neslinur
Sun 11 July 2010, 01:02 am GMT +0200
Allah’a Ortak Koşmamak
“Ben sizin taptığınıza tapacak değilim.” (Kâfirûn sûresi, 109/4)
Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) İslâmiyet’i tebliğ etmeye başlamasından itibaren müşriklerin huzuru bozulmuştu. Onlar, eskisi gibi putlarına tapmaya ve kötü, ahlâksız bir hayat yaşamaya devam etmek istiyorlardı. Çevrelerindeki insanların yavaş yavaş Müslüman olmaya başlamaları onları telâşlandırmıştı. Hz. Peygamber’in e(sallallâhu aleyhi ve sellem) İslâmiyet’i duyurmaktan, yaymaktan vazgeçmeyeceğini anlayınca ona şöyle bir teklifte bulundular: “Bırak bu tuttuğun davayı, biz sana istediğin kadar mal, servet verelim. Kızlarımızdan dilediğinle evlendirelim ve Seni başımıza kral yapalım. Eğer bunları yapmak istemiyorsan, gel bizim ilâhlarımıza tap, biz de senin ilâhına tapalım. Bu konuda ortak olalım. İki tarafın tanrısına taparsak ziyana girmeyiz. Hangimizin tanrısı hayırlı ise ona kavuşmuş olur, bu fırsatı kaçırmamış oluruz.”
Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) böyle anlamsız ve saçma bir teklifi kabul etmesi mümkün değildi. Çünkü peygamber olmadan önce bile yanlış inançlara kendini kaptırmamıştı. O zaman da dünyada Yahudiler ve Hıristiyanlar, ateşe, Güneş’e, yıldızlara, putlara tapanlar vardı.
Âyette görüldüğü üzere Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), müşriklere ve bütün dünyaya, Allah’tan başkasına tapmayacağını kesin olarak bildirmiştir. Çünkü Allah’tan başka hiçbir şeyde ilâhlık özelliği yoktur. İlâhlığın ortaklaşa kullanılması da mümkün değildir. Müslüman için sadece tek ilâh vardır, o da Allah Teâlâ’dır. Yalnız O’na tapar ve O’na ibadet eder.
“Ben sizin taptığınıza tapacak değilim.” (Kâfirûn sûresi, 109/4)
Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) İslâmiyet’i tebliğ etmeye başlamasından itibaren müşriklerin huzuru bozulmuştu. Onlar, eskisi gibi putlarına tapmaya ve kötü, ahlâksız bir hayat yaşamaya devam etmek istiyorlardı. Çevrelerindeki insanların yavaş yavaş Müslüman olmaya başlamaları onları telâşlandırmıştı. Hz. Peygamber’in e(sallallâhu aleyhi ve sellem) İslâmiyet’i duyurmaktan, yaymaktan vazgeçmeyeceğini anlayınca ona şöyle bir teklifte bulundular: “Bırak bu tuttuğun davayı, biz sana istediğin kadar mal, servet verelim. Kızlarımızdan dilediğinle evlendirelim ve Seni başımıza kral yapalım. Eğer bunları yapmak istemiyorsan, gel bizim ilâhlarımıza tap, biz de senin ilâhına tapalım. Bu konuda ortak olalım. İki tarafın tanrısına taparsak ziyana girmeyiz. Hangimizin tanrısı hayırlı ise ona kavuşmuş olur, bu fırsatı kaçırmamış oluruz.”
Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) böyle anlamsız ve saçma bir teklifi kabul etmesi mümkün değildi. Çünkü peygamber olmadan önce bile yanlış inançlara kendini kaptırmamıştı. O zaman da dünyada Yahudiler ve Hıristiyanlar, ateşe, Güneş’e, yıldızlara, putlara tapanlar vardı.
Âyette görüldüğü üzere Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), müşriklere ve bütün dünyaya, Allah’tan başkasına tapmayacağını kesin olarak bildirmiştir. Çünkü Allah’tan başka hiçbir şeyde ilâhlık özelliği yoktur. İlâhlığın ortaklaşa kullanılması da mümkün değildir. Müslüman için sadece tek ilâh vardır, o da Allah Teâlâ’dır. Yalnız O’na tapar ve O’na ibadet eder.