- Allah Kullarına Zulmetmez

Adsense kodları


Allah Kullarına Zulmetmez

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Sun 20 February 2011, 05:41 pm GMT +0200
Allah Kullarına Zulmetmez[391]

 Bütün İslâm mezhepleri, Allah'ın adalet ve hik­metle mevsuf olduğu noktasında ittifak halinde­dirler. Fakat bu iki vasfı farklı manalarda anla­mışlardır.[392]

Kur'an'da “adalet” ve “adil” şeklinde Cenab-ı Allah'a ait bir vasıf yoktur. Ama Cenab-ı Allah'ın adaletini başka mefhumlarla ifade eden birçok ayetler vardır. Bu ayetlerde, bilhassa, adaletin zıd­dı olan zulümden Allah tenzih edilmektedir. Zul­mün nefyi adaleti gerektirir[393]:

“Allah kullarına zulmetmez.” [394] “İnsanlara karşı zulümkâr değildir.” [395] “Zulmeden kulların   kendileridir” [396] “Allah zulmü irade de etmez.” [397] “İnsanlara adaleti emreder.” [398] ve adaletli insanları över [399] Zalimleri sevmez[400], zalimleri sevmeyen kullarına nasıl zul­meder.[401]

Kâinatı Allah Teâlâ idare ettiğine ve Ebu Zer (ra) dan mervî uzunca bir hadîs-i kutside:

“Ey kul­larım, zulmü ben kendime haram kıldım, sizlerin arasında da onu haram kılıyorum, biribirinize zul­metmeyiniz.” buyurduğuna[402] göre, O'nun şu kâ­inat ve insanların hayatlarıyla ilgili olarak takdir ve tedbir ettiği herşey adalet üzeredir.[403]

Geçen hadisteki:

“Zulmü kendime haram kıl­dım.” ibaresinin manası, alimlerce “Ben zulüm yapmaktan münezzeh ve yüceyim.” şeklinde anla­şılmıştır. Lügatta, haram kılmak (tahrîm), men et­mek manasınadır. Cenab-ı Allah, zulümden mü­nezzeh oluşunu haram kılmak diye ifade etmiştir. Çünkü birşey, hakikatte, zaten yoksa, memnu’, olan şey gibidir. Bu benzerlikten dolayı, münezzehlik, haram kılmakla ifade edilmiştir.[404] Adalet, herşeyin hakkaniyetle, yerli yerinde yapılması[405], güzel ve doğru olmasıdır [406]. Zıd­dı olan zulüm ise; birşeyi, ya noksanlaştırarak, ya artırarak veya zamanını ve mekanını değiştirerek, gerçek yerinden başka bir yere koymaktı.[407] İn­sanın, başkasının mülkünde izinsiz tasarrufu da zulümdür.[408] Cenâb-ı Allah'ın zulüm yapması imkânsızdır. Çünkü, mülk de Allah'ındır, kullar da Allah'ındır. Hüküm de O'nun hükmüdür. Mülkündeki tasarrufu hususunda O'na kimse karşı çıka­maz.[409]

Ezelde, O'ndan başka hiçbir varlık yokken, ih­tiyacı olmadığı halde, ezelî iradesini yerleştirmek ve kudretini göstermek için, bir fazlı ve ikramı ola­rak nimetler ihsan ettiği mahlukâta, çeşitli eziyet ve işkenceler yapmağa, elem ve kederler yağdır­maya da gücü yeterdi. Eğer yapmış olsaydı yine de zulmetmiş olmazdı.[410] “Biz Allah'ın kuluyuz ve O'na döneceğiz.” [411] diyen müminler, herşeyi Allah'a teslim ve canları ile bedenleri dahil, Allah'ın mülkü olan herşeyde, dilediği gibi tasarru­fa hakkı olduğunu, acı olsun tatlı olsun O'nun hiç­bir tasarrufuna itirazın caiz olamayacağını itiraf etmektedirler.[412] Çünkü O' mülkün hakikî sahi­bidir. O'nun malikiyyeti, mülke bazı yönlerden sahib olan, insanların malikiyyeti gibi değildir. Bizim mâlikiyyetimiz eksiktir. Bundan dolayı mülkümüzdeki tasarruflarımız kısmîdir. Meselâ, bir merke­be sahibi, bineği ve yük taşıyıcısı olarak muamele eder. Eğer onu açlıktan, susuzluktan öldürürse ve­ya sebebsiz yere ateşle yakarsa, eziyet ederse bu hoş karşılanmaz. Akıl sahiblerince, hernekadar onun sahibi ise de bu tarz davranmak mülkiyyeti dahilinde değildir. Demek ki o merkebte mutlak mülkiyyeti ve tasarruf hakkı yoktur. İnsan cemi­yetlerinde mutlak mülkiyyet ve mutlak hürriyet bulunamaz. Çünkü bu, cemiyet ve müşterek hayat felsefesine terstir, menfaatleri zedeler. nsan, mahdud mülkiyyetinde sınırları zorlamaya kalkarsa, işleri kerîh görülür ve ayıplanır. Mülkiyyetinin hududlarma riayet ederse, işleri beğenilir ve övü­lür, însan cemiyetindeki her mülkiyyet bu şekilde zayıftır ve mutlak değildir. Cenab-ı Allah'ın mali­kiyyeti böyle olamaz. Çünkü Allah'tan başka eşya­nın hakîki mâliki olan bir varlık yoktur. Kulları ve diğer mahlukatında ne türlü tasarrufta bulu­nursa bulunsun, ne kabih görülebilir, ne ayıplana­bilir, ne de zemmedilebilir. Çünkü zemmedilen ta­sarruf, başkasının mülkünde yapılan tasarruftur. Allah Teâlâ ise mutlak ve hakikî maliki olduğu, mülkünde tasarrufta bulunmuş olmaktadır.[413]

Cenab-ı Allah'ın zaten zulüm yapmaya ihtiya­cı yoktur. Zâlim, izzetine izzet, saltanatına salta­nat, mülküne mülkü katmak için ve bazı eksik­lerini zorla tamamlamak için zulüm yapar. Doğuyla batının arasındaki herşey, dünya ve ahiretteki şeyler kendisinin olanın, bir kimseye zulmetmesi­nin manası yoktur [414], onun için: “Allah zulmü murad etmez.” [415], “Yerde gökte ne varsa hepsi Allah'ındır.” [416]

İbnu'd-Deylemî'nin, Ubeyb. Ka'b, İbn Mesud, Zeyd b. Sabit, Huzeyfe b. Yemân (ra) gibi seçkin sahabeden rivayet ettiği mevkuf hadiste:

“Eğer, Allah, semâvatının ve arzının ahalisine tamamen azab etse, zâlim olmuş olmazdı.” buyurulur.[417] Mutezile mezhebi bu hadise rağmen, Cenab-ı Hakk'ı, itaatkâr olana, sevab; günahkâra azab ver­mekle mecbur kabul eder. Onlara göre, Allah Teâlâ, itaatkâra azab verir, günahkârı, cennete korsa zulmetmiş olur.[418] Cenâb-ı Allah, rabb, mâlik, nâhî, hâdd ,tahdîd edici, olduğu için, O'ndan, çir­kin olan, zulüm, kizb gibi şeylerin sadır olması im­kansız değildir. O buna kadirdir, ama, kabih işle­mekten de münezzehtir. Mutezilenin bu görüşleri­ne katılmayanlar için de bu mezhabden kimseler de vardır.[419]

Allah'ın, mâlik ve rabb olması, herne şekilde yaparsa yapsın, yaptığı fiillerin güzel olacağı manasına gelmez[420] yani kadir olduğu herşey gü­zeldir manasına değildir. Fakat Cenab-ı Allah, ka­dir olduğu halde, kabîh olanı, binaenaleyh zulmü yapmaz[421], “Şüphesiz Allah, kullarına zulümkâr değildir.” [422] ve benzeri ayetlerin tefsirinde müfessirlerin ekserisi: “Sevabı azalta­rak veya azabı çoğaltarak, günahkârı mükafatlan­dırmakla zulmetmez.”[423] şeklinde tefsir etmiş­lerse de Elmalılı, bu noktadaki şu inceliğe dikkat çekerek, müfessirlerin Mutezileye yaklaşır gibi ol­ma tenakuzunu gidermiştir: “Buna zulüm tabir olunması, Allah Teâlâ'nın Kemâl-i nezahetini izhar içindir. Yoksa, Allah, bir kavmi, cürümsüz de he­lak etse hakikatte zulüm olmazdı. Çünkü Allah, mâlik-i hakikidir, mülkünde tasarrufu zulüm ol­maz.”[424] Hernekadar, Allah'ın zulmetmediğini beyan eden ayetlerin zahirî manaları, Elmahlı'nın işaret ettiği inceliği nazarı itibara almazsak, Mutezile'nin görüşünü te'yid ediyorsa da, aksini te'yid eden ayetler de vardır. Meselâ, “Lût Ailesini tara­fımızdan bir nimet olarak, bir seher vaktinde kur­tardık.” [425] ayetinde şu mana açık­tır:

“Bu kurtarış bizim bir fazlımız ve ikramımızdı. Kavimlerini helak etmemiz de adaletimizdendi. Eğer Lût Ailesini de azgın kavimleriyle helak etmiş olsaydık o da adaletimizden olurdu.” Nitekim Allah Teâlâ: “Sizden sadece zulmedenlere çat­mayacak olan fitneden sakının.” [426] buyu­ruyor. O, zulmedenlerle etmeyenleri, tam olarak ayırdetmeye kadir olduğu halde, isterse iman eden­leri, yalanlayanlarla helak eder; isterse, Lût Ailesi gibi, iman edenleri ayırır, yalanlayanları helak eder.[427]


[391] Enfal: 8/51.

[392] Subûnî, 133.

[393] RM., 4/142.

[394] Rum: 30/10; Tevbe: 970.

[395] Al-i İmran: 3/18; Enfal: 8/51; Yunus: 10/44.

[396] Al-i İmran: 3/117; Yunus: 10/44; Hûd: 11/101; Nahl: 16/33.

[397] Al-i İmran: 3/109.

[398] Nahl: 16/90.

[399] Al-i İmran: 3/181.

[400] Al-i İm­ran: 3/57.

[401] Taberi, 3/206.

[402] Müslim, Birr ve Sıla, (4/1994). İzahı için bkn. Sahih-i Mülsim Terceme ve Şerhi, A. Davudoğlu, 10/527-258. İmâm Ahmed “Şam ehlinin bundan şerefli hadisi yok­tur.” der (İbnu'l - Esir, 11/4).

[403] S. Kutub, 3/149.

[404] A. Davudoglu, 10/528.

[405] S. Kutub, 3/149; A. O. Tatlısu, 62

[406] Kuşeyrî, Letâif, 3/314.

[407] R. Isfahani, 471

[408] R. Rıza, 4/56 :10/40 : Elmalılı, 6/3805.

[409] Râzî, 6/174 : Gazâlî, 1/125; Kuşeyri, Letâif, 2/118; Şevkani, 5/48.

[410] Gazâlî, 1/125, 152.

[411] Bakara: 2/156.

[412] Elmalılı, 1/549.

[413] Tabatabâî, 1/94 : 15/94 - 85.

[414] Taberî, 4/28.

[415] Al-i İmran: 3/108.

[416] Al-i İmran: 3/109.

[417] Ebu Davud, Sünnet, Kader, (4/225) : İbn Mace, Mukad­dime, Kader babı (1/29) : Müsned, 5/182, 185, Muttaki el-Hindi, 1/101

[418] Zamahşeri 1/485; 2/163 -164. 201-202; Razî, 12/44; 23/109.

[419] Kadı Abdulcebbâr, Muğnî, 6 -1/3, 127 -128; Şerhul Usûli'l - Hamse, 313 - 314; Muhit, 244.

[420] Kadı Abdulcebbâr, Muğnî, 6-1/115 - 121.

[421] a. g. c, 6 -1/177 - 180.

[422] Âl-i İmran: 3/182.

[423] Taberi, 24/82; Zamahşeri, 1/485; Şevkânî 5/77, R.M.,4/142; 18/46

[424] Elmalılı, 6/3805.

[425] Kamer: 54/34-35.

[426] Enfal: 8/25.

[427] Râzî, 29/59.


Rüveyha
Sun 31 July 2016, 02:12 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Allah hiç bir kuluna zul edici değildir.Kul ancak kendine zulm eder..Rabbim bizlere yardım etsin,şeytana uydurtmasın İnşaAllah

yagmur_7-c
Sun 31 July 2016, 02:20 pm GMT +0200
Ve aleykum selam
Evet ,insana kendine zulüm eder ancak...Yaradan in zulüm edeceği nerde görülmüş?İnsan saparak yoluna devam ederse ancak zulüm vardır...Rabbim e layık olan kollarindan etsin inşallah Mevlam ...

ceren
Sun 31 July 2016, 04:03 pm GMT +0200
Aleykümselam.Allah kullarının ona ibadet etmesini emir ve yasaklarına uymalarını emir eder.Ve kullarına zulum etmez.Rahmeti ile merhamet eder.Rabbim bizleri allahın rahmetine kavusan kullardan eylesin inşallah...

HALACAHAN
Wed 14 September 2016, 04:52 pm GMT +0200
Rabbimiz biz kullarına zulmedermi ..O merhameti sonsuz mevlamiz her havamızı affedendir ..Merhametinden bizleri mahrum etme Allahim ..

HALACAHAN
Sun 15 January 2017, 04:41 pm GMT +0200
Aleykum selam .Mevlam sen bizleri merhametinle muamele ettigin kullarindan eyle ..Amin .
Allah paylasim icin razi olsun

Bilal2009
Sun 15 January 2017, 04:54 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Bizler kendimize zulmederiz Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Wed 6 September 2017, 05:53 am GMT +0200
Allah Celle Celalühu zulmetmeyi sevmez ve zulmeden kulunuda sevmez. Kişi ne yaparsa nefsinden dolayı yapar. Bu dünyada ne yapar isek mahşerde de ona göre karşılığını alıcağız. Herzaman bunun bilincinde olarak yaşıyalım ki Rabbimiz'in huzuruna vardığımızda mahcup olmıyalım inşaAllah

Mustafa/Samed
Wed 6 September 2017, 06:25 am GMT +0200
Ve Aleykümüsselam. Rabbim yolundan ayırmasın. Paylaşım için Rabbim razı olsun.