sumeyye
Wed 26 September 2012, 01:18 pm GMT +0200
Ayetlerin Secde Mükellefliği Doğurması:
Sebepleri:[302]
Secde âyetlerinin mükelleftik doğurması; tilâvet, işitme ve bu âyeti okuyana iktidadır:
Tilâvet:
DM'e göre, tilâvet secdesinin sebebi, ilgili âyetleri okumaktır: Hanefî Mezhebine göre, okuyanın -kendisi duymasa, namaz dışında, imam veya münferîd bile olsa- tilâvet secdesi yapması gerekir. Muktedî ise, kendi kıraati dolayısıyla tilâvet secdesi yapmaz. Hatip hutbede secde âyeti okursa, hem kendine, hem de dinleyenlere secde yapmak gerekli olur. Bu durumda imam minberden inerek dinleyenlerle tilâvet secdesi yapar. Fakat hutbedeyken secde âyeti okumak mekruhur. Rükû veya secde zımnında tilâvet secdesi yapınca, namazdayken secde âyeti okumak mekruh değildir, ancak bu durumda sadece kendisinin secde yapması mekruhtur.
Başkasının Okuduğunu İşitmek:
DM'e göre de, tilâvet secdesinin sebeplerinden biri de, başkasının okuduğu secde âyetini işitmektir: Hanefî Mezhebine göre, işiten, namazda ve münferîd veya imam olursa secdeyi namaz dışında yapması gerekir, ancak imam secde âyetini muktedî den duyarsa, sahih görüşe göre secde yapmaz. İşiten muktedî olur, âyeti kendi imamından değil de başkasından duyarsa hüküm az önceki gibidir. Muktedî secde âyetini imamından duyar ve kendisi de müdrik olursa secdede imama mütâbeat etmesi gerekir, mesbûk olur ve imâma tilâvet secdesinden önce yetişirse yine imama uyar, secdeden sonra uyarsa secde yapmaz, sonraki rekâtte yetiştiyse namaz sonunda secde yapar.
Âyeti Okuyana İktida:
a) Hanefî Mezhebine göre, imam secde âyeti okuyunca, -duymasa bile- muktedî de ona uymak suretiyle secde yapar.
b) Hanbelî Mezhebine göre, muktedî tilâvet için değil, imama mütâbeat için secde yapar.
Hükmü:[303]
Tilâvet secdesi meşru ve matluptur:
a) Hanefî Mezhebine göre, tilâvet secdesinin yapılması namazdaki veya namaz dışındaki sebebinin gerçekleşmesine göre, bazan dar zamanlı, bazan da geniş zamanlı vaciptir. Sebebi gerçekleştiği halde, secde yapmayan günahkâr olur. Aynı yerde sebebi gerçekleşince bir secde, ayrı yerde gerçekleşince her sebep için ayrı secde yapılır. İlk sebep için secde yapılırsa, diğer sebepler için yeniden secde gerekmez.
b) ÜM'e göre, tilâvet secdesi sünnettir ve bir çeşit namazdır: Maliki Mezhebine göre, öğretici ve talebe secde âyetini tekrarlayınca sadece ilkinde secde yapmak sünnettir; Hanbelî Mezhebine göre, secde ayeti tekrarlandıkça secdelerin yapılması da buna göre sünnet olur.
Şartları:[304]
Dinleyenin Dinleme Kastı Taşıması;
a) Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre, tilâvet secdesi için, dinleyenin dinleme kastı taşıması gerekir. Âyeti bu maksatla duymayanların secde yapması gerekmez.
b) Hanefî ve Şafiî Mezhebine göre, böyle bir maksat taşımasa da, âyeti işiten kişi tilâvet secdesiyle mükelleftir.
Namaz Şartları:
İstisna Yapılması:
a) Hanefî Mezhebine göre, tahrime (iftitah) ve vaktin tayini için niyet dışındaki bütün namaz şartları, tilâvet secdesi için de aynen geçerlidir. Namazın şartlarını taşımayanlar, tilâvet secdesiyle de mükellef değildir, ancak bunlardan secde âyetini işiten kimsenin secde yapması vaciptir. Bununla birlikte, secde âyetini okuyan, deli veya temyiz gücü bulunmayan çocuk olursa, dinleyenin, secde etmesi gerekmez. İnsan dışındaki varlıklardan meselâ papağan, teyp ve radyodan, dinlemek de bu hükümdedir, secdeyi gerektirmez.
b) İbn Ömer, Şa'bî ve Şevkânî'ye göre, tilâvet secdesi için abdest şart değildir. Zeydîye'den Ebu Tâlib ile el-Mansur Billah da katılır.
c) Ebu Abdirrahman es-Sulemî'ye göre, abdest yanında, istikbal-i kıble de şart değildir; îma ile de secde ederdi.
Abdestsiz kişi, secde âyetini işitirse, Hanbelî Mezhebine göre, abdest ve teyemmüm gerekmez: Nehaî'ye göre teyemmüm yapıp secde eder; Sevrî, İshak ve Hanefî Mezhebine göre, abdest alıp teyemmüm etmesi gerekir.
İlave Yapılması:
ÜM'e göre, namazın, şartları tilâvet secdesi için de geçerli olduğu gibi, onlara bazı şartlar daha eklenir
[302] Şeybânî, el-Câmiu's-Sagîr, s. 102-103; İbn Rüşd BM, c. T, s. 178; Cezîri, Fame, c. I, s. 467-468; Serahsî, Mebsût, c. II, s. 4; Kasani, BS, c. I, s. 180-186.
[303] İbn Rüşd, BM, c. I, s. 176; Cezîrî, Fame, c. I, s. 464, 468, 465; Kasânî, BS, c. I, s. 180.
[304] Cezîri, Fame, c. I, s. 464-467; Kâsânî, BS, c. I, s. 186-187; Sabık, Fıkhu's-Sunne, c. I, s. 188.