- Avlanmanın İhramliya Haram Oluşu Ve Cezası

Adsense kodları


Avlanmanın İhramliya Haram Oluşu Ve Cezası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 13 October 2011, 12:46 pm GMT +0200
Avlanmanın İhramliya Haram Oluşu Ve Cezası




1203. Yûsuf b. Mahek, Abdullah b. Ebî Ammâr'ı şöyle derken işitmiş: Muâz b. Cebel ve Ka'b ile birlikte umre için ihrama girerek Beytü'l-Makdis'ten (Kudüs'ten) yola çıktık. Başkanımız Muâz idi. İşimizi o idare ediyor, bize imamlık yapıyordu. Bir müddet yol aldıktan sonra Muâz ihtiyaç gidermek için araziye çıktı. O esnada bir adam ona muhalefet ederek bir yaban eşeği kesti. Ka'b eşeği alarak yol arkadaşlarına takdim etti. Muaz döndüğünde, topluluğun tencereleri eşek etiyle kaynıyordu. Onun ne olduğunu sordu. Haber verilince: "Bana itaat eden herkes tenceresini döksün" dedi. Ka'b ve diğerleri tencerelerini döktüler. Yine bir müddet yol aldıktan sonra Ka'b ateşin başında ısınırken bir çekirge sürüsü geçti. Sürüden iki  çekirge yakalayıp öldürdü,  ihramlı  olduğunu unuttu.  Sonra ihramlı lduğunu  hatırlayınca  onları  attı.   Medine'ye  geldiğimizde  topluluk  Hz. Ömer'in   yanma   girdiler.   Onlarla   birlikte   ben   de   girdim.   Ka'b:   "Ey üminlerin emiri ne düşünüyorsun?" deyip iki çekirge olayını kendisine Adattı. Ömer:  "Bunda bir sakınca yoktur Ka'b" dedi. Ka'b:  "Evet" diye   ıhk verdi.[174] Sonra Hz. Ömer: "Himyer (halkı) çekirgeyi sever. Kendine eyi öngördün?" diye sordu. Ka'b: "İki dirhem (tasadduk etmeyi)" deyince  dirhem yüz çekirgeden daha değerlidir. Sen bu öngördüğün parayı kendine harca!" dedi.[175] (Müsedded)
1204. Ebû Saîd'in bildirdiğine göre kendisi Ka'b'la birlikte haccederken çekirge sürüsü gelmiş. Ka'b kırbacıyla onlara vurmaya başlamış. (Ebû Saîd ler ki) "Ey Ebû İshâk sen ihramlı değil misin?" dedim. "Evet, ihramlıyım. ima bu, deniz avına girer. Zira bunun ilk nesli balığın burnundan çıkmıştır" iedi.[176] (Müsedded)
1205. Talha şöyle nakletmiştir: Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ile birlikte Ravhâ [177] yamaçlarında idik. Birden yaralanmış bir eşekle karşılaştık. Peygamber (saüallahu aleyhi vesellem): "Birazdan bu eşeğin sahibi gelir" buyurdu. Çok geçmeden sahibi geldi ve: "Onu siz alın" dedi. Resûluliah (sallaliahu aleyhi vesellem) de Ebû Bekir'e onu yol arkadaşları arasında bölüştürmesini emretti. Sonra yola çıktık. Arc [178] bölgesindeki Usâye [179] mevkiine geldiğimizde kıvrılmış yatan bir ceylana rastladık. Vücuduna bir ok saplanmıştı. Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) Ebû Bekir'e başında beklemesini ve onu insanlardan korumasını emretti. Ravi demiştir ki: Eşeğin sahibi Behz kabilesinden bir zattı. (İbn Ebî Ömer) Rivayet illetlidir. [180]
1206. Hişam'ın, babasından naklettiğine göre Zübeyr yanında yaban eşeği kebabıyla yolculuk yapar ve ihramlı olduğu halde onu yerdi. (Müsedded) [181]
1207. Abdurrahman b. Züeyb el-Esedî demiştir ki: Ben, Medine'den Mekke'ye kadar ihramlı bulunan Zübeyr b. Avvâm'a arkadaşlık ettim. Deniz avının etini yerdi. Kendisine bunun av olduğunu hatırlattığımda: "Onu ihramsız biri avlamıştır. Ben bunu Allah Resûlü'ne sordum. Bunda bir sakınca görmedi" dedi. (el-Hâris)
1208. Câbir'in bildirdiğine göre Hz. Ömer (ihramlı iken) jerboa/çöl sıçanı öldürülmesi halinde ceza olarak bir iri kuzu, sırtlan öldürülmesi halinde bir coç, ceylan öldürülmesi halinde bir koyun, tavşan öldürülmesi halinde de bir ceçi yavrusu (tasadduk edilmesi)na hükmetmiştir. (Müsedded)
Ahmed b. Menî demiştir ki: Bize Süfyan bunu "jerboa" kelimesine kadar muhtasar olarak bildirmiştir.
1209. Yine EbuVZübeyir'den nakledilmiştir. Ancak bunda: "Bu cezai hükümlerin Allah Resûlü'ne (sallallahu aleyhi vesellem) ait olarak nakledildiğini sanıyorum" ilavesi yer almıştır. (Ebû Yala) [182]
1210. İbn Abbâs'ın azatlı kölesi İkrime demiştir ki: Hz. Ali deve kuşu yumurtalarını alan ihramh kimseye şöyle dedi: "Erkek deveni dişi develerinin üzerine salacaksın. Döllendiklerini anladığın zaman aldığın yumurtaların sayısı kadar deveyi belirleyerek Bunlar kurbanlık devedirler dersin. Ondan sonra sana tazmin etmen gerekmez. Bunlardan döl tutanları, tutar. Tutmayanları konusunda ise sana bir şey gerekmez. Tıpkı yumurtalardan da sağlam çıkanları ve bozuk çıkanları olduğu gibi." (Ravi) Dedi ki: Muâviye, Hz. Ali'nin hükmüne şaşırdı. İbn Abbâs da: "Muâviye niçin şaşırdı ki! O kişinin yapacağı, yumurtaları pazarda satıp, parasını tasadduk etmekten ibarettir.[183] (Müsedded)
1211. İkrime'nin bildirdiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) (ihramh olarak) sırtlan öldürülmesi halinde bir koç kesilmesine hükmetmiş ve bunu av saymıştır.[184] (Müsedded)
1212. Abdullah b. Amr'ın naklettiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) {ihramh iken) av köpeğinin öldürülmesi halinde kırk dirhem, çoban köpeğinin (davar köpeğinin) öldürülmesi halinde bir koyun, tarla köpeğinin (bekçi köpeğinin) öldürülmesi halinde bir farak [185] yemek, kapı köpeğinin öldürülmesi halinde bir farak toprak tasadduk edilmesine hükmetmiştir. Bu durumda katil sahibinin bunu ödemesi vazifesidir. Ev sahibinin de onu kabul etmesi bir vazifedir. (İbn Ebî Ömer) [186]




[174] Beyhakî'nin Sünen'inde ifade şöyledir: Hz. Ömer: "Bunu kim yaptı? Yoksa sen mi Ka'b!" diye sordu. Ka'b da: "Evet" diye karşılık verdi.
[175] Bunu Şafiî ve Beyhakî (V, 206) rivayet etmişlerdir. Bûsîrî ise yorum yapmamıştır.
[176] Ke mü't-lininini'da geçtiği üzere (V, 206) Mâlik'in Muvnttn'daki rivayetine bkz. Bûsîrî rivayet hakkında değerlendirme yapmamıştır.
[177] Ravhâ, Mekke yolu üzerinde Medine'den kırk mil kadar uzaklıkta bir yerdir.
[178] Arc, Medine'den 78 mil uzaklıkta bulunan büyük bir kasabadır.
[179] Usâye, Mecd'in dediğine göre Cuhfe yolu üzerinde Medine ile arasında 25 fersah mesafe bulunan bir yerdir.
[180] Bu hükmü Ali b. el-Medînî d-İlel'de belirtmiştir. İbn Uycyne'ye: "insanlar sana mu­halefet ediyorlar, bunu İsa b. Talha yoluyla babasından rivayet etmiyorlar" demiş. O da: "Ben bu olayı sana anlattım. Onun babasından nakledildiğini zannediyordum" diye karşılık verdi. Ali demiştir ki: "Doğrusu İsa b. Talha'mn en-Nehdî'den nakli şeklinde olmalıdır." Müsnede'de de böyle yer almıştır. Ben derim kî: Hadisi Ahmed (b. Hanbel) Umeyr b. Seleme ed-Damrî'den nakletmiştir. Heysem? de demiştir ki: Bunu Nesâî Umeyr'den, o da bir zattan nakletmiştir. İmam Ahmed'in ravileri Snhîh'in ravileridir. (III, 230)."
[181] Müsnede'de "sahih mevkuf denilmiştir. Bûsîrî de "Bunu Müsedded Sahîh'in senediy­le mevkuf olarak rivayet etmiştir" demiştir.
[182] Ebû Ya'lâ, bunu Ebu'z-Zübeyr'den Eclah vasıtasıyla nakletmiştir. Bu zat hakkında, güvenilir olduğu belirtilmiş olmakla birlikte tenkit vardır. Bkz. Heysemî, III, 231.
[183] Kenzü'l-ummâl'da bu hadis Müsedded'den nakledilmiştir (ili, 53). Bûsîrî demiştir ki: "Ravileri güvenilir kimselerdir." Şafiî demiştir ki: "Ne biz, ne onlar, yani Iraklılar, ne de bildiğimiz bir kimse bu hükmü esas alır. Aksine biz hüküm olarak <Onun değerini borç-lamr> deriz." Yine demiştir ki: bunu Ali'den başka bir yolla da rivayet etmişlerdir. Ama Beyhakî'nin bildirdiğine göre hadis bilginleri öyle bir yolla rivayeti kabul etmezler. (V, 208),
[184] Senedinde meçhul biri vardır. Aynı hadisi Beyhakî ravileri tanınan başka bir tarik­ten nakletmiştir. (V, 183). Bûsîrî senedinde ismi zikredilmeyen bir ravinin bulunduğunu söylemiştir.
[185] Farak, üç sâ' veya 16 ntıllık bir kaptır.
[186] Müsnede'de senedinin oldukça çürük olduğu belirtilmiştir. Bûsîrî de: "Bunu zayıf bir senetle İbn Ebî Ömer rivayet etti" demiştir.