saniyenur
Mon 2 January 2012, 06:47 pm GMT +0200
2. ALLAH'IN SÜBÛTÎ SIFATLARI
Allah'ın Sıfatları Vardır
Zira Allah Taâlâ'nın hayy, kadir, alim... vs. olduğu sabit olmuştur. Malumdur ki, bu sıfatlardan her biri, vâcib ve zaruri varlık kavramının üzerinde ve ona ilaveten zait bir manânın var olduğuna delâlet eder. Bunların hepsi eşanlamlı kelimeler değildir. Ve yine malumdur ki, müştak ve türetilmiş bir kelimenin, bir şeye delâlet etmesi, onun hakkında doğru olması, o şeyin türetüdiği kök bir kelimenin var olmasını gerektirir. (Alîmin mevcut olması, kendisinden alim kelimesinin türetüdiği bir ilim kelimesinin mevcut olmasını icab ettirir).
Şu halde Allah için ilim, kudret ve hayat... vs. gibi sıfatlar sabit olmuştur, fakat Mutezilenin zannettiği manâda değil. Zira Mutezileye göre Allah'ın ilmi yoktur ama, O alimdir, kudreti yoktur, lakin o kadirdir... vs. Mutezilenin bu sözü, “siyahlık yoktur fakat o siyahtır”, sözü kadar imkânsızlığı açık olan bir sözdür.
Allah'ın ilminin, kudretinin... vs. var olduğu naslarda ifade edilmiştir. Allah'tan sudur ve zuhur eden fiillerdeki mükemmellik de, ilminin ve kudretinin var olduğunun (aklî bir) delilidir. (îlim ve kudret sıfatları kavram olarak bulunmadan) alîm ve kâdîr sıfatları O'na verilmiş mücerred isimler değildir. (Sırf Allah'a alîm ve kâdîr isimleri verildiği için, o alimdir, kadirdir, demiyoruz, tersine O'nda ilim ve kudret sıfatları mevcud olduğu için O, alimdir, kadirdir, diyoruz).
Kelâma âlimlerimizin (r.a.)de açıkladıkları gibi tartışma konusu, meleke ve keyfiyet nevinden olan ilim, kudret ve hayatla ilgili olan şu nokta değildir: “Allah Taâlâ hayydır, O'nun hayatı vardır, bu hayat araz değildir, bekası imkânsız olan bir şey de değildir. Allah Taâlâ alimdir, O'nun ezelî bir ilmi vardır; bu ilim her şeye şâmildir, araz değildir, bekası imkânsız olmadığı gibi zarurî de değildir,kazanılmış da değildir... Diğer sıfatlar hakkında da aynı şeyler söylenebilir [21].
Tartışma konusu olan husus şudur; “Âlim olan bir insanın ilmi vardır, bu ilim araz olup o zatla kâimdir, ayrıca onun zatı üzerine zaittir, hadistir”. Acaba âlemin sâniî ve halikı olan varlığın öyle bir ilmi var mıdır ki, o ilim kendisinin zatı ile kâim ve zatı üzere zait ezeli bir sıfatı olsun? Ve diğer bütün sıfatlar için de aynı şeyler söylensin? Filozoflar ve Mutezile âlimleri, bu manâda Allah'ta ilim, kudret v.s. gibi sıfatların bulunacağını reddederek, “Allah'ın sıfatı zatının aynıdır”, şu manâda ki: Malumata taalluk etmesi itibariyle Allah'ın zatına alim, gücü dahilinde bulunan şeylere taalluk etmesi itibariyle kadir...ismi verilmiştir.Mesele böyle açıklanmalıdır ki, zatlarda çokluk olmasın, ayrıca kadîm ve vâcib varlıkların sayılarının birden fazla olması gerekmesin.
Bu itiraza verilen cevap: “İmkânsız olan, kadîm zatların birden fazla olmasıdır”. Yukarda da anlatıldığı gibi, bizim görüşümüzden böyle bir netice çıkmaz. Buna karşılık sizin görüşünüzden: “Meselâ ilmin hem kudret, hem hayât; hem âlim, hem hayy, hem kadir; hem âlemin yaratıcısı, hem herkesin ibadet ettiği mabûd ve hem de vâcib varlığın zatı ile kâim olmaması v.s. gibi birçok imkânsız durumların meydana çıkması lazım gelir”.[22]
[21] Keyfiyet ve meleke çeşidinden olan ilim, hayat, kudret ve irâde gibi hususların tartışma konusu olmamaları, bunların sonradan kazanılan gelip geçici sıfatlar oluşundandır. Bu manâda Allah'ın ilim, kudret v.s. gibi sıfatları bulunmayacağını Sünnîler de Mutezile de kabul etmişlerdir.
[22] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 157-158.