmek için bütün güçlerini seferber etmişlerdir. Fakat o, bu şiddetli muhalefet fırtınasının ortasında sert bir kaya gibi durmuştur. Nihayet, Allah'ın Rasulü Muhammed'ın büyük azim ve metaneti karşısında hepsi geri durmuştur.
Ona, en cesur insanın dahi azmini kırabilecek kadar, her tür nişan, makam, paye ve mülk teklif edilmiş, ancak, yine de yolundan dönmemiştir. Tüm karşı çıkma ve tahriklere rağmen Muhammed işine şevkle devam etmiştir. Mekke'nin önderleri onun şehrine üç defa, onun ordusundan kat kat kalabalık büyük ordularla saldırmış, fakat Rasulullah asla umudunu yitirmemiş, direnmiş ve sonunda onları yenmeyi başarmıştır.