sumeyye
Tue 5 April 2011, 02:23 pm GMT +0200
ALIŞ VERİŞ (BÜYÜ')
Arap Dilinde bey'kelimesi; gerek malda ve gerekse başka şeylerde mutlak mübadele mânasındadır. Şirâ kelimesi de bu mânada kullanılmaktadır. Buna misal olarak şu âyet-i kerîmeyi gösterebiliriz:
“Allah (cc) mü'minlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.” [1]
“Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da, azabı satın almış kimselerdir.” [2]
Şer'î ıstılahda ise bey'; değeri olan bir malı, başka bir değerli mal ile mülketme ve mülkedinme yoluyla takas etmektir. Bir akitte malın menfaatinin temliki söz konusu ise, o; icarya da nikâh akdi olur. Eğer bir mal bedelsiz olarak başkasına veriliyorsa; yapılan bu işe hibe denilir.
Bey'; meşruiyeti Kitab, sünnet ve aklî delil ile sabit olan bir akittir. Kitab'daki delili şu âyet-i kerîmelerdir;
“Allah (cc) alım satımı helal kılmıştır.” [3]
“Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, (bâtıl ile aranızda alıp vererek yemeyin).” [4]
Sünnetteki delili ise; Rasûlullah (sas) risâlet vazifesiyle gönderildiğinde, insanlar alış veriş yapıyorlardı. O, alış verişe ses çıkarmayarak bunu tasdik etmiş oldu.
Aklî delili ise şudur: Alış verişin meşruiyetini ihtiyaçlar mecburi kılmıştır. Çünkü insanlar birbirlerinin ellerindeki malların bedeline, eşyalara, mallara, yiyecek ve içeceklere muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçlarını da, ancak alış veriş yoluyla giderebilirler. Çünkü insanların yaradılışlarında mevcud olan cimrilik ve mal sevgisi onları; mallarını karşılıksız olarak elden çıkarmakdan meneder. Şu halde mübadeleye ihtiyaç hasıl olmuştur. Bunun giderilmesi için de alış verişin meşruiyeti vâcib olmuştur. [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Tevbe: 9/111.
[2] Bakara: 2/175.
[3] Bakara: 2/275.
[4] Nisa: 4/29.
[5] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/363-364.