sidretül münteha
Sat 19 February 2011, 08:35 pm GMT +0200
4. Alıcının Elinde Meydana Gelen Değişiklikler
a- Genel Olarak
Satılan mal, alıcı elinde bir değişikliğe uğrayıp da kusurlu olduğu, değişikliğe uğradıktan sonra öğrenilirse -fukahaya göre- hüküm, malın uğradığı değişikliğe göre değişir. Eğer satılan mal, alıcının elinde ölür ya da bozulur veyahut azadlanırsa, fukaha, bu değişikliğin malın yok olması demek olup satıcının alıcıya kıymetini vermek zorunda olduğunda müttefiktirler. Ancak Ata b. Rebâh, «Malın ölmesi ile azadlanması hallerinde satıcıya bir şey lazım gelmez» demiştir. Cariyenin alıcıdan çocuk doğurması veyahut alıcının köleye «Ben öldükten sonra sen hürsün» demesi de -efendisi ile kitabet akdini yapan köleye kıyasen- satılan malın alıcı elinde yok olması hükmündedir. Eğer satılan malın, alıcı tarafından başkasına satıldıktan sonra kusurlu olduğu öğrenilirse, îmam Ebû Hanife ile İmam Şâfıi «Alıcı satıcıdan bir şey alamaz» demişlerdir ki, Leys b. Sa'd da buna katılır. İmam Mâlik ise, bu hususta tafsilatta bulunarak «Alıcı onu ya tekrar eski sahibine veyahut bir başkasına, bu her iki surette de ya aynı fiyatla, ya daha çok veyahut daha az bir fiyatla satmış olur. Eğer eski sahibine ve aynı fiyatla satmış ise, eski sahibinden, görülen kusurun bedelini alamaz. Eğer daha az bir fiyatla satmış ise kusurun bedelini alır. Daha çok bir fiyatla satmış ise o zaman bakılır. Eğer birinci satıcı malın kusurlu olduğunu biliyor idiyse, ikinci satıcıdan bir şey alamaz, bilmiyor idiyse, herbiri diğerine ne vermiş ise ondan geri alır ve her iki satış da bozulup mal tekrar eski sahibinin mülkiyetine dönmüş olur» demiştir. Eğer onu bir başkasına satmış ise -İmam Ebû Hanife ile İmam Şafii'nin dedikleri gibi- İbnü'l-Kasım da «Alıcı, satıcıdan kusurun kıymetini geri alamaz» demiştir, îbn Abdilhakenı ise, «Kusurun kıymetini ondan geri alır» demiştir. Eşheb de «Kusurun kıymeti ile satış bedelinin kıymetinden hangisi daha az ise, onu alır» demiştir. Bu da, kusurlu olan malı satın aldığı fiyattan daha az bir fiyata sattığı zaman, böyledir. Buna göre, onu satın aldığı aynı veyahut daha çok bir fiyatla sattığı zaman, kusurun kıymetini geri alamaz ki, Osman el-Bettî de bu görüştedir.
«Alıcı satıcıdan kusurun kıymetini geri alamaz» diyen İbnü'l-Kasım, İmam Şâfıi ve İmam Ebû Hanife, «Çünkü her ne kadar kusurlu olduğu öğre-nilmişse de, alıcı onu satarken durumu bilmediği için satış bedelini tam olarak almıştır. Bunun içindir ki eğer alıcı, kusurun kıymetini kendisinden isterse onun da birinci satıcıdan kusurun kıymetini isteyebildiğinde ihtilâf yoktur» demişlerdir. İkinci görüşün sahipleri de satılmayı azadlanmaya kıyas etmişlerdir. Eşheb ile Osman el-Bettî de, «Eğer malı satmamış olsaydı, onu ya sahibine geri vermek ya olduğu gibi kabul etmekten başka bir şey yapamazdı. Onu satınca ise, verdiği satış bedelinin karşılığını aldığı için ancak eğer satın aldığı fiyattan eksik bir fiyatla satmış ise, kusurun kıymetini alır» demişlerdir.
İmam Mâlik «Eğer alıcı kusurlu olan malı başkasına hibe etmiş veyahut sadaka olarak da vermiş olsa, sancıdan kusurun kıymetini geri alır» demiştir, îmam Ebû Hanife ise «Geri alamaz. Çünkü onu başkasına hibe etmek veyahut sadaka olarak vermekle, bedelsiz olarak mülkiyetinden çıkmasına -sevap kazanmak için- razı olmuştur. Ö halde kusurun kıymetini almamaya ev-leviyetle razıdır» demiştir. îmam Mâlik ise, hibeyi de azadlanmaya kıyas etmiştir.
Aklen, kusurlu görülen malın alıcının elinden çıkıp bir daha geri dönmesine imkân bulunmadığı zaman, satıcıdan kusurun kıymetini almaması gerekir. Çünkü, alıcının elinden daha çıkmamışken kusurlu görüldüğü zaman, onu ya geri vermeye veyahut olduğu gibi kabul etmeye mecbur olduğunda ulemanın icma' etmesi, satılan malda kusur görmenin, satış bedelinde indirim yapmakta değil, satışı bozabilmekte müessir olduğunu göstermektedir.
Rehin veyahut kiraya verme gibi, malın tekrar geri verilmesini gerektiren geçici akidlere gelince: Mâlikiler bu akidlerde ihtilâf ederek İbnü'l-Ka-sım, «Satın alındıktan sonra rehin veyahut kiraya verilen bir malda kusur görülürse, o malın rehin veyahut kirada oluşu, rehinden çıktığı veyahut kira süresinin bittiği zaman sahibLe geri verilmesine mani değildir» demiştir. Eş-heb de «Rehin veyahut kirada olduğu müddet uzun değilse, kusurlu görülünce sahibine geri verilebilir» demiştir. Fakat İbnü'l-Kasım'ın sözü daha uygundur.
İmam Mâlik'e göre sevab kastı ile başkasına hibe edilen mal da, satılmış olan mal gibi elden çıkmış sayılır.
İşte satıldıktan sonra kusurlu görülen malın alıcı elinde uğradığı değişiklikler bunlardır. [131]
[131] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/230-232.