hafiza aise
Wed 3 August 2011, 04:29 pm GMT +0200
AZ VE ÖZ
Mayıs 2011 68.SAYI
ALİMLERİN HİZMETİYLE ŞEREFLENMEK EN BÜYÜK KAZANÇ
Ahmet Rifai (k.s) bir gün müridleri ile sohbet ederken, insanın kendini beğenmesi ile ilgili bir soru soruldu. Şu cevabı verdi: “İlminin fazla, amelinin çok olması ile gurura kapılan kimse, marifet sahibi değildir. Çünkü şeytan da pek fazla bilgiye sahipti. Mantık yürütmek suretiyle, ateşin topraktan daha hayırlı olduğunu iddia etti. Halbuki meleklere hocalık yapıyordu.
Sonunda kendi nefsinin üstün olduğunu iddia etti, kibirlendi. Böylece Allah Teala’nın gazabına uğradı ve lanete müstahak oldu. Edebi olarak rahmet dergahından kovuldu.
Alimlere karşı hürmetli olmalı, onların huzurunda edebi muhafaza etmeli ve az konuşmalıdır. Onların hizmetiyle şereflenmeyi büyük kazanç bilmelidir.” (Siraceddin Önlüer, Ehl-i Beyt İmamları)
TASAVVUF, KUR’AN VE SÜNNET TEMELİ ÜZERİNE KURULU BİR İLİMDİR
Allah’ın veli kullarının her halleriyle Kur’an ve sünnete uygun yaşadıklarını söyleyen İmam-ı Şa’rani Hz.leri nasihatlerine şöyle devam eder. “Kardeşim şunu bil ki; tasavvuf ilmi başka bir ilimdir. O ilim, Kur’an ve sünnet gereğince yaşayan evliya zümresinin kalplerine yerleşir. Kim Kur’an ve sünnet gereğince amel ederse; kalbinde edep, bilgi, esrar ve hakikat güneşleri çıkar. Bunun nasıl olduğunu, diller anlatmakta aciz kalır. ‘Bu yolda bir şeyler alabilmek yalnız Kur’an ve sünnet denizine dalana nasip olur’ fikri Hak ehli evliyaların topluca görüş birliğine vardıkları sonuçtur.” (İmam-ı Şa’rani, et-Tabakatü’l-Kübra)
KOLAYLIK GÖSTERMEK GÜZEL AHLAKTIR
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) en güzel ahlak üzere yaratılmış olduğunu gösteren sayısız ibretlik örneklerden birini de Ebu Hureyre (r.a) şöyle rivayet eder: “Bedevinin biri, Mescid-i Nevebi’nin içinde ayağa kalkıp idrarını yapmaya başladı. Sahabiler bu adama çok kızıp azarlamaya başladılar. Peygamberimiz (s.a.v) derhal müdahale ederek: ‘Adamı kendi halinde bırakın, işini bitirsin. Oraya bir kova su döküp temizleyin. Siz (dünyaya) kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil’ dedi. Rasulullah daha sonra adamı yanına çağırdı ve ‘Bu mescitler, idrar ve pislik bırakma yeri değildir Allah’ın zikredildiği yerlerdir Buralarda namaz kılınır, Kur’an okunur’ dedi.” (Buhari, Müslim)
DAMLA
Şeyh Sadi Şirazi’nin (k.s) Bostan isimli eserinde alçak gönüllükle ilgili anlattığı hikayelerden anlamlı bir örnek: “Buluttan bir damlacık indi denize. Enginliği görünce utandı. Kendi kendine, ‘Denizin karşısında ben kimim ki… Onun varlığına göre, ben yok sayılırım’ dedi.
Kendisini küçük gördüğü için sedef gönlünü açtı ona, bağrına bastı ve korudu. Naz ile besledi damlacığı sedef. Kader onu o denli yüceltti ki, sultanların tacına kondurdu sonra inci olarak.
Damla kendisini alçak gördüğünden yüceldi, yokluk kapısına kapılandığı için var oldu.”
DUA OKU
Savaşmaktan yıldığın nice zalimler vardır
Kader öyle bir düşürür ki onları ağına
İslam denince ibadet
Ve zırhlarla korunmak mümkün olmayan
Dualar gelir aklıma.
Bil ki zalim kurtulsa da elinden
Dua oku vardır arkasında
Kas şehrinin oku gibi keskin
Peşinden gelen.
Ki o okun arkasındaki tüyler kirpikleridir
Uykusuz gözlerin
Ve o kirpikler ki gözyaşlarını taşır.
(İmam Şafii Divanı, Çeviren: A. Ali Ural)
Efser BERİN