sidretül münteha
Fri 18 February 2011, 03:36 pm GMT +0200
67. Avlanmanın Hükmü ve Avlanabilen Hayvanlar
Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerimede,
"Size deniz avı ile yemeği -size ve yolculara geçimlik olsun diye-helâl kılındı. Kara avı ise -ihramda bulunduğunuz sürece- size haramdır" [2] ve bir başka âyette deniz
"İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsi buyurduğu için,[3] cumhur avlanmanın mubah olduğunu benimser.
Ulema her ne kadar yasaklamadan sonra gelen emirler İbaha'yı mı, yoksa -emirde asıl vücub olduğu için- vücubu mu ifade eder diye ihtilâf etmişlerse de, bu âyetteki yasaklamadan sonra avlanma emrinin ibaha için olduğunda müttefiktirler. Nasıl ki, "Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allahın fadlından rızkını arayın" [4] âyet-i kerimesindeki emrin ibahe için olduğunda müttefiktirler. Çünkü bu âyetteki emir de yasaklamadan sonradır.
îmam Mâlik «Lüzumsuz ve aşın olan avlanmalar mekruhtur» demiştir. İmam Mâlik'in sonradan gelen tabileri de avlanmanın hükmü hakkında tafsilatta bulunmuşlardır. Onlara göre -özet olarak- avlanmak kimine vacib, kimine mendub, kimine haram ve kimine mekruhtur. Fakat bu, mes'eleyi kıyas yönünden derinleştirmek ve şeriatte mantuk olan asıllardan uzaklaşmak olduğu için bu kitabımıza uygun değildir. Çünkü bu kitaptan maksadımız, mantuk olan veyahut mantuka yakın bulunan mes'eleleri ele almaktır.
Hangi hayvanların avlanabildiğine gelince: Ulema, deniz hayvanlanndan hepsinin ve kara hayvanlarından da eti yenen yabani hayvanların avlana-bildiğinde müttefiktirler. Fakat yabanîleşip kaçan ve bu yüzden kesilmesine imkân bulunmayan ehlî hayvanların avlanmasında ihtilâf etmişlerdir.
İmam Mâlik «Ehlî hayvanlar -zebih ve nahr olmak üzere- hangi kesim şekline tabi iseler o şekilde kesilmezlerse etleri helâl olamaz» demiştir, imam Ebû Hanife ile imam Şâfıi ise, «Yabanîleşip kaçan ve yakalanamayan deveyi de -yabanî avlar gibi- öldürmek caizdir» demişlerdir. Bu ihtilâfın sebebi, bu hususta varid olan hadisin usul ile çelişmesidir. Çünkü usule göre ancak yabanî hayvanlar avlanabilirler, ehlî hayvanlar kesilmeden yene-mezler.
Halbuki Rafı' b. Hadic'ten rivayet olunduğuna göre bir gün kafileden devenin biri kaçmış da bir çok atlılar onu yakalamak için arkasından atlarını koşturmuşlarsa da ona yetişememişlerdir. Bunun için birisi ona bir ok atarak onu yere yıkmıştır. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) Efendimiz,
«Şu ehli hayvanların -yabanî hayvanlar gibi- yabanîlesenleri vardır. Bunlardan hangisi kaçıp yakalanamazsa ona böyle yapın» [5] buyurmuştur. Bu hadis sahihtir. Bunun için bu görüşü tutmak daha evlâdır. Çünkü bunun usuldan müstesna olması uygun değildir. Kaldıki, bu bâbta bunun da bir usul olduğunu söylemek mümkündür. Zira bazı hayvanları -kesmek yerine- onları vurmanın caiz olması, o hayvanların yabanî oldukları için değil, diri olarak yakalanamadıkları içindir. Şu halde eğer bir ehlî hayvan da bu durumda olursa onu da vurmanın caiz olması lâzım gelir ve o zaman hadis ile usul çelişmiş olmazlar. [6]
[2] Mâide, 5y96.
[3] Mâide, 5/2.
[4] Cum'a,62/lO.
[5] Buhârî, Zebâih, 72/15, no: 5498.
[6] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/365-366.