hafiza aise
Tue 4 September 2012, 11:26 am GMT +0200
ASILDIĞI HALDE ÖLMEYEN ADAM
Artık zulme daha fazla tahammülleri kalmamış olan köylüler toplanıp Dâvud Aleyhisselâm’ın huzuruna geldiler:
– Yâ Dâvud, içimizde putperest bir zâlim var. Bunun ettiklerine daha fazla tahammül edemeyeceğiz. Lütfen bizim dâvâmızı gör ve gereken ne ise yap.
Dâvud Aleyhisselâm şikâyet edilen zâlim putperesti getirtti, köylülerle birlikte muhakeme etti.
Sıra sıra dizilmiş mazlumların şahidliğiyle sabit oldu ki, zâlim putperest idam edilmelidir. Dâvud Aleyhisselâm da hükmünü verdi:
– Canına kıydığı masumların çokluğu sebebiyle, kısas icrâ edilip idam edilecektir. Bir tenha yere götürün, sağlam bir ağaca asın!
Birleşen mazlumlar ite kaka zâlimi götürüp tenha bir yerde sağlam bir ağacın dalına asarak çekilip gittiler.
Ancak, ip zâlimin boynuna tam oturmamış, korkudan bayılan zâlim de ölmüş gibi sallanıp kalmıştı.
Az sonra ayılan zâlim, çaresizliğin bütün şiddetini yaşadığı ipte yalvarmaya başladı:
– Ey şimdiye kadar tapıp ibadet ettiğim putlarım, şimdi de ben size muhtacım, ne olur bana yardım edin de şu ipi koparın. Beni kurtarın.
Ne var ki, hiçbir yerden bir imdat işareti yoktu.
Bu defa şöyle yalvardı:
– Ey benim şimdiye kadar taptığım putların da ve diğer varlıkların da yaratıcısı olan Allah, ben şimdiye kadar suçların en büyüğünü işledim, en çirkinine tevessül ettim. Ama şimdi öyle bir haldeyim ki, bu yaptıklarımın tümünün de hata olduğunu, suçlu bulunduğumu açıkça itiraf ediyor, kesin şekilde tövbe, istiğfar ediyorum. Ne olur, beni bunca kusurlarıma rağmen afveyle. Sen elbette benim hata ile taptığım putlar gibi değilsin. Merhamet ve afvın sonsuzdur!
Putperestin bu gönülden tövbe, istiğfarına cevap veren Rabbimiz, Cebrâil’ine emir verdi:
– Yâ Cebrâil, ansızın inecek ve bana iltica eden putperestin boynundaki ipi koparıp yere düşüreceksin.
O sırada zâlimin boynundaki ipte bir çatırdama oldu. İp koptu ve eski putperest, ama yeni mü’min insan, yavaşça yere düştü, hemen şükür secdesine kapandı.
Sabah oldu, halk ipten indirip de bir çukura gömmek üzere geldiklerinde, astıkları adamı, ellerini açmış dua ederken buldular.
Şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilemediler, koşarak Dâvud Aleyhisselâm’a gittiler, olanları haber verdiler.
İşin içindeki sırrı merak eden Hazret-i Dâvud secdeye kapanıp sordu:
– Yâ Rab, senin hikmetinden sual olunmaz. Ama sırrı nedir bunun? Akşam idam ettiğimiz putperest, sabah sağ salim sana dua etmeye başlıyor.
Şöyle vahiy geldi:
– Yâ Dâvud, o putperest kulumu siz astığınızda o ölmemiş, sadece bayılmıştı. Ayılınca önce taptığı putlardan yardım istedi, merhametlerine sığındı. Hiçbirinden yardım gelmedi. Sonra işin içyüzünü anlayıp benden yardım istedi, benim merhamet ve şefkatime sığındı. Bana tam dönüş yapıp da sığınan adamı ise ben boş çevirmem. Yeter ki kesin dönüş yapsın, samimî tövbe etsin. Tövbesindeki samimiyeti görünce Cebrâil’ime emrettim, o da hemen yardımına gidip boynundaki ipi kopararak kurtardı. Sen ona müsaade et, o şimdi köy köy dolaşacak, üzerine geçmiş hakları sahiplerine iâde edip hak sahipleriyle helâllaşacak...
Ahmet Şahin