- Aşkınlığın Mükemmelliği

Adsense kodları


Aşkınlığın Mükemmelliği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Fri 17 August 2012, 08:05 am GMT +0200
Aşkınlığın Mükemmelliği

Antropomorfizm (Allah'ı insan şeklinde ve İnsanın haiz olduğu vasıflarda bir şahsiyet gi­bi tasavvur etmek) zıddı transandantalizm (aşkınlık felsefesi) noktasından Kur'ânî aş-kmlık anlayışı, daha önce erişilmemiş olan bir mükemmellik hâlini varsayar. Kur'ân in­dirilmeden önce insan zihninin ulaşabildiği en yüksek nokta, tasvirlerin yerine görünme­yen bir Tanrı'ya ibadet İdi. Fakat ilâhi sıfatlar konusunda, hiçbir yerde Allah'ı insanla ilgili sıfatların Ötesinde nitelendiren bir kavram yoktu. Musevilikteki kavram bile, hangi bi­çimde olursa olsun tasvire ibadeti yasakladığı halde, benzetme hastalığından kurtulama­mıştır. Allah'ın, Yakub ile güreşmesi, Sînâ Dağı'nda ateş şeklinde görünmesi, Musa'nın Tanrı'yı arkadan görüşü, Musa'nın Tanrı'sının kayıtsızlık içinde davranması ve sonra da piş­man olması, İsrail'e sevgili karısı gibi davran­ması ve onun vefasızlığı karşısında Üzülmesi, kendi içinde bir ağrı duyması ve kalbinde bir yaranın açılması ve buna benzer şeyler Eski Ahit'te sunulan Tanrı'nm portresidir.

Kur'âni kavramdan önce insan zihni antropo-morfik benzetmeler yapmaktan kurtulamıyor ve İlâhî sıfatların ihtişamını doğrudan göremiyordu. Eski Ahitte mükemmel sıfatlarla birlikte insana has vasıfların ve ihtirasların Allah'a yakıştınldığını görüyoruz. Hz. İsa bi­le evrensel lütuf için Allah ile konuşmak istediği zaman, baba ile oğul arasındaki ilişki benzetmesine tâbi tutuluyordu. Hz. İsa'yı Al­lah'ın oğlu konumuna yükselten bu temayül­dü. Fakat Kur'ân'ın kavramlarına baktığımız­da yeni bir düşünce dünyasının gözlerimizin önüne serildiğini görürüz. Bu düşünce dünya­sında antropomorfik benzetmelere yer yoktur ve aşkmcılık mükemmelliğe ulaşmıştır. "O'na benzer hiçbir şey yoktur." (41: 11). "Gözler O'nu görmez, O gözleri görür." (6: 103). "De ki: O Allah birdir. Allah Samed'dir. Kendisi doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır." (112: 1-4).

Eski Ahine ve Kur'ân'da ortak olan bu konu­yu inceleyin. Eski Ahit görünen bir Allah'tan bahsederken, Kur'ân sadece Allah'ın görünen nurundan bahsetmektedir. Eski Ahit Allah'a somut bir şekil biçerken, Kur'ân Allah'ın gö­rünen bir meleğinden bahsetmektedir. Konu­yu daha İyi açıklamak için Eski Ahiftsa. alı­nan aşağıdaki bölümlere bakalım:

"Ve Sına Dağı hep tütüyordu, çünkü Rab onun üzerine ateş içinde İnmişti..." (Çıkış, 19: 18). "Ve Rab dedi: İşte, yanımda bir yer var, ve kaya üzerinde duracaksın; ve vâki olacak ki, izzetim geçtiği zaman seni kayanın bir kovuğuna koyacağım, ve ben geçinceye kadar elimle seni örteceğim; ve elimi kaldıra­cağım, ve arkamı göreceksin; fakat yüzüm görülmiyecek." (Çıkış, 33: 21-23). "Ve Rab bulut direğinde indi, ve çadırın kapısında durdu, ve Haninle Miryamı çağırdı; ve onla­rın ikisi çıktılar. Ve dedi: Şimdi sözlerimi iyi dinleyin; eğer aranızda bir peygamber varsa, ben, Rab, ruyetkte ona kendimi bildireceğim, rüyada onunla söyleşeceğim. Kulum Musa öyle değildir; bütün evimde sâdıktır; onunla remz ile değil, açıkça, ağız ağıza söyleşece­ğim; ve Rabbin suretini görecek; öyleyse ku­lum Musa aleyhinde söylemekten niçin korkmadınız?" (Sayılar, 12: 5-8).

Kur'ân yukarıdakileri şöyle yorumlamakta­dır: "Musa, tâyin ettiğimiz vakit gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca: 'Ey Rabbim, Ken­dini bana göster de Seni göreyim!' dedi. Rabbini hiçbir zaman göremeyeceksin, ancak şu dağa bak, eğer dağ yerinde durabilirse, sen de Beni görürsün!' buyurdu. Ve Rabbi dağa te­celli edince, onu paramparça etti, Musa da baygın bir hâlde yere düştü; kendine gelince: 'Münezzehsin, Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim!' dedi." (7: 143).