- Arakan'da bir el daha kalem tutsun

Adsense kodları


Arakan'da bir el daha kalem tutsun

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Thu 2 May 2013, 12:14 pm GMT +0200
Arakan'da bir el daha kalem tutsun diye bir araya geldiler
                   
                 

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Arakan'ı anlattı.
Sadakataşı Derneği Öncülüğünde hanımlar tarafından düzenlenen 'Arakan'da bir el daha kalem tutsun' kampanyası çerçevesinde Üsküdar'da bir araya gelen hanımların yardım organizasyonunda İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Arakan'ı anlattı.

Sadakataşı Derneği hanım gönüllülerinin üstlendiği "Arakan'da Bir El Daha Kalem Tutsun" projesi  yararına kahvaltılı tanıtım toplantısı organşze etti. Temeli atılan projenin dört ay içerisinde tamamlanması öngürülüyor.

Proje İsmi    : Arakan'da 1 El Daha Kalem Tutsun

Uygulancak Yer   : Chakaria – Cox’s Bazar

Projeden Yararlanacak öğrenci Sayısı  : Her Yıl 200 Öğrenci


Burma devletinin baskıları nedeniyle Bangladeş’e kaçan Arakanlı Müslümanların çoğu kayıtlı mülteci olmadıkları için Bangladeş devletinden hiçbir hizmet alamamaktadır. Sağlanmayan bu hizmetler arasında eğitim de Arakanlı mültecilerin olmayan kendi imkânları tarafından sağlanması gerekmektedir. Hiçbir imkanı bulunmayan mültecilerin çocuklarının eğitim görebileceği bir ilköğretim okulu bulunmamaktadır

PROJENİN AMACI

*Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların çocuklarının eğitim hakkından mahrum bırakılmaması.
*İnşa edilecek okul ile yılda 200 öğrenciye ilköğretim eğitimi verilmesi.
*Eğitim’de fırsat eşitliğinin sağlanması.

Sadakataşı Derneği Öncülüğünde bu proje için  hanımlar tarafından düzenlenen "Arakan'da bir el daha kalem tutsun" kampanyası çerçevesinde Üsküdar'da bir araya gelen hanımların yardım organizasyonunda İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Arakan'ı anlattı.

NEDEN MÜSLÜMANLAR ÖLDÜRÜLÜYOR

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, dünya da sürekli olarak Müslümanların öldürüldüğüne vurgu yaparak, bunun iyi sorgulanması gerektiğinin altını çizdi. Yıldırım, "Budisti Müslüman öldürür, Hristiyanı Müslüman öldürür, Siyonisti Müslüman öldürür, Müslüman Müslümanı öldürür, NATO sürekli öldürür. Neden hep öldürülenler Müslüman neden hep öldürülüyoruz bunu hiç düşündük mü" dedi.  Bu tip yardım organizasyonlarıyla bilinç oluştuğunu ve uazak coğrafyaların tanındığını ifade eden Yıldırım, yapılan her yardımi her çalışma kazaların, belaların üzerimizden defini sağlıyori biz bu noktada çalışmalarımıza devam ediyoruz, Allah sizden razı olsun siz de destekleerinizi esirgemiyorsunuz" dedi

HİCRET EDENLERE SAHİP ÇIKIN

Sadakataşı Derneği'nin kısa sürede çok büyük işler yaptığının altınız çizen Yıldırım, emeği geçen herkese teşekkür ederek şöyle konuştu; "İsraf yapmamamız lazım, israftan uzak durmamız lazım. Yapılan her israf Moro'nun, Arakan'nın, Patani'nin ve benzeri yerlerin hakkını gasp etmektir. Bu bakımdan ısrarla ve ısrarla söylüyorum; israftan uzak durun, uzak durun, uzak durun"

Arakan'da çok büyük zulüm olduğunu daha önce bu zülmün dünyaya yeterinde duyurulmadığının altını çizen Yıldırım, "Çok şükür oradan gelip Türkiye'de okuyan ve Türkçe öğrenen öğrenciler, zulümlerini görüntü ve fotoğraflarla dünyaya anlatma imkanı buldular. Ne yazık ki zulüm karşısında İslam dünyası üzerine düşeni yapamıyor, bu insanları koruyamıyorsanız bari Hicret ederken onlara yardımcı olun, yanınıza alın, kol kanat gelin" diyerek Türkiye'de yapaılan yardımların sadece yardım olarak kalmadığını ve bir bilinç oluşturduğunu ifade etti. Amerika'nın yakın zamanda
Bengal Körfezi'ne donanmasının büyük bir bölümünü kaydıracağını ifade eden Yıldırım, uluslararası politikalara ve enerjiye Arakan ne yazık ki feda ediliyor ve Müslümanların katledilmesine dünya seyirci kalıyor. Dünya seyirci kalsa da biz asla seyirci kalmayacağız" dedi

Başka bir toplantıya yetişmesi gerekitği için konuşmasını kısa kesen Yıldırım, Arakan'da kalem tutacak her el kendi zulmünü ve yarınını yazacak el olacaktır bu bakımdan kampanya önemlidir ve hanım kardeşlerimizin gayreti ve Sdakataşı'nın öncülüğünde okul projesi kısa bir sürede hayata geçirilecektir buna inanıyorum dedi.

ARAKAN YETİM BİR COĞRAFYA

Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek'te Arakan'da uygulana vahşetin Bosna'dan farklı olmadığını söyleyerek, "Ne yazık ki biz zihin duvarlarımızı yıkamadık, hala bize dayatılan ulus devlet mantığı üzerinden düşünüyoruz. Oysa Arakan, Patani, Moro, Somal, Açe ve dünyanın farklı coğrafyalarındaki bağımız Ümmet üzerindeki bağımızdır. Ümmet üzerinden bağımızı ulus devlet üzerinden okursak ne meseleyi doğru okuruz ne de sağlıklı bir çözüm buluruz" dedi.
"Filistin`i, Keşmir`i, Çeçenistan`ı, Afganistan`ı bilirdik zulüm coğrafyası olarak. Dualarımızda unuttuğumuz, varlığından habersiz olduğumuz Müslüman coğrafyasının yetimidir Arakan. Sistematik işkencenin, soykırımın, zulmün bir diğer adıdır. Burma (Myanmar) askeri cuntasının insan kellelerinden kaleler diktiği, deprem gibi doğal bir afette bile dünyaya kapattığı kadersizlerin ülkesidir." diyerek sözlerini sürdüren Çiçek şöyle devam etti; Altı yüz yetmişli yıllarda Arap tüccarlar vasıtası ile Müslümanlıkla tanışan Arakanlılar, 1430 yaşadıkları coğrafyanın sultanları oldular. 1780 yılında İngilizlerin Burma’yı işgaliyle birlikte Arakanlıların da kaderi değişiyor. 1780 yılından 1947 yılına kadar İngiliz işgali arasında kalan Burma, 1948 yılında bağımsız oldu. 1942 yıllarında Budistler 100 bin Müslüman’ı İngilizlerin silahları ve göz yumması ile katletti. Sultan 2. Abdülhamit bile Müslümanlarla, Budistler arasındaki savaşta Osmanlı askerini buraya gönderiyor. Bugün Arakan içerisinde “Türk nesli” dedikleri bir nesil ve Burma’nın içerisinde bir Osmanlı mezarlığı  var. 1962 yılında Burma’da iş başına geçen askeri cunta, bugün Arakan’da soykırım uyguluyor. Yüz binlerce Arakanlı ülkelerinden uzak bir şekilde yaşamını idame ettirmeye çalışıyor, parçalanmış aileler kadar yetim çocukların sayısı da bir o kadar fazla…"

ARAKAN  MÜSLÜMANLARI ENERJİYE FEDA EDİLİYOR

Arakan'daki Müslümanların enerjiye feda edildiğinin altını çizen Çiçek; Arakanın içerisinde yer aldığı eski ismi Burma yeni ismi Myanmar olan coğrafya, Hint okyanusunda Bengal körfezine hakim bir noktada bulunan yoksul Güney Asya ülkelerinden birisidir. Myanmar coğrafi konumu itibariyle Hint okyanusu, Bengal körfezi ve stratejik deniz yollarını kontrol yeteneğine sahiptir.Söz konusu deniz yolları Çin,Japonya ve G.Kore için hayati önem taşımaktadır. Petrole, doğal gaza, çok değerli mineral ve madenlere sahip ülke ek olarak, Çin ile Hindistan arasında stratejik bir noktada bulunmaktadır...Japonya ve özellikle de Çin, ekonomik gelişimini devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu enerjinin büyük bölümünü deniz yoluyla Orta Doğu’dan temin eder.Keza Avrupa Birliği ile ticaretinin büyük bölümünü de bu yollar üzerinden sağlar.ABD’nin Diego Garcia’daki deniz üssü ve ABD desteğiyle büyük deniz gücü haline gelen Hint donanması ise Çin’in ulusal güvenlik çıkarlarına karşı büyük bir risk oluşturmaktadır. Çin’de bu riski en aza indirmek ve enerjiyi güvenli bir şekilde Çin’e ulaştırmak için Myanmar ‘a önce ekonomik ve teknik yardımda bulundu.Sonrasında Çin-Myanmar arasında stratejik ve askeri işbirliği anlaşmaları imzalandı.Anlaşma ile Çin Myanmar’da deniz üssü kullanma hakkı elde etti.Böylece hem Myanmar’ı tampon bölge olarak kullanma imkanına sahip oldu hem de Hint okyanusunda deniz trafiğini denetleyebilecek konuma ulaştı.Şüphesiz Myanmar Çin için sadece güvenlik ortağı değil aynı zamanda petrol ve gaz yataklarıyla da ilgilenilecek bir devlettir....Myanmar’nın Arakan’da Müslümanların yoğun olduğu eyalet başkenti Sittwe’den başlayan ve Yunnan eyaletinden Çin’e giren Çin-Myanmar doğal gaz ve petrol boru hatları Arakan sorunu çerçevesinde yeniden ele alınmalı. 2009 yılında inşaatı başlayan boru hattı sadece Myanmar’nın enerji kaynaklarını taşımayacak Çin’e. Dahası Sittwe’de yapılacak derin deniz limanı, Ortadoğu’dan Çin’e giden tankerlerin boşaltım yapılacağı bir liman haline getirilerek, Çin’in Malaka boğazına ve dolayısıyla Singapur ve Malezya’ya olan bağımlılığına alternatif olarak düşünülüyor. Bir başka deyişle Çin’in enerji güvenliğinin parçası olarak Myanmar’daki Müslümanlar ve dahası tam da Arakan bölgesi önemli bir görev ifa ediyor. Myanmar Devlet Başkanının ısrarla burayı terk edin demesinin altında yatan esas gerekçeyi bugün bu enerji yolunun kendi güvenlikleri altına alınması üzerinden geçiyor. Myanmar Hükümeti bunun için bölgeyi Müslümanlardan arındırmak istiyor ve katliamlar yapıyor." dedi

Çiçek Arakan nüfusunun büyük bir kısmının Arakan dışında olduğuna dikkati çekerek, "Bangladeş’te mülteci olarak yaşayan Arakanlıların sayısı sekiz yüz bin civarında. Kutupalong, Naynayapara (Musoni), ve Teknaf Leda mültecilerin en çok yaşadıkları kamplar. Sınıra yakın olan Teknaf Leda ve Kutupalong kampları, mülteci kamplarından ziyade ölüm kampları gibi. Yaklaşık otuz beş bin kişinin, beş yıldır teneke barakalarda yaşamını sürdürmeye çalıştığı Kutupalong Kampında, en büyük sorun açlık tehlikesi ve bulaşıcı hastalık. Temiz içme suyunun kuyularla sağlanmaya çalışıldığı kampta her hafta onlarca insan açlıktan yaşamını yitiriyor. Açlığın yanında özelikle Haziran ayındaki Muson yağmurlarının yol açtığı toprak kayması ve sel felaketiyle birlikte ölümler daha da artıyor...

MÜSLÜMANLARA ZULÜM İÇİN HER TÜRLÜ POLİTİKA ÜRETİLİYOR

Myanmar Devleti'nin Müslümanları yok etmek için politika ürettiğini söyleyen Çiçek, "Burma askeri cuntası Müslümanların yaşadığı bölgelerdeki arazi ve evlerine el koyuyor. Müslümanların yaşadıkları bölgelere Budistleri yerleştirilerek , Arakanlıları Burma içerisinde özerklik talep edemeyecek kadar küçük bir azınlık haline getirmektir. Arakan’daki İslami mirasın tamamen yok edilmesi ve bölgenin Budistleştirilmesi planlanmaktadır. Askeri yönetim sadece Arakan’ın demografik yapısını değiştirmek ve Müslümanları sömürmekle kalmamakta, aynı zamanda yeni yerleştirilen Budistleri silahlandırarak çevre köylerdeki Müslümanlara saldırmaya teşvik etmektedir. Bu nedenle, son yıllarda Budistlerle Müslümanlar arasındaki şiddet olaylarında artış görülmektedir. Burma yönetiminin uygulamaları arasında camilere zarar vermek, camileri kapatmak ve cami yapımına izin vermemek de bulunmaktadır. Budistleri Müslümanlara karşı kışkırtmak amacıyla Müslümanlar aleyhinde söylemler içeren kitapçıkları Rangun’da ve Burma’nın diğer bölgelerinde dağıtmışlardır. Bu kitapçıklarda, Müslümanların diğer dinleri bastırıp kontrol altına almak, Burma’yı bir İslam devleti haline getirmek istedikleri yazmaktadır. “2001 yılında meydana gelen olaylar, Arakanlı Müslümanlarla Budistler arasındaki gerilimi tırmandırmıştır. Önce Afganistan’da binlerce yıllık Buda heykellerinin yıkılması, ardından 11 Eylül olayları ve Burma yönetiminin ülkede yaşayan Müslümanların el-Kaide örgütü ile ilişkilerinin olabileceği yönündeki imaları, gerginliği arttırmıştır. Arakan’da meydana gelen şiddet olaylarıyla ilgili haberler hemen bastırılarak bu yöndeki haberlerin dış dünyaya yayılması engellenmiştir. Burma yönetimi, Müslümanların dinî faaliyetlerini gerçekleştirmelerine ve ülke içinde ve dışarıya seyahatlerine kısıtlamalar getirmiştir. Müslümanların evlerini ve camilerini tahrip edenler cezalandırılmamıştır.”

Müslümanlar, Arakan bölgesinden başka bölgeye gidemiyor. Başkente gitmek neredeyse hayal gibi bir şeydir. Müslüman oldukları için doktor ve mühendis gibi bölümleri okuyamıyorlar. Bir tane üniversite bulunmasına rağmen bu üniversitede tıp ve mühendislik okumak Arakanlı Müslümanlara yasaklanmış durumda. Diğer bölümleri bitirenlerde diploma alamadıkları gibi devlet kurumlarında da asla çalıştırılmıyorlar. Arakanlı Müslümanların temsilcileri mecliste bulunmuyor.

Bir köyden başka bir köyde misafir olarak kalmak izne bağlı. Bu konuda mutlaka karakoldan izin almak gerekiyor. Burmada Arakanlılar için beyaz kimlik veriliyor ve burada yabancı yazıyor. Yeşil kimlikte ise Burmalı Müslüman kırmızı kimlikte ise Burma vatandaşı yazıyor. Arakanlı Müslümanlara beyaz kimlik veriliyor. Burma’nın bazı yerlerinde bulunan ve Arakanlı olmayanlara ise Burmalı Müslüman kimliği veriliyor .Bir Arakanlının uluslarası ticaret yapabilmesi için muhakkak bir Budist’in kefil olması gerekiyor. Askeriyeye asla Arakanlılar alınmıyor ve onlara askerlik yaptırılmıyor. Arakanlıların bir çocuktan fazla yapması yasaklandığı gibi yapanlar sert şekilde cezalandırılıyor. Arakanlıların Arakanbaşa dilini kullanmalarına izin verilmiyor ve Burmaca konuşulmaya zorlanıyor.Aynı şekilde Müslümanların evlenmeleri de ciddi anlamda engellenmektedir. Evlilik izni alabilmek için yerine getirilmesi gereken çok fazla prosedür vardır ve bu prosedürler Müslümanların evlenmesini neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. Bu, Müslümanlar için önemli bir sosyal sorundur ve Burma yönetiminin Müslüman nüfusu azaltma politikasının önemli bir parçasıdır. " dedi
Çiçek, İslam ülkelerinin sırtında Arakan'ın büyük bir ayıp olduğunu ve bu ayıbı temizleri gerektiği çağrısı yaptı.

RİSALE HABER

MEKKELİ MÜCAHİT
Thu 2 May 2013, 03:18 pm GMT +0200
ESSELAMU ALEYKUM;İNŞAALLAH BU BARBARLARIN PLANLARI BOZULUR,İSLAMİYETİN GÜZELLİKLERİ GELİR TÜM DÜNYAYA AMİN....