- Amr b. Âs´a Ebu Ubeyde b. Cerrah ın Kumandası

Adsense kodları


Amr b. Âs´a Ebu Ubeyde b. Cerrah ın Kumandası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 8 March 2010, 10:22 pm GMT +0200
Amr b. Âs´a Ebu Ubeyde b. Cerrah´ın Kumandası Altında Takviye Birliği Gelişi


Amr b. Âs, Râfi´ b. Mekîs el-Cühenî´yi Peygamberimiz Aleyhisselama gönderip.[23] acele yandım istedi.[24]

Râfi b. Mekîs Medine´ye gelip düşmanların büyük bir yığınak yapmış olduklarını ve bunun için yandım istediklerini Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi.[25]

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, ilk Muhacirlerden Ebu Ubeyde b. Cerrah´ı içlerinde Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer´in de bulunduğu,[26] Muhacir ve Ensarın ileri gelenlerinden ve seçkinlerinden 200 kişinin başına geçirip, yardımcı savaş birliği olarak yola çıkardı.

Amr b. Âs´la buluşup hep birlikte hareket etmelerini ve aralarında anlaşmazlığa düşmemelerini de sıkı sıkı emir ve tenbih etti.[27]

Ebu Ubeyde b. Cerrah Amr b. Âs´ın karargâhına varınca, Amr b. Âs, ona:

Sizin de kumandanınız benim! Çünkü, Resûlullah Aleyhisselama haber salıp bana yardım etmenizi kendisinden ben istedim.[28] Sen bana ancak yardımcı olmak üzere geldin!" dedi.

Ebu Ubeyde b. Cerrah:

"Hayır! İş öyle değildir. Ben kumandanı bulunduğum birliğin kumandanıyım, sen de kumandanı bulunduğun birliğin kumandanısın!" dedi.[29]

Muhacirler de, Amr b. Âs´a:

"Sen ancak maiyyetindeki arkadaşlarının kumandanısın! Ebu Ubeyde de maiyyetindeki Muhacirlerin kumandanıdır!" diyerek, Ebu Ubeyde b. Cerrah´ı desteklediler.

Amr b. Âs, onlara da:

"Siz ancak bana yardım etmelerini istediğim biryardım birliğisiniz!" dedi.[30]

Ebu Ubeyde b. Cerrah imam olup halka namaz kıldırmak istediği zaman da, Amr b. Âs, ona:

"Sen benim yanıma ancak yardım için gelmiş bulunuyorsun. Peygamber Aleyhisselam seni bana sadece yardım etmek üzere gönderdi. Başkumandan benim! Sen bana imamlık yapmaya yetkili değilsin!" dedi.

Muhacirler:

"Hayır! Sen ancak maiyyetindeki arkadaşlarının kumandanısın! O da (Ebu Ubeyde de), kendi maiyyetindeki arkadaşlarının kumandanıdır!" dediler.

Amr b.Âs:

"Hayır! Sizler ancak bize yardımcılarsınız!" diyerek direndi.[31]

Ebu Ubeyde b. Cerrah; güzel, yumuşak huylu,[32] dünya işlerinde uysallık gösteren, güçlük çıkar mayan bir zât idi. Amr b. Âs´ın "Sen ancak benim yardımcımsın!" diyerek direndiğini görünce:[33]

"Ey Amr! Bilesin ki, Resûlullah Aleyhisselamın bana en son sözü:

´Arkadaşının yanına varınca, birbirinize karşı itaatli olunuz! Aranızda anlaşmazlığa düşmeyiniz!1 emir ve tavsiyesi olmuştur.[34]

Eğer sen bana itaat etmezsen, ben sana itaat eder, boyun eğerim!" dedi.[35]

Amr b.Âs:

"Öyleyse, ben senin de kumandanınım! Sen benim yardımcımsın!" dedi.

Ebu Ubeyde b. Cerrah:

"Peki!" dedi,[36] kumandanlığı Amr b. Âs´a bıraktı.[37]

Bunun üzerine, namazı da Amr b. Âs kıldırdı.[38]

Amr b. Âs´ın arkasında namaz kılanların sayısı 500 idi.[39]





[23] Vâkıdî, c. 2, s. 770, İbn Sa´d, c. 2, s. 131, İbn Asâkfr, c. 1, s. 104, İbn Seyyid, c. 2, s. 157, İbn Kayyım, c. 2, s. 175.

[24] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 272, Vâkıdı, c. 2, s. 700, İbn Sa´d, c. 2, s. 131.

[25] Vâkıdı, Megâzî, c.2, s. 770.

[26] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 272, İbn Asâkfr, Târîh, c. 1, s. 104.

[27] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 770, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 131, İbn Asâkfr, c.1, s. 104, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c.
2, s. 1 57, İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 175.

[28] Musa b. Ukbe´den naklen Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 273.

[29] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 272, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1186, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 4, s. 400, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 245, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 273.

[30] İbn Asâkfr, Târîh, c. 1, s. 104, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 1 , s. 5, Musa b. Ukbe´den naklen Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 273.

[31] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 771, Beytıakf, Delâil, c. 4, s. 399, İbn Asâkfr, c. 1, s. 1 04.

[32] Vâkıdî, c. 2, s. 771, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 399, İbn Asâkfr, c. 1, s. 104, Zehebî, Megâif, s. 428, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c.1, s. 5, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 273.

[33] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 272, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 245, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 273.

[34] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 771, Beyhakî, Delâilü´n-nübüwe, c. 4, s. 399, Zehebî, Megâzî, s. 428, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-
nihâye, c. 4, s. 273.

[35] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. Taberî, Târîh, c. 3, s. 104, Beyhakî, Delâil, c. 4, s. 399, İbn Asâkfr, Târîh, c. 1 , s. 105, İbn Esîr, Kâm il, c. 2, s. 232.

[36] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 272, Taberî, c. 3, s. 104, İbn Esîr, c. 2, s. 232.

[37] BeyhakP, Delâil, c. 4, s. 399, Zehebî, Megâzî, s. 428, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 273.

[38] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 272, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 771, Taberî, c. 3, s. 104 Beyhakî, c. 4, s. 400, İbn Esîr, c.2, s. 232, İbn Seyyid, c. 2, s. 157,158, Ebu´l-Fidâ, c. 4, s. 274.

[39] İbn Abdilberr, İsti âb, c. 3, s. 1187, İbn Asâkfr, c. 1, s. 104.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/263-265.