- Az ve öz

Adsense kodları


Az ve öz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 27 October 2011, 03:11 pm GMT +0200
Az ve Öz

Eylül 2008 36.SAYI

Makam-ı Mahmud

Mahşerde sıkıntı içinde kıvranan bütün insanlık dertlerini ilahi huzurda dile getirip kendileri için yüce Mevla’nın rahmetini, merhametini isteyecek bir kimse arar. Bu hadisenin devamı şöyle anlatılır: İnsanlar önce bütün insanlığın babası Hz. Adem’e (a.s) giderler. O (a.s) bu büyük işi üstlenmez, onları başka bir peygambere gönderir. Hiçbir peygamber insanların adına söz söylemeye kendilerini layık görmezler, sonunda halkı yaratılmışların en faziletlisi Hz. Muhammed’e (s.a.v) gönderirler. Halk gelir, kendisinden rica ederler, ağlayıp dertlerini dile getirirler. Bu sıkıntıdan kendilerini kurtarması için Allah Teala’ya yalvarmasını isterler. O zaman Peygamber Efendimiz (s.a.v) Allah’ın huzuruna çıkıp secdeye kapanır. Sonsuz azamet ve rahmet sahibi Yüce Mevla’mız kendisine: “Ey Muhammed! Kaldır başını, ne diyorsan söyle, sözün dinlenecek. Şefaat et, şefaatin kabul edilecek. İste istediğin verilecek” diye hitap eder. (Buhari, Müslim) İşte bu “Makam-ı Mahmud”dur; en büyük şefaat yetkisidir.

Çok ibadet ettiğini düşünme


İnsan Allah’ın (c.c) rızasını kazanmak için yapmalı ibadetlerini, asıl niyeti bu olmalı. Aynı zamanda yaptığı amelleri çok görüp yeterli bulmamalı. Her ibadetinin sonunda tövbe ve istiğfar etmeli. Böylece yaptığı ibadete değil Allah’a güvendiğini ortaya koyar.

Allah Rasulü (s.a.v) şöyle buyurur: “Bir adam annesinden doğduğu andan itibaren başını secdeye koysa ve hiç kaldırmadan yaşlanıp ölünceye kadar Allah’ı yüceltse, kıyamet günü olduğunda Allah’ın rızası karşısında bu yaptığını az bulur.” (Taberani, el-Kebir 19/249)

Hakikat padişahının feyiz kokusunu almaya çalış

“İster yavaş gitsin, ister acele koşsun, arayan elbette aradığını bulur” diyen Hz. Mevlana, Hak yolcularına şu tavsiyede bulunur: “Ey Hak yoluna düşen kişi, istediğine iki elinle sarıl! Çünkü istek iyi bir kılavuzdur. Topal da olsan, sakat da olsan, edebini bilmesen bile yine Mevla’nın yolunda ol. O’na doğru sürün. O’nu ara. Bazen konuşarak, bazen susarak, bazen koklayarak her taraftan o hakikat padişahının feyiz kokusunu almaya çalış.”

Haram yemenin zararı büyüktür

Gavs-ı Bilvanisi Hazretleri haram yemekle ilgili görüşlerini şöyle açıklar: “Eskiden haram yememeye dikkat edilirdi. Çünkü insan haram mal yerse kendisinde gaflet meydana gelir. Hatta hamile bir kadın haram yese, yalnız kendi kalbini değil çocuğunun da kalbini zulmet kaplar. Eğer öyle olmasaydı, dünyaya gelen masum çocuk keşif ve keramet sahibi olarak doğardı… Bir evliya olarak dünyaya gelirdi. Analarının yediği haram lokma sebebiyle, kalplerini zulmet kaplamış olarak doğdukları için daha doğar doğmaz zarara uğramaktadırlar.”

Namaz ile ilgili bazı hadisler

“İman, namaz demektir. Namazı itina ile vaktine, sünnetine ve diğer şartlarına dikkat ederek kılan, mümindir.” (İbni Neccar) “Namaz olmayan dinde hayır yoktur.” (Müslim) “Bizimle müşrikler arasında fark namazdır.” (Tirmizi) “Beş vakit namazı terk eden, Allah’ın (c.c) korumasından ve yardımından mahrum kalır.” (İbni Mace) “Aralarında büyük günahlar işlenmedikçe, beş vakit namaz ve Cuma namazı, günahlara kefarettir.” (Müslim)

Müminin niyeti amelinden hayırlıdır

Dinimize göre yaptığımız amellerin değeri niyet ve ihlas ile ölçülür. Yani Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) deyimiyle “ameller niyetlere göredir”. Bir işte yapan kişinin niyeti ne ise sonuç ona göredir. Bazen kul yapamadığı bir işten bile güzel düşüncesi ve samimiyeti ile Allah katında nice ihsana sahip olur.

İmam Kuşeyri, ihlas ve samimiyetin Müslüman için ne kadar önemli olduğunu gösteren şu güzel hadiseyi anlatır: Horasan sultanı ve kahraman biri olan Amr bin Leys öldükten sonra onu salih bir zat rüyasında görür. Allah Teala’nın ona nasıl bir davranışta bulunduğunu sorması üzerine Sultan Amr bin Leys: “Allah (c.c) beni affetti” der. Bu salih zat ona bu sefer şu soruyu sorar: “Allah seni ne sebeple affetti? Hayatında nasıl bir amel işledin ki affa mazhar oldun?” Amr bin Leys şöyle cevap verir: “Bir gün yüksek bir tepeye çıkmıştım. Oradan askerlerime baktım. Onların çokluğu ve ihtişamını seyredince: ‘Keşke Rasulullah (s.a.v) zamanında olan gazvelere ordumla beraber katılıp O’nun (s.a.v) uğrunda canı feda eyleyen bahtiyarlardan olabilseydim...’ diye hislendim. İşte bu niyet ve iştiyakımdaki ihlâs sebebiyle Mevlam bana rahmetiyle muamele ederek günahlarımı bağışladı. Sonsuz nimetleriyle mükâfatlandırdı.”

Efser BERİN