sumeyye
Sun 13 February 2011, 01:25 pm GMT +0200
Allah Teâlâ, İnsanı İlham Ve İlimlere Kabiliyetli Yaratmıştır:
İnsan duyu sahibi, fıtrî ilhamlara ve tabiî ilimlere kabiliyetli olması yanında, akıl sahibi olması ve kesbî ilimleri ortaya koyabilmeleri sebebiyledir ki, Allah Teâlâ ona ekin ekme, ağaç dikme, ticaret yapma ve çeşitli muamelelerde bulunma faaliyetlerini de ilham etmiş; onlardan bir kısmını tabiatı ve sosyal ittifak itibarıyla efendi, bir kısmını ise uşak; bir kısmını yönetici bir kısmını ise tebaa; bir kısmını ilâhî, tabiî, riyâzî ve ilmî hikmetlerle konuşan bilge, diğer bir kısmını ise hikmeti bir tür taklit olmaksızın elde edemeyecek şekilde kalın kafalı kılmıştır. Bunun içindir ki ister medenî olsun, ister bedevî bütün milletler hep bu anlattığımız durum üzeredirler.
Buraya kadar anlattıklarımızın hepsi, insan türünde bulunan hayvanı kuvvete yönelik olan özelliklerdir, dünyevî geçimiyle ilgili bulunan ihtiyaçlar ve bunların giderilmesi için başvurduğu yollar ve düzenlemelerle ilgili bulunmaktadır.
Şimdi bir de insanın melekî yönüne bakalım:
İnsanın Diğer Canlılardan Farkı:
Bil ki: İnsan, diğer canlı türleri gibi değildir; aksine o diğerlerinde olmayan yüksek bir idrak kabiliyetine sahiptir. Türünün özelliklerini taşımayan bir grup hariç insanların büyük çoğunluğunun sahip olduğu bilgilerden biri de, varlığının sebebim araştırması, âlemde bir yaratıcı ve düzeni sağlayıcının bulunduğunu ve kendisini yaratan ve rızıklandıranın da o olduğunu isbata çalışması, yaratıcısının ve himmeti ve ilmiyle işlerini yoluna koyanın huzurunda tazarru ve niyazda bulunması ve bunu müntesip olduğu cinsin [189] tüm türlerinin daima ve hiç kesintisiz olarak lisan-ı hal ile yaptıkları üzere kulluk icrasında bulunmasıdır ki Allah Teâlâ’nın şu kavli bu manaya işaret olmaktadır:
“Görmedin mi ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur.” [190]
Her Bitkide, İşlerini Düzene Koyan Şuursu Bir Nefis Vardır:
Ağaçta bulunan her parça; dallar, yapraklar, çiçekler hepsi de, onda bulunan ve durumunu düzene koyan bitkisel nefse devamlı ve kesintisiz bir şekilde el açmakta değil midir? Eğer onun her bir parçasının aklı olsaydı, elbette biri diğerinden farklı olarak bitkisel nefse övgü ve senada bulunurdu. Eğer onların anlayışları olsaydı, o takdirde hali hazırda mevcut bulunan ve bilinçsizce yapılan ihtiyaç arzı, bilgisinde yer eder ve o, bilinçlice yapılan el açma halini alırdı.
[189] Yani uzak cinsi, yani bütün varlıklar.
[190] Hacc: 22/18.