- Antlaşmalı Gayri Müslim Ülkeler

Adsense kodları


Antlaşmalı Gayri Müslim Ülkeler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Wed 23 May 2012, 07:31 pm GMT +0200
2- Antlaşmalı Gayri Müslim Ülkeler

Mümin bir devlet ile antlaşmalı bir gayri müslim devlet arasındaki ilişkiler antlaşma­nın şartlan tarafından belirlenir. Müslüman devleti hukuken antlaşmanın şartlarına bağlı kalmak zorundadır; aralarındaki ilişkinin ni­teliği bu şartların niteliği ve çerçevesi ile be­lirlenir. Antlaşmanın maddelerinde tanım­landığı şekliyle gayri müslimlerin bütün hak ve görevleri İslâm Devleti tarafından hürmet­le karşılanıp garanti edilir. Yabancı müdaha­lesi ve istilâsında, koruma sözü ve eman hu­susunda müslüman devlet sözüne sadıktır, onları elinden geldiğince düşmanlardan ko­rur. Nitekim, Halid b. Velid'in Hınıs (Eme-sa) hıristiyanlarını Bizans İmparatoru He-raklius'un saldırısından koruyamadığında yaptığı gibi herhangi bir an onların güvenli­ğini sağlayamazsa koruma vergilerini (cizye) iade eder. Cizyelerini geri verirken Halid b. Veüd şöyle söylüyordu: "Sizi savunmamız karşılığında bir iyiniyet göstergesi olarak ver­diğiniz cizyeyi alıyorduk, ancak şimdi sizi ko­ruyamadığımız için iade ediyoruz." (Abdur­rahman Azzam, 'The Eternal Message of Muhammed', s. 132-143).

İslâm, andın kutsallığı üzerinde önemle du­rur. Ahdin kutsallığı İslâm kardeşliğinin mü­kellefiyetlerinden de üstündür. "... İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edene kadar sizin vesayetiniz yoktur. Fakat din uğrunda yardım isterlerse, yardım etme­niz gerekir. Ancak aranızda antlaşma bulu­nan bir topluluğun aleyhine değil" (8: 72). Ayet, müminlere yardıma çağrıldıklarında haksızlığa, zulme ve baskıya uğrayan kardeş­lerine yardım etme görevini hatırlatır. Ancak bu durumda bile devlet veya kabilelerle (ulus­lararası) yaptıkları antlaşmalarına ve evrensel kabul görmüş ahlâk yasalarına uymakla emrolunm uslardır. Bu yüzden de antlaşma-h oldukları ülkede yaşayıp baskıya uğrayan kardeşlerine yardım edemezler. Antlaşma hem İslâm Devleti, hem de İslâm Devleti sı­nırları içerisinde yaşayan müminler için bağ­layıcıdır. İslâm Devleti'nin dışında ikamet eden müminler antlaşmanın yükümlülükle­ri açısından özgürdürler. Rasulullah @, Hu-deybiye antlaşması sırasında yardım için ken­disine zincirler içerisinde gelen Ebu Cendel'i Kureyşlilere geri vermek zorunda kalmıştı. Ancak Ebu Cendel bu antlaşmanın dışında kaldığından sonraki olaylar cereyan edebil­miştir.

Anlatılanları doğrulayan diğer bir Kur'an-ı Kerim ayeti de; "... ve şayet o (maktul) ken­dileriyle aranızda antlaşma bulunan bir top­luluktan ise ailesine bir diyet ödemek ve bir mümin köleyi azad etmek gerekir." (4: 92). Ayet açıkça şu kuralı ortaya kor; İslâm Dev-leti'yle antlaşmalı olan gayri müslim bir ül­kenin vatandaşı hata ile öldürülürse, diyet üc­retini tazminat olarak ödemek mecburiyeti vardır. Ayetin diğer bir yönü de, İslâm dev­letinde antlaşmanın yükümlülüklerine ne ka­dar büyük önem verildiğini ortaya koyması­dır. Bu mükellefiyetler büyük kıymete haiz olup, İslâm şeriatınca da yüksek derecede Öncelik verilmiştir. Dost ya da düşman, bü­tün dış güçlerle yapılan antlaşmaların şart­larına bağlı kalınmasını Kur'an en kuvvetli ifadelerle vurgular. Ne olduğu, nelerin geli­şeceği önemli değildir; müminler diğer ülke­lerle olan antlaşmalarını ve ahitlerini ilk ih­lâl edenler olmamalıdır.