ezelinur
Fri 21 January 2011, 07:24 pm GMT +0200
Amaç mükemmelleşmek..
“İnsanın vazîfe-i fıtriyesi (yaratılış vazîfesi) taallümle (öğrenerek) tekemmüldür (mükemmelleşmektir), duâ ile ubûdiyettir (kulluktur).
Yani: ‘Kimin merhametiyle böyle hakîmâne (hikmetle) idâre olunuyorum?
Kimin keremiyle (lütfuyla) böyle müşfikāne (şefkatlice) terbiye olunuyorum?
Nasıl bir lütufla böyle nâzenînâne (nazlı nazlı) besleniyorum ve idâre ediliyorum?’ bilmektir.
Ve binden ancak birisine eli yetiştiği hâcâtına (ihtiyaçlarına) dâir, Kâdıyü’l-hâcât’a (ihtiyaçları gideren Allah’a) lisân-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve duâ etmektir.
Yani aczin fakrın cenahlarıyla (kanatlarıyla) makām-ı a‘lâ-yı ubûdiyete (kulluğun en yüce mertebelerine) uçmaktır.
Demek insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek (mükemmelleşmek) için gelmiştir.”
(23. Söz, 105-106)
“İnsanın vazîfe-i fıtriyesi (yaratılış vazîfesi) taallümle (öğrenerek) tekemmüldür (mükemmelleşmektir), duâ ile ubûdiyettir (kulluktur).
Yani: ‘Kimin merhametiyle böyle hakîmâne (hikmetle) idâre olunuyorum?
Kimin keremiyle (lütfuyla) böyle müşfikāne (şefkatlice) terbiye olunuyorum?
Nasıl bir lütufla böyle nâzenînâne (nazlı nazlı) besleniyorum ve idâre ediliyorum?’ bilmektir.
Ve binden ancak birisine eli yetiştiği hâcâtına (ihtiyaçlarına) dâir, Kâdıyü’l-hâcât’a (ihtiyaçları gideren Allah’a) lisân-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve duâ etmektir.
Yani aczin fakrın cenahlarıyla (kanatlarıyla) makām-ı a‘lâ-yı ubûdiyete (kulluğun en yüce mertebelerine) uçmaktır.
Demek insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek (mükemmelleşmek) için gelmiştir.”
(23. Söz, 105-106)