- Ansızın Gelir Veda

Adsense kodları


Ansızın Gelir Veda

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Mon 17 May 2010, 03:50 pm GMT +0200
Ansızın Gelir Veda

ADINI UNUTTUĞUMUZ, HİÇ HESABA KATMADIĞIMIZ BİR ANDA ANSIZIN GELİR VEDA, ÇIKIVERİR SAKLANDIĞI KUYTUDAN: “İŞTE BURADAYIM BEN!” DİYEREK. KIRILIR KOLUNUZ KANADINIZ. DİYECEK NE ÇOK SÖZÜNÜZ VARDIR...


“ Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz…”
Mahir


Daha ilk günden bir köşede pusuya yatar, öyle sessiz sedasız. Bir gün ortaya çıkıp da hüküm süreceği anı bekler durur sabırsızca. Aslında bizimle birliktedir ta baştan beri. Soluğu kulağımızın ucundan eksik olmasa da, bir türlü farkına bile varmayız. Hâlbuki yanımızda getirmişizdir onu, görmeden ve düşünmeden, ne garip!

Adını unuttuğumuz, hiç hesaba katmadığımız bir anda ansızın gelir veda, çıkıverir saklandığı kuytudan: “İşte buradayım ben!” diyerek. Kırılır kolunuz kanadınız. Diyecek ne çok sözünüz vardır oysa ama gelin görün ki sözcükler kaybolur ortadan. Kuru ve yavan kalır diliniz. Ayrılık vaktidir artık. Gönül ormanınıza yangın çoktan düşmüştür. Dal dal, yaprak yaprak yanmaya başlamışsınızdır; fakat dumanınızı kimsecikler görmez. Ağlamak istersiniz: “Ne güzel günler yaşadık, öyle değil mi? - Ne kadar iyiydiniz.- Bir şeyler eksik kaldı, daha ne çok şey vardı paylaşacağımız.” nevinden sözler bakışlarınıza, hâl dilinize dökülür adeta ve bunu karşıdakiler hisleriyle okurlar; okurlar lakin siz onu bir türlü söyleyemezsiniz. Sessiz fakat derin bir söyleşi çöker ortama. Hisler gözlere üşüşür. En doğal ayrılık şarkısını gözyaşları söylemeye durur. Veda ne de çabuk gelmiştir. Hep o düşünce yankılanır durur içimizde “Bir şeyler eksik kaldı, daha ne çok şey vardı paylaşacağımız, yaşayacağımız…” Bütün vedalar gibi geçiciliği ve zamanın zaman gibi akışını hatırlatır bir daha. Zaman gibi akış dedim de, zamandan daha hızlısı yine zamandır çünkü. Ah! “Daha dün gelmiştim ne çabuk gidiyorum ben” dedirtir insana. Ben de onu diyorum. İlk görev yerimden ayrılık yazdırıyor bana bunları. Vay ki, şu ‘veda’ ne ağır bir gerçek!

Bir insan memursa onun memleketi sorulmaz; çünkü nerede çalışılıyorsa orası memleket olur ona. Memleketten ayrılık ise her his sahibine pek ağır gelir esasen. Her tayin, memurun bir memleketten başka bir memlekete ayrılışının acısını doğurur. Hele de öğretmenseniz ve anne baba şefkatiyle üzerine eğildiğiniz öğrencilerinizden, aynı ortamı paylaştığınız arkadaşlarınızdan ve bir de havasına suyuna alıştığınız bir yerden ayrılıyorsanız hatıraların hüznüne boğulur kalırsınız. ‘Sevi’niz düşmüşse, toprağı çekiyorsa için için, geride ‘özleyenler’ kalmışsa ıslanmış gözlerle, emekler verilmişse alın teriyle sulanmış, göz nuruyla bezenmiş; işte o zaman gitmek acı gelir insana.

Koridorlar her zamankinden daha dar, sınıflar daha boğucu gelir. Ürkekçe gezdirilir gözler, ne öğrencilere bakılabilir ne de yıllarca emek verdiğin ortama. Kopar hüzün, eksik kalır bütün söylenenler. “Gülerek, tebessümlerle ayrılalım çocuklar” denilir, örtülmeye çalışılır burukluk; ama nafile. Dudağımızda emaneten duran gülücük, örtmeye yetmez vedanın kekremsiliğini. İçtenlikle gülümseyemezsiniz; sevgi, muhabbet, alın teri, ümit ve sıkıntı birlikte yaşanmış, birlikte ne hoş hatıralara imza atılmıştır çünkü. Ayrıca bütün bu yaşananlar ‘eski’ olmaya aday olmuştur. Hatırlanmak ve unutulmamak temennileri yağmaktadır asude. Güzel olan, anlamı olan hangi şey unutulur ki. Elbette sevdiklerimizden ayrılık gönle hüzün, gözlere yaş düşürür.

Görev yerimden ayrılmanın mahzunluğunu yaşıyorum şimdi. Biliyorum, öğrenci her yerde öğrencidir, okulsa her yerde okul;
ama ‘ilk görev yeri’nden ve artık, anılaşan onca güzelliklerden bir anda kopmak hiç de kolay olmuyor. Paylaşılan yıllar, zorlukları kotardığımız zamanlar, tebessümler… Bütün bunlar kenara atılacak şeyler midir söyleyin? Üstelik bizden bir tat, bizden bir koku, bizden bir söz kalmışken dimağlarda. Hayatın küçük bir yamacına melodiler düşürmüşsek sevgiyle, hep beraber. İşte tüm bunlar ruh atlasına silinmez nakışlarla işlenmiş, kalıcılığa adım atmış demektir hiç kuşkusuz. Ve ‘veda’ şarkısı zor gelir gönle. Hele bir de ayrılık günü küçük bir yürekten, duygularına tercüman gördüğü, şöyle bir şiir almışsanız diyecek söz yoktur artık.

“Ağlasam,
Sesimi duyar mısınız mısralarımda?
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?”

Orhan Veli

Vedanın hüznünü, beni bir başka yerde bekleyen okula ve öğrencilere kavuşmanın heyecanı yatıştırıyor. ‘Her ayrılık sonrasında bir vuslat sevinci olur elbet’ diyerek ayrılıyorum sevdiğim yerlerden. Dudağıma bir nebze tebessüm düşüyor, bununla teselli oluyor ve yürüyorum…

Enes BAHADIR