sumeyye
Mon 13 June 2011, 03:35 pm GMT +0200
Akan Suda Abdest:
Akan bir suya pislik düşer de, ondan bir eser görünmezse, o sudan abdest alınabilir: Bu suyun istenilen tarafından abdest alınabilir.
Eser; suyun rengi, tadı ve kokusudur: Zira eser, suyun akışı sebebiyle yerinde durmaz. Akar su; insanların 'akar' kabul ettikleri sudur. Bu hususda esahh olan görüş budur.
Büyük bir nehre bir leş düşerse, leşin bulunduğu tarafın aşağısından abdest alınmaz. Ama diğer tarafın aşağısından alınabilir. İçine leş düşen nehir eğer küçükse ve suyun çoğu şayet leşin üzerinden akıyorsa, leşin aşağı tarafından abdest almak caiz olmaz. Ama leşin üzerinden suyun azı akıyorsa, abdest almak caiz olur. Yarısı da leşin üzerinden akıyorsa caiz olur. Ama ihtiyaten uygun olan oradan abdest almamaktır.
İmam Muhammed'e göre yağmur yağarken suyu necasete isabet eder ama necasetin eseri görünmezse, onunla abdest alınabilir; çünkü o akar su gibidir. [30]
Suda Ölen Hayvanların Suyu Fâsid Kılıp Kılmaması:
Doğumu suda olan hayvanların orada ölmeleri, suyu fâsid kılmaz (İmam Şafii): Balık kurbağa ve yengeç bunlara örnek gösterilebilirler. Zira Hz. Peygamber (sas) denizden bahsederken şöyle buyurmuştur:
“Onun suyu tertemiz, ölüsü de helâldir.” Bu hadîsden anlaşıldığına göre, içindeki ölümler sebebiyle deniz pislenmez. Kendisi pis olmayınca, civarındaki şey de pislenmez. Zira yukarıda misal olarak gösterilen hayvanlarda necis kılıcı kan yoktur. Çünkü kanlı hayvanlar suda doğmazlar. Bu hayvanlar suyun haricinde Ölseler, sonra da suya düşseler; açıkladığımız sebepden dolayı, yine suyu pislemiş olmazlar. Bunlar sirke ve süt gibi, sudan başka sularda ölseler; İmam Muhammed'e göre o suyu necis kılmazlar. Öldükden sonra şişseler de, şişmeseler de; hüküm aynıdır. İmam Muhammed'in kara kurbağasıyla su kurbağasını aynı hükme tâbi kıldığı rivayet edilmiştir. Zayıf bir görüşe göre kara kubağasının akar kanı varsa, suyu fâsid kılar. Sahih olan görüş de budur.
Sinek, sivrisinek ve tahta kurusu gibi akıcı kanı olmayan hayvanların da suda ölmeleri, suyu fâsid kılmaz: Bunlar başka bir sıvının içinde ölseler de, o sıvıyı pislemiş olmazlar. Çünkü Peygamber (sas) bununla alâkalı olarak şöyle buyurmuştur:
“Birinizin yemeğine sinek düştüğünde onu yemeğe batırın, sonra atın.” Sinek yemeğe, özellikle sıcak yemeğe batırıldığında ölür. Eğer ölümü yemeği necis kılsa idi, Hz. Peygamber (sas) onu yemeğin içine batırıp öldürmeyi emretmezdi. Bu ikisinden başkası ise, az miktardaki suyu fâsid kılar: Çünkü bunlardan başka hayvanlar kanlıdırlar. Ölüm sebebiyle necis olur ve çevrelerini de necis ederler. Meselâ ölü bir insan suya düştüğünde onu necis kılar. Çünkü ölüm sebebiyle insanın kendisi necis olur. Ama yıkandıkdan sonra suya düşen müslüman ölü o suyu necis kılmaz. Lâkin ölü kâfir ise, yıkanmış olsa bile içine düştüğü suyu necis kılar. Müslüman cenazenin yıkanışından sonra üzerine namaz kılmanın câizliğine hükmetmekle, bedeninin temizliğine de hükmedilmiş olur. Ama kâfirin cenazesi böyle değildir. Bunlar hüküm bakımından birbirlerinden ayrılırlar. [31]
[30] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/31-32.
[31] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/32-33.