hafiza aise
Thu 9 June 2011, 10:20 am GMT +0200
63— Anber
Sahihayn 'da zikredilen Câbir hadisi daha önce geçmişti. Orada sahile sev-kedilen bir süvari bölüğünün, denizin attığı anber adlı dev bir balığı bir ay boyunca yedikleri, etinden kurutarak Medine'ye götürdükleri, ondan biraz da Hz. Peygamber'e (s.a.) gönderdikleri; bu hadisin, denizde yaşayan hayvanların helâlliğinin sadece balığa münhasır olmadığına, onda deniz ölüsünün helâlhğına delâlet olduğu vb. görülmüştü. Bu son konuda itiraz vaki olmuş ve denizin anberi diri olarak attığı, sonra suyun çekildiği ve anberin böylece öldüğü, bu durumda onun helâl olacağı, çünkü ölümünün sudan ayrı düşmüş olması nedeni ile olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu doğru değildir. Çünkü onlar onu sahilde ölü olarak bulmuşlar ve denizden diri olarak çıktığını, sonra su çekilmesi neticesinde öldüğünü görmemişlerdir.
Hem eğer o sağ olsaydı, deniz onu sahile atmazdı. Çünkü bilindiği üzere deniz sahile sadece ölü olan deniz hayvanlarını atar, diri olanı atmaz.
Eğer zikrettiklerinin olması ihtimali var sayılsa bile, bu onun mübahhğı için bir şart olamaz. Çünkü bir şey, mübahlığının sebebinde bulunan şüpheden dolayı mubah olamaz. Bu yüzdendir ki, Hz. Peygamber (s.a.) avcının avını suda boğulmuş olarak bulduğunda onun yenilmemesini emretmiştir. Çünkü ölüm sebebinde şüphe vardır. Av aleti ile mi yoksa boğularak mı ölmüştür, belli değildir.
Güzel koku olan anbere gelince o miskten sonra en değerli koku türüdür. Miskten de daha iyidir diyenler hata etmişlerdir. Hz. Peygamber'in (s.a.) misk hakkında: "O en güzel kokudur."[173] dediği sabittir. İnşallah ileride miskin özellikleri ve faydaları gelecektir. Onun cennet koktSü olduğu, orada sıddîklerin üzerinde oturdukları tepelerin miskten olduğu/apberden olmadığı belirtilecektir.
Anberin en üstün koku türü olduğunu söyleyenleri yanıltan şudur: Üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen o, —altın gibi— asla değişikliğe uğramaz. Dolayısıyla onlara göre bu özellik onun miskten daha üstün olduğunu gerektirir. Ancak bu doğru değildir. Sadece bu özelliği ile, o miskte.bulunan özelliklere eşit olamaz.
Anberin çeşitleri çoktur, renkleri de farklıdır: Beyazı, bozu, kırmızisı, sarısı, yeşili, mavisi, siyahı, alacası vardır. En kalitelisi boz renkli olanıdır. Sonra mavi ve sarısı gelir. En kötüsü ise siyah renkli olanıdır. .'
İnsanlar, anberin ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Kimisine göre, o denizin dibinde biten bir ottur. Deniz hayvanlarından bir kısmı onu yer. İçerisinde olgunlaştığı zaman kusarak onu dışarı atarlar, deniz de onu sahile vurur. Bir kısmı ise, o deniz adalarına gökten inen bir tür çiğ tanesidir. Dalgalar onu sahile atarlar demişlerdir. Bir başkalarına göre de, ineğe benzer bir deniz hayvanının dışkısıdır." Hayır, o bir nevi deniz köpüğüdür." diyenler de olmuştur.
İbn Sina, Kanun'da şöyle der: "Zannedildiğine göre anber, denizin dibinde bulunan bir kaynaktan (göze) çıkar. O deniz köpüğüdür veya bir deniz hayvanının dışkısıdır, şeklindeki sözler uzaktır."
Özelliği: Sıcak ve kurudur. Kalbi, dimağı, duyulan, bedenin organlarını güçlendirir. Felce, yüz felcine, balgamlı hastalıklara, soğuk özellikli mide ağrılarına, yoğun yellere fayda verir. İçildiği veya haricen sürüldüğü zaman tıkanıklıklara iyi gelir. Buharına durulduğu zaman soğuk algınlığı ve baş ağrısına, soğuk özellikli yarım baş ağrısına iyi gelir.[174]
[173] Müslim, 2253.
[174] Doktor el-Ezherî şöyle der: Tıbbî araştırmalar anberin ilaç olarak herhangi bir faydasının bulunduğunu isbat etmemiştir. Çünkü hâlâ cima için güçlendirici olarak ve felç hallerinde kullanıyorlar. Günümüzde sadece parfümeri sanayiinde güzel bir koku olarak kullanılmaktadır.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/64-65.
Sahihayn 'da zikredilen Câbir hadisi daha önce geçmişti. Orada sahile sev-kedilen bir süvari bölüğünün, denizin attığı anber adlı dev bir balığı bir ay boyunca yedikleri, etinden kurutarak Medine'ye götürdükleri, ondan biraz da Hz. Peygamber'e (s.a.) gönderdikleri; bu hadisin, denizde yaşayan hayvanların helâlliğinin sadece balığa münhasır olmadığına, onda deniz ölüsünün helâlhğına delâlet olduğu vb. görülmüştü. Bu son konuda itiraz vaki olmuş ve denizin anberi diri olarak attığı, sonra suyun çekildiği ve anberin böylece öldüğü, bu durumda onun helâl olacağı, çünkü ölümünün sudan ayrı düşmüş olması nedeni ile olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu doğru değildir. Çünkü onlar onu sahilde ölü olarak bulmuşlar ve denizden diri olarak çıktığını, sonra su çekilmesi neticesinde öldüğünü görmemişlerdir.
Hem eğer o sağ olsaydı, deniz onu sahile atmazdı. Çünkü bilindiği üzere deniz sahile sadece ölü olan deniz hayvanlarını atar, diri olanı atmaz.
Eğer zikrettiklerinin olması ihtimali var sayılsa bile, bu onun mübahhğı için bir şart olamaz. Çünkü bir şey, mübahlığının sebebinde bulunan şüpheden dolayı mubah olamaz. Bu yüzdendir ki, Hz. Peygamber (s.a.) avcının avını suda boğulmuş olarak bulduğunda onun yenilmemesini emretmiştir. Çünkü ölüm sebebinde şüphe vardır. Av aleti ile mi yoksa boğularak mı ölmüştür, belli değildir.
Güzel koku olan anbere gelince o miskten sonra en değerli koku türüdür. Miskten de daha iyidir diyenler hata etmişlerdir. Hz. Peygamber'in (s.a.) misk hakkında: "O en güzel kokudur."[173] dediği sabittir. İnşallah ileride miskin özellikleri ve faydaları gelecektir. Onun cennet koktSü olduğu, orada sıddîklerin üzerinde oturdukları tepelerin miskten olduğu/apberden olmadığı belirtilecektir.
Anberin en üstün koku türü olduğunu söyleyenleri yanıltan şudur: Üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen o, —altın gibi— asla değişikliğe uğramaz. Dolayısıyla onlara göre bu özellik onun miskten daha üstün olduğunu gerektirir. Ancak bu doğru değildir. Sadece bu özelliği ile, o miskte.bulunan özelliklere eşit olamaz.
Anberin çeşitleri çoktur, renkleri de farklıdır: Beyazı, bozu, kırmızisı, sarısı, yeşili, mavisi, siyahı, alacası vardır. En kalitelisi boz renkli olanıdır. Sonra mavi ve sarısı gelir. En kötüsü ise siyah renkli olanıdır. .'
İnsanlar, anberin ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Kimisine göre, o denizin dibinde biten bir ottur. Deniz hayvanlarından bir kısmı onu yer. İçerisinde olgunlaştığı zaman kusarak onu dışarı atarlar, deniz de onu sahile vurur. Bir kısmı ise, o deniz adalarına gökten inen bir tür çiğ tanesidir. Dalgalar onu sahile atarlar demişlerdir. Bir başkalarına göre de, ineğe benzer bir deniz hayvanının dışkısıdır." Hayır, o bir nevi deniz köpüğüdür." diyenler de olmuştur.
İbn Sina, Kanun'da şöyle der: "Zannedildiğine göre anber, denizin dibinde bulunan bir kaynaktan (göze) çıkar. O deniz köpüğüdür veya bir deniz hayvanının dışkısıdır, şeklindeki sözler uzaktır."
Özelliği: Sıcak ve kurudur. Kalbi, dimağı, duyulan, bedenin organlarını güçlendirir. Felce, yüz felcine, balgamlı hastalıklara, soğuk özellikli mide ağrılarına, yoğun yellere fayda verir. İçildiği veya haricen sürüldüğü zaman tıkanıklıklara iyi gelir. Buharına durulduğu zaman soğuk algınlığı ve baş ağrısına, soğuk özellikli yarım baş ağrısına iyi gelir.[174]
[173] Müslim, 2253.
[174] Doktor el-Ezherî şöyle der: Tıbbî araştırmalar anberin ilaç olarak herhangi bir faydasının bulunduğunu isbat etmemiştir. Çünkü hâlâ cima için güçlendirici olarak ve felç hallerinde kullanıyorlar. Günümüzde sadece parfümeri sanayiinde güzel bir koku olarak kullanılmaktadır.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/64-65.