- Arafatta Hutbe Okumak

Adsense kodları


Arafatta Hutbe Okumak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 7 February 2012, 09:39 am GMT +0200

61. Arafat'ta Hutbe Okumak
 



1915. ...Damra oğullarından bir adam, babasından yahut am­casından rivayetle demiştir ki:

Ben Resûlullah (s.a.)'i Arafe günü minber üzerinde (hutbe okur) iken gördüm.[459]

 

Açıklama
 

Aslında minber mescidde hutbe okunan  basamaklı  yerin adıdır.Peygamber efendimiz önceleri  hutbeleri mes-ciddeki bir hurma direğine dayanarak okurlardı. Sonraları cemaat çoğa­lınca arkada ve uzakta olanların Hz. Peygamberi görebilmeleri için üç basamaklı bir minber yapıldı. Sonraki devirlerde minber, mescid ve cami­lerin diğer kısımları gibi sanatkârâne bir şekilde yapılmaya başlandı.

Metinde geçen minberin bu anlamda bir minber olduğu düşünülemez. Esasen "minber" kelimesinin yükselmek ve sesi yükseltmek anlamına ge­len "ne-be-ra" kökünde geldiği düşünülürse, buradaki minber sözüyle mut­lak olarak "yerden yükseklik" kasd edilmiş olduğu anlaşılır. Bir numara sonra tercümesini sunacağımız hadis-i şerifte Resul-i Ekrem'in o günkü hutbesini deve üzerinde irad ettiği ifade edildiğine göre burada "minber" sözüyle devenin sırtı kast edilmiş olmalıdır.[460]

 

Bazı Hükümler
 

1. Arafat'ta vakfe yaparken yüksekçe bir yerde bulunmak meşrudur.Ulemanın büyük çoğunlu­ğuna göre yüksekçe bir mekân üzerine çıkarak vakfe yapmak yerde ayak üstünde dikilerek vakfe yapmaktan daha faziletlidir.

Şafiî ulemâsına göre ayakta dikilmek kendisine zor gelen kimselerin bir hayvan üzerine binerek vakfe yapmaları yerde ayak üstünde dikilerek vakfe yapmasından daha faziletlidir. Yine Şafiî ulemâsına göre ayakta vakfe yapmak kendisine zor gelmeyen bir kimse hakkında üç görüş vardır:

a. Peygamber Efendimizin tatbikatına uygun olacağı için bir hayvan üzerine binerek veya yüksek bir yere çıkarak vakfe yapmak daha faziletlidir.

b. Huşu, huduya ve tevâzuya daha uygun olduğu için bir hayvan üzerine binmeyi veya yüksek bir mekân üzerine çıkmayı terk ederek yerde ve ayak üzerinde vakfe yapmak daha iyidir, daha faziletlidir.

c. Yüksek bir mekânda bulunmakla yerde ayak üzerinde bulunmak arasında bir fark yoktur. Bu konuda Hanbelî ulemâsı da Şafiî ulemâsının görüşünü aynen paylaşmaktadır. Nitekim İbn Kudâme, Hanbelî ulemâsı­nın bu konudaki görüşlerini şöyle ifâde ediyor: "Arafat'taki vakfeyi deve­ye binerek yapmak daha faziletlidir. Çünkü Hz. Peygamber deveye bine­rek vakfe yapmıştı. Bu şekildeki vakfe dua için daha elverişlidir. Yerde ayak üstü vakl'e yapmanın daha faziletli olduğu da söylenmiştir. Çünkü bu şekildeki vakfe, hayvana yük olmaktan uzaktır. Her iki durum arasın­da bir   fark  bulunmama ihtimali de vardır.[461]

 

1916. ...Nubayt'tan rivayet edildiğine göre, kendisi Arefe gü­nü Peygamber (s.a.)'i , kızıl bir deve üzerinde konuşma yaparken görmüş.[462]

 

Açıklama
 

İmam Nesâî ve Ahmed (r.anhumâ) bu hadisin senedin­de Seleme ile babası arasında bir vasıta zikretmedikle­ri halde Ebû Davud'un bu rivayetinde hadisi, doğrudan doğruya babası Nubayt'tan değil de Hay kabilesinden bir adam vasıtasıyla aldığı ifâde edilmektedir. Hafız İbn Hacer bu senedde aslında Seleme ile babası Nubayta arasında herhangi bir kimsenin bulunmadığını söyleyerek İmam Ne­sâî ile İmam Ahmed'in verdikleri senedi Ebû Davud'un bu senedine tercih etmiştir.

1905 numaralı Câbir hadisinde Resül-i Ekrem'in Veda Haccında Ara­fat'ta Kasvâ isimli devesi üzerinde konuşma yaptığı ifâde edildiği halde, burada "kırmızı bir deve üzerinde konuşma yaparken gördüm" denilme­si, bu iki ifâde arasında bir çelişki bulunduğu anlamına gelmez. Çünkü Nubayt, Hz. Peygamber'i uzaktan gördüğü için altındaki devenin Kasvâ ismindeki dişi deve olduğunu fark edememiş, kızıl tüylü bir yük devesi olduğunu zannetmiştir.[463]

 

Bazı Hükümler
 

1. Arefe günü Arafat'ta yüksekçe bir yerde butbe okumak meşrudur. Bu hutbenin sünnet ol­duğunda icmâ' vardır. Hanefî ulemâsiyla İmam Mâlik ve Şafiî'ye göre Hac imamının Arefe günü öğle namazından önce halka iki kısa konuşma yapması ve bu konuşmalarda Arafat'ta Öğleyle ikindiyi birleştirerek öğle vaktinde kılmak, Arafat'ta vakfe yapmak, Arafat'tan Müzdelife'ye akın etmek ve orada akşamla ikindiyi birleştirerek yatsı vaktinde kılmak, orada geceleyip vakfe yapmak, Minâ'da cemrelere taş atmak, Bayram günü kur­ban kesmek, haccın rüknü olan ziyaret tavafını yapmak gibi hac menâsikiyle ilgili konulara temas etmesi ve halkı bu mübarek mekânlarda bulun­dukları sürece bol bol duâ edip tehlîl ve telbiyede bulunmaya teşvik etmesi müstehabtır. Resûlullah'm Veda hutbesinin metni 1905 numaralı hadis-i şerifte bulunmaktadır.

jmam Ahmed (r.a.)'c göre ise, sünnet olan hac imamının zevalden sonra tekbirlerle başlayan bir hutbe okuması, bu hutbede halka hac menâsikini öğretmesi, sonra ezan okunmasını ve namazın erkenden kılınmasını emretmesidir. İmam Ahmed'in bu konudaki delili 1914 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de nakl ettiğimiz gibi; "Eğer sünnete uymak istiyorsan hutbeyi kısa oku, vakfede acele et."[464] anlamındaki ifadeler Salim b. Abdullah b. Ömer'in sözüdür. Hz. İmama göre sözü geçen hadisteki "hutbe­yi kısa oku" sözü "kısa bir hutbe oku" demektir.[465]

 

1917. ...Hâlid b. el-Addâ b. Hevze demiştir, ki: Arafe günü Resulullah (s.a.)'i bir deve üzerinde, özengiler üzerinde ayağa kalk­mış olduğu halde halka hitab ederken gördüm.[466]

Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi Hennâdfın rivayet ettiği) gibi İbnu'l-alâ da Vekî'den rivayet etti.[467]

 

Açıklama
 

Hadisin senedinden de anlaşılacağı üzere, Musannif Ebû Dâvud (r.a.) bu hadisi üç kişiden almıştır. 

1. Hennad İbn Seriyy,

2. Muhammed İbn el-Alâ,

3. Osman İbn Ebî Şeybe.

Bu üç râvîden Muhammed İbn-ül-Alâ ile Hennâd İbn Seriyy, bu ha­disi Abd-ül-mecid vasıtasıyla Hâlid İbn-el-Addâ'dan aldıklarını söylerler­ken, Osman İbn Ebi Seybe Abdülmecid vasıtasıyla el-Addâ ibn Hâlid'den aldığım söyleyerek onlardan ayrılmıştır. Doğru olanda Osman İbn Ebi Şeybe'nin dediğidir.

Bu hadis-i şerifte Arai'o günü Arafat'ta deve üzerinde özengiler üze­rine basıp ayağa kalkarak halka hitab etmesinin caiz olduğu ifade edil­mektedir.[468]

 

1918. ...Önceki hadisin manası el-Addâ b. Hâlid'den de riva­yet olunmuştur.[469]

 

Açıklama
 

İmam Şâfî'ye göre hac imamı, hac esnasında dört hutbe okur:

1. Zilhicce'nin yedinci günü Mekke'de;

2. Arefe günü Arafat'ta,

3. Bayramın birinci günü Minâ'da,

4. Bayramın üçüncü Zilhicce'nin 12. günü Minâ'da, çünkü Câbir b. Abdullah'dan rivayet edilen bir hadis-i şerif şu anlamdadır: "Resülullah (s.a.) Ci'râne'den döndükten sonra hac imamı olarak Hz. Ebû Bekr'i hac­ca gönderdi. Beraberce Mekke'ye geldik, Terviye gününden bir gün önce (yani Zilhicce'nin 7. günü) Mekke'de bir hutbe irad etti. Bu hutbesinde halka hac ibadetini (ve nasıl edâ edileceğini) anlattı. Hutbe bittikten sonra Hz. Ali'de Berâe Sûresini okudu. Sonra beraberce (Minâ'ya müteveccihen yola) çıktık. Arafe günü gelince Ebû Bekr (r.a.) kalktı, halka hitaben bir konuşma yaparak onlara hac ibâdetini anlattı. Konuşma bitince Hz. Ali halkın huzurunda Berâe Sûresini sonuna kadar okudu. Bayram günü Mi­nâ'ya akın ettik. Hz. Ebû Bekr, Minâ'ya gelince halka Minâ'ya gelmenin önemi, kurban ve diğer hac menasikiyle ilgili bir hutbe irad etti. Hutbeden sonra Hz. Ali kalktı ve Berâe Sûresini sonuna kadar okudu. Nefr günü (denilen Zilhiccem 12. günü) gelince Ebû Bekr (r.a.) bir hutbe daha irad edip bu hutbesinde halka Mekke'ye nasıl döneceklerini ve cemrelere nasıl taş atacaklarını ve diğer hac menâsikini anlattı. Hutbe sona erince Hz. Ali de Berâe Sûresini okudu."[470] Ancak Nesâî'nin rivayet ettiği bu hadi­sin senedinde Abdullah b. Osman b. Huseyn vardır. Ali b. el-Medînî'ye göre bu zatın naklettiği hadisler makbul değildir.

Hanefî ulemâsıyla İmam Mâlik'e göre hacda üç defa hutbe okunur:

1. Zilhiccenin yedinci günü Mekke'de irad olunur ki, bu hutbede hal­ka Minâ'ya gidişin âdab ve ahkâmı anlatılır.

2. Arafe günü Arafat'ta irad olunur ki, bunda da Müzdelife'de yapı­lacak vakfe'nin, cemreleri atmanın, kurbanın ve tavafın hükümleri anlatılır.

3. Minâ'da Zilhicce'nin onbirinci günü irad olunur. Bunda Allah'a hamd edilerek hac menâsikinin faziletinden bahsedilip halk ibâdete teşvik edilir, günahlardan sakındırılır.

İmam Züfer'e göre bu hutbeler terviye, arafe, bayram günlerinde iradedilmelidir.[471]

İmam Ahmed'e göre birincisi arafe günü ikincisi bayramın birinci gü­nü, üçüncüsü de Zilhicce'nin onikinci günü olmak üzere üç hutbe irad edi­lir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki Hanefî ulemâsı ile İmam Mâ­lik ve Şafiî'ye göre, imamın yahud hac emirinin Zilhiccenin yedinci günü Mekke'de öğle namazından sonra bir hutbe okuması ve bu hutbede hac menâsikinden Minâ'ya varıştan ve orada gecelemekten ve Arafat'ta yapı­lacak görevlerden bahsetmesi sünnettir. Delilleri ise, İbn Ömer'den rivayet olunan şu hadis-i şeriftir. "Peygamber (s.a.) Terviye gününden bir gün önce halka hitabederek onlara hac ibâdeti hakkında açıklama yaptı."[472]

Eğer bu hutbenin irâd edildiği Zilhicce'nin 7. günü cuma gününe tesadüf edecek olursa söz konusu hutbe cuma namazından sonra okunur. Cuma hutbesinin okunmuş olmasından dolayı tyu hutbe terk edilmez. Çünkü bu hutbenin namazdan sonra okunması sünnettir. Cuma hutbesi ise, na­mazdan önce okunur. İmam Ahmed ise bu hutbeden bahsetmiyor. Çünkü O'na göre bu hutbeye mesned teşkil eden İbn Ömer hadisi sahih değilidr. Gerçekte ise, sözü geçen hadis hasen bir senetle rivayet olmuştur. Bilindiği gibi Resul-i Ekrem Efendimizin Arafe günü Arafat'ta irad ettiği hutbenin metni  1905 numaralı hadis-i şerifte geçmiştir.[473]

 

[459] Ahmed b. Hanbel, V, 430.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/317.

[460] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/317-318.

[461] İbn Kudâme, el-Muğnî III, 410.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/318.

[462] Nesâî, menâsik 199; Ahmed b. Hanbel, IV, 306.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/318-319.

[463] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/319.

[464] Buhârî, hac 87; Nesâî, menâsik  196.

[465] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/319-320.

[466] Ahmed b. Hanbel, V, 30.

[467] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/320.

[468] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/320.

[469] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/321.

[470] Nesâî, menasik 188; Beyhaki, es-Sünenü'1-kübrâ, V, 111.

[471] Miras, Tecrid Tercemesi, VI,  172.

[472] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ V,  111.

[473] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/321-322.