hafiza aise
Wed 8 August 2012, 01:51 pm GMT +0200
Allah kuluna layık olduğunu yazar,layık olmadığını değil!
AHMED ŞAHİN
Allah kuluna layık olduğunu yazar, layık olmadığını değil!..
Okuyucumun sorusu şöyle. Diyor ki:
- Bazen aklımıza Allah?ın yazdığı kader yazısı geliyor. Şayet Allah kötü kul olarak yazdıysa ben boşuna çabalıyorum demektir.
Yazı yazılmış, mürekkebi kurumuştur. Kötü kul olarak yazılmışım bir defa. Siz bu yazı olayına ne diyorsunuz? Allah kötü yazdıysa bizim gayretimiz boşuna mı gider? Yoksa kötü yazıyı değiştirmek de mümkün mü? Rabb imiz isterse kulun tutumuna göre de yazısını değiştirir mi? Kul iyiye layık olursa yazıyı da iyilerden yazar mı?
Cevap: Rabb imiz yazdığı yazının, koyduğu kanunun mahkumu değil, hakimidir. Yazısını kötü yazdığı kulunun, durumunu değiştirmesiyle Rabb?imiz de yazısını değiştirir, layık olduğunu yazar. Yani sözün özü:
-Kulun kendi tutumuna bağlıdır hakkındaki kader yazısı! Kul halini iyiye çevirirse Rabb?imiz de yazısını iyiye çevirir. Kul kötüde ısrar ederse Rabb?imiz de yazdığı kötü yazısında ısrar eder.
Buna kelam ilmi dilinde:
- Allah?ın (ata, kaza ve kader) kanunları denir. Rabb?imizin atası, kazasını, kazası da kaderini durdurur. Her ikisi de kulun tutumuna göre değişen İlahi takdir olur. Kimse Rabb?imizi, yazdığı yazının mahkumu gibi göremez. Razı olduğu kulunun yazısını, kulunun razı olacağı yazıya çevirir, kimse engel olamaz.
Bu yüzden, yazım kötü yazılmışsa diyerek kulun ümitsizliğe kapılması, elinde bir fırsatın olmadığını sanması yanlış olur. Yazısı iyi ise iyilikte sabit kalmasını sağlayabilir. Kötü ise iyiliğe çevirtebilir. Bunlar kulun iradeli tutumuna bağlı imkanlar.
Burada, akla gelen bu gibi düşünceler şeytani bir evham mı, yoksa Rahmani bir ilham mı anlamak için şu ölçüyü kullanmakta isabet vardır.
Kalbe gelen bu gibi düşünceler İslami hayatta ilerlemeye sebep oluyorsa Rahmani ilhamdır. Şayet İslami hayatta gerilemeye sebep oluyorsa şeytani evhamdır. Şurası kesindir ki:
-Allah yazını kötü yazmışsa boşuna dini hayatta ısrar ediyorsun?? gibi düşünceler evham ve şeytani vesveseden başkası değildir. Çünkü insanı, ümitsizliğe yöneltiyor, dini hayattan gerilemeye sebep oluyor. Rahmani bir ilham olsaydı, ?Rabb?im, kula layık olduğunu yazar, layık olmadığını değil? der, iyi yazıya layık olma gayretine girerdi.
Bu konu şöyle bir misalle de anlatılmaktadır:
Talebenin biri çok istifade ettiği hocası sayesinde manevi makamlarda mesafeler alarak öylesine ilerlemiş ki, Rabb?imizin insanların durumunu yazdığı (levh?i mahiv ve isbat) yazısını okuyacak derecelere kadar yükselmiş. Bu sırada bir de görmüş ki, hocasının adı kötüler listesinde yazılıdır!.. Şaşırıp kalmış. Sonra da derin bir üzüntü içinde hocasına durumu arz etmiş:
- Hocam büyük bir teessürle ile ifade edeyim ki, isminizi kötüler listesinde okudum!..
Hocası acı bir tebessümle cevap vermiş:
- Sen demiş o yazıyı yeni okuyorsun ben ise kırk senedir okuyorum!..
- Öyle ise neden hâlâ dini hayatta ısrar ediyor, bizden fazla ibadette bulunuyor, takvaya yöneliyorsun?
- Oğlum, başka gidecek kapı mı var ki? dedikten sonra şunu ilave etmiş:
- Bak demiş, Rabb?imiz kulu hakkında asla yanlış yazı yazmaz, kimin hakkında ne yazmışsa layık olduğu odur da onu yazar. Ben şimdiye kadar kötüler listesine layık haldeymişim ki oraya yazılmışım. Bunu değiştirtmek için çalışıyorum, iyiler listesine layık hale gelmeye gayret ediyorum. Benim meselem iyiler listesine yazılacak hale gelmektir!..
Bu sırada öğrenci heyecanlanır:
- Hocam, der işte şimdi liste tekrar geldi, isminiz kötüler listesinden alınıp iyiler listesine yazılmış, ilavesinde de şöyle deniyor.
- Biz kapımızdan ayrılmayanları mahrum bırakmayız. Layık oldukları iyiler listesine eninde sonunda yazarız. Yeter ki bizim adaletimizden emin olsunlar, ümitlerini kesmesinler, kapımızdan ayrılmasınlar. Sadakatlerini sebatlarıyla ispatlasınlar.
Demek ki, bütün mesele iyiler listesine layık hale gelmek için çalışmaktadır... Biz iyiler listesine layık hale gelirsek Rabb?imiz de bizi kötüler listesinde olsak bile alır, layık oluğumuz iyiler listesine yazar, asla kuluna zulüm yapmaz, yanlış yazı yazmaz. Yeter ki biz iyiler listesine layık olduğumuzu ispat edelim sebatımızla, sadakatimizle, amelimizle, ihlasımızla!...