ezelinur
Thu 28 January 2010, 01:31 pm GMT +0200
Ay tutulması esnasında kılınan namaz, tıpkı güneş tutulması esnasında kılınan namaz gibidir. Yalnız bu namazla ilgili bazı hususlarda mezheblerin bir takım tafsilâtları olmuştur.
Hanefiler dediler ki: Hüsûf namazı da tıpkı küsûf namazı gibidir. Yalnız bu namaz mendub olup onun gibi müekked sünnet değildir. Camide cemaatle kılınması meşru olmayıp evlerde ferdî olarak kılınmalıdır.
Şafiiler dediler ki: Hüsûf namazı iki durum dışında tıpkı küsûf namazı gibidir:
a. Hüsûf namazında kıraat sesli yapılır. Küsûf namazındaysa sessiz yapılır.
b. Güneş tutulmuş vaziyette batarsa küsûf namazı kılınmaz. Ama ay tutulmuş vaziyette batsa bile hüsûf namazı, güneş doğuncaya kadar kılınabilir.
Bu iki namazı vaktinde kılamayanlar, bilâhere kaza edemezler.
Hanbeliler dediler ki: Hüsûf namazı da tıpkı küsûf namazı gibidir. Yalnız, geceleyin ay, tutulmuş olduğu halde batsa bile güneş doğuncaya kadar hüsûf namazı kılınabilir. Oysa güneş tutulmuş vaziyette batarsa küsûf namazı kılınamaz.
Malikiler dediler ki: Hüsûf namazı, küsûf namazının hilâfına olarak sünnet değil mendubtur. Mûtemed görüş budur. Kıraatini uzatmaksızın, tıpkı nafileler gibi kılınır. Kıyam ve rükûu ikilenmez. Kıraatini sesli yapmak mendubtur. Vakti, ayın tutulmasından itibaren başlayıp açılmasına kadar sürer. Bu namaz, nafile kılmanın yasaklandığı vakitte kılınamaz. İki rek’at kılmakla, mendubluk sevabı elde edilmiş olu. Bu namazı ay açılıncaya veya batıncaya veyahut da fecir doğuncaya kadar tekrarlamak mendubtur. Oysa küsûf namazını tekrarlamak caiz değildir. Ancak güneş açılır da tekrar tutulursa, küsûf namazı yeniden kılınır. Ay tutulması hâlinde kılınan hüsûf namazını cemaatle kılmak mekruh olduğu gibi, mescidde kılmak da mekruhtur.
Korku anında kılınan namaza (Salât-ı Havf) gelince, bu mendubtur. Depremden, yıldırım çarpmasından, karanlıktan, şiddetli fırtınalardan, veba ve benzeri felâketlerden korkulması hâlinde, iki rek’at namaz kılmak mendubtur. Çünkü anılan bu felâketler, kulların ma’siyet ve günahı terk edip Allah’a tâatte bulunmaya dönmeleri için, Yüce Rabbın insanları korkutmak amacıyla göstermiş olduğu bir takım alâmetlerdir. Bu tür hallerin vukuunda, insanların dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayan ibâdete başvurup iki rek’at namaz kılmak gerekir. Mutlak nafileler gibi kılınan bu namaz için cemaat ve hutbe gerekli değildir. Mescidlerde kılınması da sünnet değildir. En faziletlisi, bu namazın evlerde kılınmasıdır. Mâlikîlerle Hanefîler bu hususta görüş birliği etmişlerdir. Hanbelîlerse anılan felâketlerden ötürü namaz kılmanın mendub olmadığını, ancak, deprem devam ettiği takdirde, onun için küsûf namazı gibi, iki rek’at namaz kılmak mendub olur demişlerdir. Şâfiîlere gelince onlar, sayılan bu durumlar için namaz kılmanın mendub olduğunu söylememişlerdir.[25]