Hadice
Mon 6 June 2011, 01:22 pm GMT +0200
2. Aliyyu'l-Kaarî ve Mevzûât'ı
«el-Kaarî » diye meşhur olan, Nureddin Ali b. Sultan Muhammed el-He-revî Herat' ta doğmuştur. Horasan ve çevresindeki ulemadan ders aldıktan sonra Mekke'ye göçmüş ve orada yerleşmiştir.
Zeki, üstün kavrayışlı, araştırmacı ve çok yönlü bir âlim olan Aliyyu'l-Kaarî, yüz küsur eseriyle[466] haklı bir şöhret ve itibar kazanmıştır. Kendisi, senede bir kere yazdığı Mushaf ı satarak yıllık ihtiyacını karşılamak gibi bir özelliğe de sahiptir. Müellif h. 1014/1605'de Mekke'de vefat etmiştir. Vefatı haberini alan Mısır Uleması, Ezher Câmi'inde gıyabında cenaze namazı kılarak takdirlerini ifade etmişlerdir.
el'Esrâru'l-merfu'a (ya da el-Mevzûâtu'l-kübrâ)
AIiyyu'l-Kaarî'nin son eserlerinden biri olun[467] ve «Mevzuat » veya «el-Mevzûâtü'l-kübrâ » isimleriyle bilinen «eİ-Esrâru'l-merfuâ fi'l-ahbârı'l-mevzû'a », «daha kolay istifade edilebilmesi için halk arasında dolaşan hadislerden yalnızca mevzu veya asılsız olanlarını bir araya getirme[468] düşüncesiyle telif edilmiştir. Müellif, uydurma olduğu ihtilaflı olan hadisleri almadığını belirtmektedir. [469]
Eser, ale'l-ahruf (alfabetik) tir. Bu demektir ki, el-Esrâr;
a. Halk dilinde hadis diye dolaşan sözleri inceleyen eserlerden derlenmiş olmak,
b. Bu kabil eserlerdeki sadece mevzu ve asılsız haberleri bir araya getirmek,
c. Alfabetik olmak
Özelliklerine sahip bulunmaktadır. Ancak müellifin, «yer yer, âlimlerin mevzu dedikleri hadisleri savunduğu» ve böylece yukarıdaki çerçeveyi taştığı da görülmektedir. [470]Ayrıca çok ince bir alfabetik sistem de takib edilmiş değildir. [471] Daha ziyâde ilk harf veya kelime dikkate alınmış, iki veya üçüncü kelimeler arasında devam eden bir alfabetik sıra gerçekleştirilmemiştir. [472]
el-Esrâr üç ana bölümden oluşmuştur:
a. «Men kezebe aleyye...» hadisinin tahrici (ki, bu bölümde bahis konusu hadisin 102 ayrı senedi gösterilmiştir).
b. Alfabetik olarak sıralanmış 625 adet mevzu hadis,
Müellif bu kısımda, özellikle es-Sekâvî (902/1496)'nin el-Mekâsıdu'l-ha-sene' si, Îbnu'l-Cevzî (597/1200)'nin el-Mevzuât' ı, İbnu'd-Deyba' (944/1537)'ın Temyîzu't-tayyib'i, Irâkî (806/1403)'nin el-Muğnî an hamli'l-esfâr' ı ve Suyûtî (911/l505)nin el-Leâli'i'l-masnûa sı gibi eserleri esas almış ve bunlardaki değerlendirmelerden yararlanmıştır.
c. Mevzu hadislerle ilgili teknik bilgiler (ki, bu bilgiler de aşağı-yukarı el-Mekâsıdu'l-hasene'nin hatime bölümünden ve Îbnu'l-Kayyım el-Cevzîyye (751/1350)'nin el-Menâru'l-müntf fi's-sahîhî ve'z-zaf» adlı eserinden iktibas edilmiştir. [Ebu Gudde, el-Menârü'1-münîf, s. 14
Aliyyu'l'Kaari , bu eserinde daha çok hadis metinlerini eleştiri konusu yapmaktadır. Meselâ, O, Kur'an'a muarız olmasını hadisin uydurma olduğuna delil olarak değerlendirmektedir.[473]
Bu Önemli bir niteliktir ve aynı zamanda hadisçilerin metin tenkidi ile uğraşmadıkları iddialarına karşı, en susturucu cevaptır. [474]
Tasavvuf neşesine sahip bulunmasının şahsiyeti için bir zaaf olduğu; tas-hih'de mütesahil göründüğü[475]gibi fikirler tenkide açık tesbitlerdir.
el-Esrâr, «Mevzuâi-ı Aliyyi'l-Kâari » adıyla İstanbul'da 1308 de basılmıştır. A. Serdaroğlu tarafından da Türkçeye tercüme edilmiştir. [476]
Modern bir baskısı ise, Muhammed es-Sabbağ' m tahkik ve ta'likı ile «el-Bsrâru,'l-merfu'a fî'l-ahbâri'l-mevzûa » adıyla Beyrut'ta 1391/1971'de gerçekleştirilmiştir.
el-Masnu' fi ma'rifeti'l-hadîsi'l-mevzu Aliyyu'l-Kaarî' nin «el-Mevzûatu's-suğra » diye bilinen bu eseri de Abdü fettah Ebû Gudde' nin tahkik ve ta'likıyla ilk kez Beyrut'ta 1379/1959'da, ikinci kez de yine Beyrut'ta 1398/1978'de basılmış bulunmaktadır.
el-Masnu' un el-Esrâr 'dan önce telif edilmiş olduğu tahmin edilmektedir. Zira, Esrar' da mevzu olduğu kesinkes belirtilen bazı hadisler Masnu' da yoktur.
el-Masnu' un baş kısmındaki müellifin mukaddimesi[477] ile el-Esrar' in ikinci faslının başındaki[478] müellife ait sözler hemen hemen aynıdır. Gerek bu durum, gerekse iki eserin mukayesesi, Masnu' un 417 hadislik hacmi ve sonundaki mevzu hadislerle ilgili ulemânın görüşlerini ihtiva eden muhtevasıyla daha önce kaleme alındığını, daha sonra bu eserin başına men kezebe aleyye... hadisinin tarikleri ile ilgili kısmın eklendiğini, hadislerin de 625'e çıkarıldığını göstermektedir.
Aynı müellifin, biri diğerinin bir bölümü olan iki eserini aynı yayınevi aracılığıyla neşreden Ebu Gudde ve Muhammed es-Sabbağ' m, biribirlerinin çalışmalarından ne takdir, ne de tendik yollu söz etmemeleri, birbirlerini görmezden gelmeleri çok ilginçtir.
Mevzuat edebiyatında kullanılan ıstılahların özel bir takım anlamlan bulunabileceğine dikkat çeken şu notla bu konuyu bitirelim :
Mevzu hadislerle ilgili edebiyatta görülen lem yesıhha, lâ yasıhhu, lem yesbüt, lâ yesbutu gibi ifadelerin anlamı «Bu hadis uydurma ve bâtıldır » demektir. Fakat ahkâm hadisîeriyle ilgili eserlerdeki lem yesıhha ifâdesi ise, «Bu hadis sahih bir hadis değildir » demektir. Sahih değildir ama, pek a'la, ha-sen veya zayıf olabilir. Yani bu ifâde, ıstılahı anlamı için o hadisin sahih ol madiğini gösterir, uydurma olduğunu değil. Bu anlam farkı önemlidir.[479]
[466] M. Sabbağ, el-Esrâr, s. 26-31 (Mukaddimetü't-tahkik).
[467] a.g.e., s. 2.
[468] bk. el-Esrâr, s. 73.
[469] a.g. yer.
[470] bk. Esrar, 115 ve 164. hadisler; Kandemir, Mevzu Hadisler, s. 161.
[471] bk. Esrar, 3, 4, 5, 54, 126 ve 134. hadisler.
[472] Meselâ bk, «innellâhe» diye başlayan hadisler.
[473] bk. 309. hadis
[474] bk. es-Sabbağ, Esrar, s. 17 (mukaddime)
[475] bk. Sabbağ, Esrar, s. 25 (mukaddime)
[476] Ankara, 1966.
[477] bk. el-Masnu', s. 13.
[478] bk. el-Esrâr, s. 73.
[479] Geniş bilgi için bk. Ebu Gudde, el-Menâru'I-münîf, s. 17-18; el-Masnu', s. 17-42. Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 138-141.
[480] Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 141-142.