- Az ve öz

Adsense kodları


Az ve öz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 15 May 2012, 03:02 pm GMT +0200
AZ VE ÖZ

Ekim 2011 73.SAYI

EY KEREM SAHİBİ, BİZ ÇARESİZ KULLARA ÇARE VER

“Ey ezelde biz yokken var olan,
Ey biz yok olduktan sonra da
varlığı sonsuz olan Allahım.
Devran Senin buyruğuna boyun eğmekte,
yedi felek emrinin dizginlerini çekmektedir.
Biz senin kapını çalanlardan, Senin yolunda dünyasından geçenlerdeniz.
Dergahında birer köleyiz.
Hiçbir gönül yapıcıya umut bağlamadık.
Senden başka sevenimiz,
merhamet edenimiz yok.
Bütün umutlar ve korkular Senin içindir.
Bağışlayıcı Sensin,
ey kerem sahibi, bizi bağışla.
Biz çaresiz kullara çare ver.
Sen kapından kovarsan kime yüz çeviririz?
Suçlarımızı bağışla, sana yalvarıyoruz, bize çare bul, çünkü Sana sığınmışız.”
(Nizami, Mahzen-i Esrar)

YETİMLERE DAİR HADİSLER…

“Kalbinin yumuşamasını istiyorsan, yoksulu doyur ve yetimin başını okşa.” (İbni Hanbel)
“Kim üç yetimi himaye ederse, gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirmiş, Allah yolunda cihat etmiş gibi olur. Ben ve o kimse (başparmağını ve orta parmağını birleştirerek) cennette şu ikisi gibi kardeşiz.”
(İbni Mace, Edeb)
“Sizi şu iki zayıf kimsenin, yetimin ve kadının haklarını çiğnemekten şiddetle sakındırırım.” (İbni Mace, Edeb)
“Beni hakla gönderen Allah’a yemin olsun ki, yetime merhamet edene, ona yumuşak konuşana, onun yetimliğine ve zayıflığına acıyana ve Allah’ın kendisine lütfettiği imkanlarla şımarıp komşusuna tepeden bakmayana, Allah kıyamet gününde azap etmez.
(İbni Hanbel)
“Kim, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirmek, içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah (şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah o kimseyi mutlaka cennetine koyacaktır. (Tirmizi, Birr)
“Müslümanlar içinde en hayırlı ev, kendisine iyi davranılan yetimin bulunduğu evdir. En kötü ev de kendisine kötülük yapılan yetimin bulunduğu evdir.
(İbni Mace, Edeb)

BİR KAMİL MÜRŞİDE VARMADAN OLMAZ

İmam Şarani (k.s), el-Envarü’l-Kudsiyye isimli eserinde bir kamil mürşide bağlanmanın gereğini şöyle anlatır: “İslam’ın ilk asırlarında manevi ve kalbi hastalıklar çok az olduğu için, insanlar bir kamil mürşide ihtiyaç duymuyorlardı. Onlar bildikleri ile amel ediyor, bir bütün olarak takva ve edebi koruyorlardı. O nesil gidip de ortalığı manevi hastalıklar kaplayınca, cahiller bir tarafa, alimler bile amelden geri kaldılar. Bu nedenle bildiği ile amel edebilmesi için, alimlerin bir kamil mürşide intisapları zaruri oldu.”

MENKIBELERİN TESİRİ

Bir gün Hamdun Kasar’a (k.s) “Eski büyüklerin sözü bizim sözlerimizden daha tesirliydi, bunun sebebi nedir?” diye sorulunca, mübarek şöyle cevap verir: “Onlar İslam dini için çalışırdı. Sözleri, işleri, düşünce ve endişeleri hep bunun içindi. İla-yı kelimetullah, İslam’ın ihyası ve izzetinin korunması bütün gayeleriydi. Bütün nefsani arzularından vazgeçmişler, Allah’ın rızasına kavuşmayı tek gaye edinmişlerdi. Biz ise nefsimizin oyuncağı olduk. Bütün arzumuz dünya... Halk katında itibar kazanmak ve halkın bize bağlanması bütün gayemiz olmuş... Bu haldeyken sözümüz nasıl insanlara tesir edebilir?”

Bu cihetle, birisi geçmiş büyüklerin yolunu izlerse, onların halleri kendisine ayna olur, kendi noksanını anlar. Yine bu menkıbeler kendisine Hak yolcusunun önüne çıkacak engelleri gösterir, her türlü tehlikeye karşı onu uyanık hale geçirir ve ona rehberlik yapar. (İmam Şarani, Et-Tabakatü’l-Kübra)

MİSAFİRİN ÖNEMİ
Bir gün Hazreti Ali’nin (r.a) ağladığı görülmüş. Sebebi sorulunca: “Yedi gündür evime misafir gelmedi, acaba Allah Teala katında bir kusur mu işledim?” diye korkuyorum cevabını vermiş.  (Abdülkerim Kuşeyri (k.s), Kuşeyri Risalesi)

Efser BERİN