saniyenur
Thu 19 July 2012, 06:34 pm GMT +0200
a- Allah Kendi Hakkında Rahmet Kuralını Yazdı
Allah, kullarına olan muamelesiyle ilgili olarak Kendi üzerine Rahmet kuralını yazmıştır. Şayet kullan O'na döner de O'nun Rahmet ve Şefkatini talep ederse O bu taleplere karşılık verdiği gibi kullarının hatalarını ve aşırılıklarını da görmezden gelecektir:
1- "...O, rahmet etmeyi kendi üstüne yazmıştır..." (6:12).
2- "...Rabbiniz, rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir." (6: 54).
Kur'ân'ın bu âyetlerinde açıkça beyan olduğu üzere, cehalet ve ahmaklık halinde bir günah işleyen ya da nefsine zulmeden kimse sonra hatasını kavrayıp pişmanlık ile Allah'a dönerek O'nun Mağfiretini talep ettiğinde Allah'ı kelimenin tam anlamıyla Rahman (Esirgeyen) ve Rahîm (Bağışlayan) bulacaktır. Bunun sebebi Allah'ın Kendi hakkında kullarına karşı Rahmeti yazmış olmasıdır. Onun kendi hakkında yaptığı Yasaya göre, nefsine ettiği zulmün akabinde kullarından biri O'nun Rahmetini talep edecek olursa kesin biçimde Allah kuluna İnayet ve Şefkatini gösterecek ve onun tüm günah ve hatalarını silecektir.
Eriam sûresinin (6) 12 ve 54. âyetlerindeki "kelebe ala nefsihi rahmeh" (kendi hakkında Rahmeti yazdı) ibaresi Allah'ın kullarına karşı olan Rahmet sıfatının yücelik ve kesafetini İfade etmektedir. Bu sıfatta asıl olanın bizzat fiil ve tezahür olduğu da ifadede belirgin bir hakikattir. Bu o kadar kesin ve olmazsa olmazdır ki sözkonusu Rahmet sıfatıyle insan arasına hiçbirşey giremez. Diğer bir ifadeyle, net ve aşikâr âyetlere göre, Rahmetini taleple kendisine yönelen herkesin hata ve günahlarını Allah silecek ve geçersiz kılacaktır; Allah'ın Rahmeti ile Onun kullan araşma hiçbir güç giremiyeceği gibi, Allah'ın İnayetini arayanların günahlarını iptal etmekten de sözkonusu Rahmeti hiçbir güç alıkoyamaz. (Emin Ahsen İslahî, Tedebbür'i-Qur'an, c. II, sh, 403).
Dahası bu ibare Peygamber'e, iman edenlere Rablerinin onlara karşı Rahmet göstermeyi üzerine aldığını bildirmesini buyurarak Allah'ın cömertliğini vurgular ve kulların O'ndan korkmamasını ister gibidir. Zira O, onların Efendisi (Rabbi), Yetiştiricisi ve Ko-ruyucusudur, açıktır ki hiçbir koruyucu yetiştirdiği ve desteklediğini tahribe yönelmez, nerede kaldı Allah böyle yapsın! Onun hakkında kim böyle bir şey düşünebilir ki O, kullarına karşı son haddinde Esirgeyici ve Bağışlayıcıdır, Onun kullarına olan sevgisi bir babanın çocuklarına olan sevgisini aşmıştır. Yine bizzat Rabb (Terbiye edici) sözcüğü O'nun, kullarına karşı kendi üzerine yazdığı Rahmete işaret etmektedir. Son derece açık ve kat'i olarak ortaya konan ifade Rahmetin kulların lehinde somutlaşması açısından inananların zihninde hiçbir kuşku bırakmayacak derecededir. Muttaki bir insanın bile sözünü çiğne-yemeyeceği açıkken bizatihi Rabbin va'dine aykırı davranabileceğini kim düşünebilir, üstelik O, bunu bir sözleşme biçiminde vurgulamış ve Kendine Mahsus Yasası ile yükümlülüğünü üstlenmişken? (Müfti Muhammed Safı, Ma'ariju'l-Qur'ân, c. m, sh, 338-339).
Rasul-i Ekrem bir hadîs-i kutside bunu Şöyle açıklamıştır: "Gerçekten, Rahmetim Gazabımı aşmıştır." (Buhari ve Müslim).