- Allah razı olsun

Adsense kodları


Allah razı olsun

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ehlidunya
Sun 13 November 2011, 07:19 pm GMT +0200
Allah razı olsun    

Günlük hayatta çok kullandığımız cümlelerden birisi de “Allah razı olsun” cümlesidir. Birisinden bir iyilik gördüğümüzde, bir iltifat veya takdirle karşılaştığımızda, “Allah razı olsun” diyerek karşılık veririz. Bu cümleyi genellikle “Teşekkür ederim” yerine kullanıyoruz. Hatta bu ifadeyi o kadar çok kullanıyoruz ki, çok defa onun mânâ ve mahiyetini idrak etmeden söyleyip geçiyoruz.
 
“Allah razı olsun” cümlesi çok defa “Teşekkür ederim” yerine kullanılsa da, aralarında büyük bir fark vardır. “Teşekkür” kelimesi bir şükran duygusunu dile getirir. “Şükran” ise, birisine duyulan minnettarlığı ifade eder. “Allah razı olsun” cümlesi ise, çok önemli bir duâdır. Belki de duâların en güzeldir.
Ne var ki, bu kadar önemli bir duânın önemi çok defa idrak edilemiyor. “Allah razı olsun” demek, sanki basit bir teşekkür cümlesi gibi anlaşılıyor. Birisine “sağ ol” demek ne ise, “Allah razı olsun” demek de onun gibi algılanıyor.
Bir Müslüman, takva ehli olarak gördüğü ve duâsının kabul olacağına inandığı birisinden “Bana duâ et ne olursun” diye ricada bulunur. O da “Allah senden razı olsun kardeşim” deyip geçer. Duâ talebinde bulunan zat ise, “Beni hafife aldı, sadece ‘Allah razı olsun’ dedi o kadar” diye sitem eder.
Bilmez ki zavallı, duâ talebi en güzel bir şekilde karşılanmıştır. Ama onun beklentisi, “Tuttuğun altın olsun, Karun kadar zengin ol, Allah ne muradın varsa versin, Allah sana cennetinde köşkler, saraylar ihsan etsin” gibi bol ikram ve ihsan içeren bir duâdır. Halbuki, Allah’ın rızası olmadıktan sonra, tuttuğun altın olsa neye yarar? Ancak mitolojideki Kral Midas kadar mutlu olabilirsin.
Bir başkası da, birisine bir iyilikte bulunur, sonra da ondan büyük bir iltifat ve şükran bekler. Beklediği karşılığı bulamayınca, yaptığı iyilikten pişman olurcasına, “Adama bak ya, bir ‘Allah razı olsun’ bile demeden çekip gitti” diye sitem eder. Bu sözü ile, “Küçük bir teşekkür bile etmedi” demek ister. Yani “Allah razı olsun” duâsını önemsiz bir söz olarak görür.
Halbuki, Allah kulundan razı olduktan sonra, o kul daha ne ister ki? Bütün ibadetlerin, zikirlerin, tesbihlerin, mücadelelerin, mücahadelerin gayesi, Allah’ın rızasını elde etmek değil midir? Şehitler canlarını verirken, gaziler kanlarını dökerken, dervişler çile çekerken, hep Allah’ın rızasını kazanmayı ümit etmişlerdir. Muhacirler evlerini barklarını, eş ve dostlarını, anne ve babalarını bırakıp Mekke’den Medine’ye göç ederken, sadece Allah’ın rızasını talep etmişlerdir. “Annem bana hakkını helâl etmez, babam bana darılır, arkadaşlarım küserler” diye düşünmemişlerdir.
Demek ki Allah’ın rızasını kazanabilmek o kadar önemli ki, insan en çok sevdiği annesini, babasını, eş ve dostunu bu yolda feda ederken, en ufak bir tereddüt geçirmiyor. “Anam babam sana feda olsun Ya Resûlallah” diyen sahabelerin de gayeleri, Allah’ın rızasını kazanmak değil miydi? Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesi ile, “Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.”
Allah rızasının önemi, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir: “Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe Sûresi, 72. âyet)
Bu vesile ile, bütün gönül dostlarına “Allah sizlerden razı olsun” diyor, büyük kurtuluşa ermelerini diliyorum.

ABDİL YILDIRIM

Hadice
Tue 15 November 2011, 04:15 pm GMT +0200
 Halbuki, ALLAH’ın rızası olmadıktan sonra, tuttuğun altın olsa neye yarar?

Allah razı olsun kardeşim..Rabbim hizmette daim eylesdin..