- Askerleri sivil yargıdan kurtarmak

Adsense kodları


Askerleri sivil yargıdan kurtarmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 6 July 2012, 03:14 pm GMT +0200
Darbeci askerleri sivil yargıdan kurtarmak mümkün mü?
Mustafa ŞENTOP • 60. Sayı / DİĞER YAZILAR


Muvazzaf askerlere bazı suçlar bakımından sivil yargının yolunu açan kanun değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine darbecilerin “kurtulduğunu” ilan eden bir anlayış, aslında askerî yargının bağımsızlığı konusundaki görüşlerin ne olduğunu da net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’de, bir süredir görülenin aksine, genellikle yasama organları sivil siyaseti ve siyasetin bürokrasi üzerindeki hâkimiyetini güçlendirme eğiliminde. Burada, oldukça geriye giderek, bu konu bağlamında, Osmanlı Meclis-i Mebusanı’ndan övgüyle söz etmek istiyorum. 1917 yılında askerlerin işlediği askerî olmayan bazı suçların da askerî mahkemelerde görülmesine yol açacak bir kanun değişikliği iki kez Meclis-i Mebusan tarafından reddedilmişti. Osmanlı Meclisi askerlerin askerî olmayan suçları bakımından yargılanma adresi olarak sivil yargıyı göstermişti. Bugün tartışılan son değişiklik bu kadar kapsamlı bir içeriğe sahip de değil; sadece Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK’nın) 250. Maddesi’nde belirtilen suçlar bakımından sivil yargıyı görevli kabul ediyor. Sivil yargının görev alanını daraltmaya yönelik talebi reddeden Osmanlı Meclisi’nin bugün tartıştığımız konularda oldukça ileri bulunduğunu belirtmek lazım. Bugün askerlere sınırlı sayıda suç bakımından sivil yargı yolunu açan kanunun iptali için AYM’ye başvuran “mebusan”ı görünce bir kere daha eskileri hayırla yâd edelim.

Anayasa’nın 145. Maddesi’nde askerî yargının görev alanını belirleyen hüküm dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’ya aykırılık kararının doğru olmadığı kanaatindeyim. Askerî yargının görev alanına giren suçlar için Anayasa’nın 145. Maddesi dört ölçüt belirliyor: a) Asker kişilerin askerî suçları (Askerî Ceza Kanunu’nda suç olarak belirtilen fiiller), b) Asker kişilerin asker kişilere karşı işledikleri suçlar, c) Asker kişilerin askerî mahallerde işledikleri suçlar, d) Asker kişilerin askerlik görev ve hizmetiyle ilgili suçları.

Bu ölçütlere göre kanun değişikliğini değerlendirecek olursak, CMK’nın 250. Maddesi’nde belirtilen suçların askerî suç veya asker kişilere karşı işlenmiş suç kabilinden olmadığı görülüyor. Anayasa’nın 145. Maddesi’nde yer alan dört ölçütten ilk ikisi açısından Anayasa’ya aykırılık sorunu zaten söz konusu değil. Bu suçlar, başka bir ölçüt olan “askerlik görev ve hizmetiyle ilgili” olabilir mi? CMK’nın 250. Maddesi’nde belirlenen suçlar, “örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu”, “haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar” yani mafya yapılanmaları çerçevesinde işlenen suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar”, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” ve “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar” başlıklarıyla düzenlenmiş. Bu suçların askerlik görev veya hizmetiyle ilişkilendirilebilmesi mümkün değil.

145. Madde’ye aykırılık bakımından tartışılabilecek tek ölçüt kalıyor, o da “asker kişilerin askerî mahallerde işledikleri suçlar” ölçütü. Burada değerlendirme yaparken unutulmaması gereken en önemli husus, sivil yargının görev alanı bütün suçlar bakımından değil, sadece CMK’nın 250. Maddesi’nde belirli olarak sayılan suçlar bakımından genişletilmesi hususu. CMK’nın 250. Maddesi’nde sayılan suçların hemen hemen tamamı, ya örgütlü suçlar olmaları sebebiyle “suç mahalli” kavramını devre dışı bırakan suçlar ya da suç konusu fiilin tabiatı icabı münhasıran askerî mahalde işlenemeyecek suçlar. Bu suçlara konu fiillerin askerî mahaller dışında da bir bağlantısı ve devamlılığı olmalı. Anayasa’nın 145. Maddesi’nde belirlenen dört ölçüt bakımından da yapılan kanun değişikliğinde kanaatimce herhangi bir sorun bulunmuyor.

Bazı suçlar bakımından askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına imkân veren yeni düzenleme Cumhurbaşkanı’nca onaylanıp yürürlüğe girdikten sonra, artık dönüşü olmayan bir yola girildi. Yani bilinenin aksine AYM’de dava açmak da, mahkemenin iptal kararı vermesi de eski hale dönüşü sağlamayacak. Artık bu konuyla ilgili daha ayrıntılı düzenlemelerin yapılması ve askerî yargının görev alanının başta Anayasa’nın 145. Maddesi olmak üzere bazı temel kanunları değiştirerek bir hukuk devletine yakışır şekilde sınırlandırılması yolunda adımlar atmak gerekiyor.