- Antropoloji

Adsense kodları


Antropoloji

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Fri 8 June 2012, 04:10 pm GMT +0200
7- Antropoloji

Hz. Muhammed, aynı prensipleri antro­poloji çalışmalarına da uyguladı. Islâmî yak­laşıma göre, ilk erkek ve kadın yaratıldı ve Allah'a itaat etmelerini, doğru hayata yönel­melerini mümkün kılmak İçin, gerekli ilâhî direktif ve öğütler, kendilerine verildi. Ve bü­tün insanlık, kendilerine Allah'ın ve yaratı­cılığının doğru ilmi verilen, bir çift ebeveyn­den doğmuştur. Kur'an-ı Kerim, bu tarih ola­yından, şu şekilde bahseder: "O vakti hatırla ki, Rabbin meleklere: 'Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim.' demişti... Ve Adem'e bü­tün isimleri öğretti." (2: 30-31). Ve Nisa Su-resi'nde şunları okuyoruz: "Ey insanlar, si­zi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini vare-den ve ikisinden pek çok erkek ve kadın mey­dana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sa­kının." (4: 1).

Bu ayetler, hiçbir şüphe gölgesi bırakmaksı­zın, önce bütün insanlığın Bir'den ve aynı ebeveynden doğduğunu, Darvvin'İn evrim te­orisinin bir sonucu olmadığını ortaya koyar. İlk erkek ve kadın bizim gibi insanlardı. İlk olarak, bir insan yaratıldı ve sonra, ondan diğer insanlar türeyıp, yeryüzüne dağıldılar. İkinci olarak, ona, Allah'ın ilmi ve onu yer­yüzünde yükseltecek hayat görüşü verildi. Diğer bir deyişle, ilk insan çifti, çevresinde­ki problemleri, ihtiyaç ve isteklerine göre çö­zebilecek bilgiyle donatıldı. Onlar, önderli­ği Allah'tan aldılar ve İlâhî kanun gereğince başarılı ve huzurlu bir hayat yaşadılar. Bu, insanın diğer türlerden geliştiği, başlangıçta bilgisizlik içinde olduğu ve tedricen daha İyi, daha kültürlü yaşamayı Öğrendiği fikrini, ta­mamen tekzip eder. Üçüncü olarak, insan ge­lişme kaydetti, edepli ve terbiyeli bir hayat yaşadı. Tabii bu hal, Allah'ın kanununa ita­at ettiği ve fazilet, doğruluk ve adaleti, top­lumdaki sosyal hayatı kadar, kendi kişisel ha­latında da uyguladığı sürece devam etti. Fakat Allah'ın yolunu unutup şeytanın ve ken­disinin isteklerine boyun eğdiği zaman, kü­für, zulüm ve istismarla dolu bir hayata doğ­ru sürüklenmeye başladı. Dördüncü olarak, insan çevresinin çocuğu değildir; fakat bu­nun aksine, inanışları, düşünceleri, hareket­leri ve hayat felsefesi, çevresini onun ideolo­jik amacına hizmet edecek şekilde biçimlen­dirdi.

Çevrenin insanı köle yaptığı ve hayatını şe­killendirdiği fikri, bir agnostik (Allah'ın bi-linemiyeceğine İnanan) veya dinsiz kişiye hoş gelebilir. Fakat, Allah'a inanan ve haya­tı İlâhî kanunla düzenlenen bir insan, böyle fikirlerden etkilenemez. Böyle bir kimse için, yalnız çevreyi değil, aynı zamanda hayatını, duygu ve düşüncelerini de şekillendiren ve bir kalıba sokan 'Tevhid' İnancıdır. îslâmî tarih, bu inancın, Kur'an'da şu sözlerle anlatılan bir ümmeti nasıl oluşturduğunu gösterir: "Siz, İnsanlar için ortaya çıkarılan... hayırlı bir ümmetsiniz" (3: 110). Mamafih, bu, çev­renin İnsanı kesinlikle etkilemeyeceği anla­mına gelmez. Muktedir olduğu kadar etki­sini gösterir; fakat İslâm her nereye gittiyse, her çevrede bulabildiği en iyiyi içine aldı ve onu Tevhid doktrini doğrultusunda yeniden şekillendirdi. Çevrenin bozukluklarını dü­zeltti, onları doğru yönlere çevirdi ve îslâmî prensipler, değerler ve fikirlerle uygun hale getirdi.

Bu şekilde, Kur'an-ı Kerim tarafından insa­nın yaratılışına tutulan ışık, çoğunlukla tah­mine dayanan, kazılıp çıkarılmış kemikler­den geliştirilmiş düşünceden, çok daha doğ­ru, güvenilir ve önemlidir: "Davud! Seni şüphesiz yeryüzünde hükümran kıldık, o hal­de insanlar arasında adaletle hükmet, heve­se uyma; yoksa seni Allah'ın yolundan sap­tırır. Doğrusu, Allah'ın yolundan sapanla­ra, onlara, hesap gününü unutmalarına kar­şılık çetin bir azap vardır!' (38: 26 ve 40: 64).