sumeyye
Sat 17 July 2010, 01:51 pm GMT +0200
Aşkın Olayım!
Bu sabah ellerimi göğe kaldırırken gözlerimi yere ağdırdım… O lahzadaki ishâbimi nasıl söyleyecektim ki? Iyâzen billah neler söyledim bilemiyorum… Hârut sahibi degilim ki Bâbil’deki kuyuda kıyametimi bekleyeyim… Feresim, sidrem ferec bahşeder mi ? Harab dergâhım miraca erer mi ki ? Sözlerimde bedâhet olmasa bile senin gönlünde keramet olsun… Ateşgâhımdaki sükûtu geçer mi ki ? Gönlümdeki rezalet olsa da senin gözlerinde beşaret olsun… Olsun ki bana da rahmet olsun… Himmet olsun…
O tenhâ gecelerde, tenden uzak yerlerde… Bir ağıt sızımlatılıyordu bilmecelerde Kaleme kafla… Aleme eleminden elifle gelen bir ağıt ki Nemrut bile ağlardı derdinden… Neden ben? Neden ben aglamayayım ki? Ben de ağladım… O gelen acıya zerrelerim dayanamadı… Hücrelerim lerzeye gelirlerken ben nasıl ağlamayacaktım ki? Acının en acısı… Ama Hani… Ama ne tatlı bir acı… Ne kurtulabildim ne de doğrusu kurtulmak istedim… Zîra beni yaşatan acılarım olacak… Ve öldürecek olan neşelerim olacak O hâlde yaşamak istiyorsam neden neşelerime tenezzül edeyim ki? Ben ölmek istemiyorsam neden acılarımdan uzak kalayım ki?
Yaşamak-ölmek Bizim elimizde değil Ancak kainatın memesinden sızım sızım damlayan şu umman umman acıları hissedemeyceksek yazıklar olsun bize! O îlâhi acıyla gönüllerde ilelebet kalamayacaksak yazıklar olsun bize! Bir fâtihâ dahi avlayamayacaksak yazıklar olsun bize! Bir mescit açamayacaksak… bir rahle kuramayacaksak… Bir hutbe okuyamaycaksak yazıklar olsun bize! Olmak ve oldurmak(Fiil-meful) Allah’in elinde… Ama O hâli yakalamayı dahi isteyemeyeceksek yazıklar olsun bize!…