sumeyye
Mon 21 June 2010, 11:14 am GMT +0200
Ak ve Kara
İnsanlığın var olduğu andan bu yana iki medeniyet
çarpışmaktadır İyinin medeniyeti ile kötünün
medeniyeti Doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin
medeniyetleri Tûba medeniyeti ile zakkûm medeniyeti
Bal ile zehir, inci ile kara taş, sülün ile yılan,
kartal ile karga, altınböceği ile akrebin
ayrılmasından, çarpışmasından doğan iki medeniyet
Öbürüne de medeniyet diyorum Çünkü; o da örgütlenmiş,
güçle donanmış, hattâ kendisini haklı görmenin
felsefesini düzenlemesini bilmiştir
Ak inanca karşı “felsefe” adı altında kara felsefeyi,
ruha karşı maddeyi, ulviye karşı süfliyi, huzura karşı
sıkıntıyı, ahenge karşı kaosu çıkarmıştır kötünün
medeniyeti
Ak medeniyet ile kara medeniyet Fotoğraftaki
negatifin oynadığı rolü oynar karası, akı için Hikmet
bakımından akının bilinmesi için karası da gerekli
Bu ikisinin çarpışmasından ruhumuzda hakikat lâmbası
yanar Daha doğrusu, kötü, iyinin alevlenmesini
sağlar İyinin kendini bilmesi ve sürekli olarak
kendini kurması için kötünün saldırısı lazımdır Kötü
iyiyi, kendi şuuruna vardırmaya yarar
Biri Peygamberler Medeniyeti, öbürü Şeytanlar
Medeniyeti
Doğu Medeniyeti, Batı Medeniyeti Burada doğu ve
batıyı coğrafî terimler olarak değil, ruhun manevi
doğusu batısı olarak kullanıyorum Yoksa coğrafî
anlamda gerçek medeniyet adeta ortada doğmuş, doğuya
ve batıya doğru, sapmalar sebebiyle sahte ve düşman
medeniyetlere dönüşmüştür
Gerçek Medeniyetin doğum yeri, bugün Ortadoğu
dedikleri bölgemizdir O medeniyetin tek devamcısı,
tek varisi de İslâm Medeniyeti’dir
Batı Medeniyeti dediğimiz Avrupa Medeniyeti, Doğu’nun,
hakikatin ve peygamberlerin medeniyeti olan İslâm
Medeniyeti’nin karşısına dikilmişse, bu, insanlığın
doğuşundan bugüne kadar gelen savaşın süreğinden başka
bir şey değildir Yalan, doğrunun, kötü, iyinin
karşısına dikilmiştir her zaman Kıyamete kadar ona bu
izin verilmiştir Ta ki, iyinin ve doğrunun değeri
bilinsin İyi ve doğrunun ucuz olmadığı anlaşılsın
Ölçü ile aşırılığın çarpışmasıdır bu evrensel
çarpışma Fizikötesi ile fiziğin kavgasıdır bu sürüp
giden İnsan için önemli olan, hangi tarafa
katılacağıdır
Zehirden acı zakkum ağacının dallarına mı asılacak,
yoksa bal yemişli ve renkli tûba ağacının kurtarıcı
kollarına mı atılacak?
İnsan bu kararı kendisi verecektir Bu seçmeyi kendisi
yapacaktır Cennet ve cehennem, bu kararın ufkunda, bu
seçişin içinde
Medeniyet rengi, sonsuzluğa erişme biçimi bu karar ve
seçme tohumunun içinde
Kader bu karar tohumundan beslenecek ve çiçeklenecek
Sonra da bu tohum, alınyazısının yemişi olarak
geleceklere doğru avucumuza düşecek
İnsanların hayatlarında olduğu gibi toplum ve
kültürlerin, millet ve medeniyetlerin hayatında da bu
seçiş ve kararlar temel rolü oynar Kültür ve
medeniyetlerin, toplum ve milletlerin alınyazılarının
şifresi olur bu seçiş ve kararlar
Her saat kader saati olduğu, daha doğrusu saatler
kaderin dışında olmadığı halde, kader çizgisinin
dışında zaman ve saat bulunmadığı halde ve önceki
saatler kendisini hazırladığı ve sonraki saatler
kendisini açtığı ve uyguladığı halde, bazı seçkin
saatlere kader saati deyişimiz, o saatlerde
alınyazısının yoğunlaşması sebebiyledir, bu tohum
özelliğini taşıması sebebiyledir Sembolik bir
adlandırmadır bu
Peygamberler medeniyetinin süreği olan medeniyetimiz,
İslâm Medeniyeti, Ortadoğu kültürü, günümüzde yine
böyle bir kader saatinin önünde gelmiş durmuştur
Uzun süreli bir kış uykusuna, ölüm uykusuna mı
dalacak, yoksa ayağa kalkarak, diriliş baharının
yağmurlarına doğru mu yükselecek, işte bunun kararını
verme günü gelmiş çatmıştır
Kaçmak bir kurtuluş olmayacak, batış olacaktır
Karar verip sabır göstermek, dayanmak ve oluşun bütün
çilesine katlanmak, kültür ve medeniyetimizin kader
savaşını zaferle mühürleyecektir
Sezai Karakoç