- Atatürkün namazı depoyu cami yaptı

Adsense kodları


Atatürkün namazı depoyu cami yaptı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Fri 23 December 2011, 04:31 pm GMT +0200
Gazi Bey Camii'nin sıra dışı hikâyesi

Bitlisliler, metruk bir deponun camiye dönüştürülebilmesi için ilginç bir yönteme başvurur. Yaklaşık 30 yıl önce biri ortaya şöyle bir fikir atar, "Bu camide Atatürk namaz kıldı dersek hemen ibadete açarlar!" Bu söylenti kısa sürede Ankara'da makes bulur ve cami 1982 yılında törenle açılır.

Bitlis'te bir cami... Halk arasında Atatürk Camii olarak biliniyor. Tarihi Bitlis evleri ve ağaçların arasındaki bu camideki huzura, önünden akan derenin şırıltısı eşlik ediyor. Derenin üstünde Bediüzzaman Said Nursi'nin 1914'te Ruslarla savaşırken altında 34 saat saklandığı köprü var.

Atatürk isminde pek cami bulunmadığı için dikkatimizi caminin hikâyesini merak ediyoruz. Girişteki yazı dikkat çekiyor ilkin: "Atatürk bu camide 13 Kasım 1916 tarihinde namaz kılmıştır." Bu mabedin gerçek adı Gazi Bey Camii. Atatürk bu camide namaz kıldığı için halk Atatürk Camii olarak biliyor. Hatta neredeyse gerçek adını kimse bilmiyor. Bugün cami eşrafı ve Bitlislilerin arasında ise camiyle ilgili dilden dile ilginç bir söylenti dolaşıyor.

Caminin çevresinde yaşayan halkın anlattığı hikâye, film senaryolarını aratmayacak cinsten. İmam Seracettin Bulut'un anlattıklarına göre cami, önceleri Kültür Müdürlüğü'ne bağlı metruk bir depodur. 1957'de deponun üstüne kütüphane yaptırılır. 1980'li yıllarda ise binanın önündeki derenin kenarları berduşların, serserilerin mekânı olur. Halk bu durumdan rahatsızdır. Onların gönlünden geçen, bu binanın cami yapılmasıdır. Fakat ne maddi güçleri vardır ne de ibadethane olması için talepte bulunacak cesaret.

Bir aklı evvel ortaya çıkar ve şu fikri atar: "Bu binanın cami yapılması için güçlü bir sebep lazım. 'Atatürk namaz kıldı' diyelim." Fikir önce garipsenir, kabul görmez. Ama sonraları yavaş yavaş ekibin aklına yatar. Biri, "Yok, olmaz öyle şey. Hem kimse bize inanmaz." der. Bir diğeri, "İnanacakları kimseler şahitlik ederse, olur. Hem hayırlı bir iş yapacağız." diye karşılık verir.

"Hayırlı bir iş" söylemi ikna için işe yarar ve grup, o dönem toplumun önde gelen isimlerinden Mustafa Ağa'ya gider. Mustafa Ağa, "Ben yalan yere şahitlik etmem." der ve kabul etmez ama ekip çok ısrarcıdır. "Hayırlı bir iş yapacaksın. Burayı hem ayyaşlardan kurtaracaksın hem de cami yapılacak. Fena mı?" diye ikna ederler. Durum dönemin valisi Yılmaz Ergün'e bildirilir. Şahitlerin "Atatürk 1916'da buraya geldiğinde atıyla burada durdu. Şurada abdest aldı ve bu depoda ikindi namazını eda etti." demesi üzerine vali duraklar. Atatürk ismi geçince bir şey diyemez.

Ankara'ya yazı gönderip durumu arz eder. Ankara, yüklü bir ödenek göndererek cami yapılması talimatını verir. Cami 1982 yılında yapılır ve törenle de açılır. Caminin bulunduğu mahallede büyüyen taksi şoförü Dursun Kıncal da, "Çocukluğumdan beri büyüklerimizin anlattığı bir rivayettir bu. Yöre halkı hep böyle bilir. Ne kadar doğrudur, yanlıştır bilemeyiz." diyor.

Cami hatibi Bulut'un ise yakındığı başka bir durum var. Bugün caminin altı çay bahçesi olarak kullanılıyor. Devlete ait bu mülk, sit alanı olduğu için hiçbir şey yapılamıyor. Tarihi binaya bir çivi bile çakılamıyor. Sit alanı olduğu için camiye tuvalet bile yapılamıyor. Birçok misafir ağırladıklarını söyleyen Bulut, tuvaletin olmamasının cami cemaatini de sıkıntıya soktuğunu ifade ediyor ve yetkililerden bir çözüm istiyor.

***

Üstad, 34 saat köprü altında saklandı

Fotoğraftaki köprü, Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatındaki önemli bir döneme şahitlik eder. Birinci Dünya Harbi sırasında Ruslarla savaşan Üstad, burada 34 saat saklanır. Bitlis'te açılan Rus cephesinde III. Ordu vaizi olarak görev alan Üstad, Bitlis savunmasında beş yüz kişilik gönüllü ekibiyle mücadele eder. Bitlis boğazında mahsur kalan gönüllüler, yedi gün gece gündüz müdafaa yapar.

Halk ve askerler çekilmiş, Üstad ve 25 gönüllüsü kalmıştır. Gece yarısından sonra Bitlis'in sokaklarında Ruslarla göğüs göğüse çarpışırlar. 20 talebe şehit olur. Geriye kalan dört talebe ve Üstad'ı Rus askerleri dar bir çembere alır. Bu beş yiğit, üç dört defa çemberi yarar. Şehrin Kızılmescid yakasına geçmek için uğraşır. Önlerine yüksek bir su kemeri gelir. Üstad, bu duvarı aşmak için atlayınca karın altında görünmeyen büyük bir taşa çarpar ve ayağı kırılır.

Bediüzzaman talebelerine, "Arkadaşlar! Kader bizi esir etti. Allahu alem bir bacağım kırıldı. Gelin beni settareli bir yere götürün." der. Üstad'ı yakındaki üstü kapalı bir su arkının içine götürürler. Soğuk, kar, açlık, uykusuzluk ve korkuyla suyun içinde yaklaşık 34 saat beklerler. Kurtuluş umudu kalmayınca da Ruslara esir düşmekten kurtulamazlar. Üstad buradan önce Van'a, sonra Culfa, Tiflis, Klogrif üzerinden Rusya içlerindeki Kosturma'ya sevk edilir.

zaman