hafiza aise
Thu 11 August 2011, 03:52 pm GMT +0200
3— Ailesiyle Hoş Geçimi:
Sahih senedle Enes'ten (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Dünyanızdan bana kadınlar ve hoş koku sevdirildi. Gözümün aydın olması namaza bağlı kılındı" buyurmuştur.[252] Hadisin metni bu şekildedir. "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi." şeklinde rivayet eden yanılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.) "üç şey" tabirini kullanmamıştır. Çünkü namaz, izafe edildiği dünya işlerinden değildir. Hz. Peygamber'in (s.a.) en çok sevdiği şey, kadınlar ve güzel koku idi. Bir gece içinde hanımlarını dolaşırdı.[253] Kendisine cinsel ilişki, vs. konularda otuz erkek gücü verilmişti. Allah, bunlardan Hz. Peygamber'e (s.a.) ümmetinden hiç kimseye mubah kılmadığı miktarını mubah kılmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.) geceleme, yanında kalma ve nafaka konularında hanımları arasında eşitliğe uyardı. Sevgi konusuna gelince: "Allah'ım! Gücümün yettiği konularda işte taksimim. Gücümün yetmediği konularda beni kınama." buyurmuştur.[254] Deniliyor ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) gücünün yetmediğini söylediği şeyler sevgi ve cinsel ilişkidir. Bu konuda eşit davranma farz değildir. Çünkü bu, güç yetirilemeyecek hususlardandır. Hanımları arasında bu şekil taksimle eşit davranması ona farz mıydı, yoksa bu taksime gerek duymadan onlarla istediği gibi hoşça geçinebilir miydi?
Fakihler bu konuda farklı iki görüş ileri sürmüşlerdir.
Ümmetin en çok hanıma sahip olanı o idi. İbn Abbas: "Evlenin, kü bu ümmetin en hayırlısı, hanımı en çok olandır" diyor.[255]
Hz. Peygamber (s.a.) boşama, ric'at ve bir ay süreli îlâ[256] yapmıştır. Ama asla zıhâr yapmamıştır. "Hz. Peygamber (s.a.) zıhâr yaptı" diyen büyük bir hata işlemiştir. Burada uyarmak için bu meseleye değindim ki, böylece bu sözü söyleyen kişinin Hz. Peygamber (s.a.) hakkında, Allah'ın onu düşmekten koruduğu birşeyi yaptı demesinin ve işlediği hatanın çirkinliğinden haberdar olunsun.
Hz. Peygamber (s.a.) hanımlarına karşı iyi davranır, onlarla iyi geçinirdi.
Medineli müshımanlann (Ensâr'ın) kızlarını küme küme Hz. Âişe'ye yollar, onunla oynamalarını isterdi. Hz. Âişe, sakıncası olmayan birşey arzu ettiği zaman, Hz. Peygamber (s.a.) o konuda ona muvafakat gösterir, yardım ederdi. Âişe, bir kaptan (su) içtiği zaman kendisi o kabı eline alır; ağzım hanımının ağzının değdiği yere kor içerdi. Yine Âişe, kemiğin üzerindeki eti dişleriyle sıyırarak yediğinde Peygamberimiz (s.a.) etli kemiği eline alır ağzını, onun ağzının değdiği yere kor öyle yerdi. Âişe'nin kucağına yaslanır, başı onun kucağında iken Kur'an okurdu. Bu durumda Âişe, aybaşı halinde olabilirdi, O aybaşı halinde iken Hz. Peygamber (s.a.) ona peştemal tutunmasını söyler, sonra onunla münasebet kurardı. Kendisi oruçlu iken onu öperdi. Hz. Âişe'ye oynama imkânını sağlaması ve Âişe kendisinin omuzlarına dayanmış bakar bir vaziyette iken ona mescidde oynayan Habeşlileri seyrettirmesi Hz. Peygamber'in (s.a.) iyi huyluluğundan ve na-zikliğindendir. Hz. Peygamber (s.a.) yolculuk esnasında iki kere Hz. Âişe ile koşu müsabakası yaptı. Bir keresinde de evden çıkarlarken itiştiler.
Yolculuğa çıkmak istediği zaman hanımları arasında kura ;çeker, kimin şansına çıkarsa onu beraberinde götürür, geri kalanlara hiçbir telafide* bulunmazdı. Âlimlerin çoğunluğunun görüşü bu yoldadır.
"En hayırlınız, hanımına karşı en iyi davranandır. Sizler içinde ailesine en iyi davranan benim" derdi.[257]
Hanımlarından herhangi birine diğerlerinin yanında elini uzattığı.,) olurdu.[258]
İkindi namazını kılınca hanımlarını dolaşır, onlara yaklaşıp hal ve hatırlarını sorardı. Gece olunca nöbet (geceleme) sırası kendine gelen hanımının odasına kapanır, bütün geceyi ona tahsis ederdi. Hz. Âişe diyor ki: "Allah Rasûlü (s.a.) hanımları arasında yaptığı paylaştırmada onların yanında eğleşme konusunda bizi birbirimizden üstün tutmazdı. Çok nadir günler dışında hepimizi dolaşır, nöbet sırası gelen hanımına varıncaya kadar her hanımına cinsel münasebet kurmaksızın yaklaşır, nöbet sırası gelen hanımına gelince onun yanında geceyi geçirirdi. "[259]
Hz. Peygamber (s.a.) dokuzuncu hanımı hariç olmak üzere sekiz hanımı arasında geceleme taksimi yapardı. Sahîh-i Müstim'de[260] Atâ'nın: "Hz. Peygamber'in (s.a.) geceleme taksimine katmadığı hanımı Safiyye Binti Hu-yey idi." dediği rivayet edilmekte ise de bu Atâ'nın —Allah ona rahmet etsin— bir yanılgısıdır. Çünkü bu hanımı Şevde olacaktır. Şevde yaşlanınca, nöbet sırasını Hz. Âişe'ye bağışladı. Hz. Peygamber (s.a.) Hz. Âişe'ye hem kendisinin gününü, hem de Sevde'nin gününü tahsis eder, bu iki günde geceyi onunla geçirirdi. Allah daha iyi bilir ya, bu yanılgının sebebi şu olsa gerektir: Hz. Peygamber (s.a.) bir konuda Safiyye'ye öfkelenmişti. Bu olay üzerine Safiyye, Hz. Âişe'ye: "Sen, Allah Rasûlü'nü (s.a.) benden hoşnut edebilir misin, sana günümü bağışlayayım?" demiş, o da: "Evet" demişti. Hz. Âişe, Safiyye'nin günü gelince, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanı-başına oturdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "Benden uzak dur, Âişe. Bugün senin günün değil" dedi. Hz. Âişe: "Bu Allah'ın bir lutfudur, kime dilerse verir" diyerek olayı anlattı. Hz. Peygamber (s.a.) de ondan hoşnut oldu.[261] Safiyye, yalnızca o gününü ve özel olarak o geceki nöbet sırasını bağışlamıştı. Böyle olduğu belirginlik kazanmaktadır. Aksi halde Hz. Peygamber (s.a.) hanımlarından yedisine taksim yapmış olur ki, bu, sekizine taksim yaptığı yolunda gelen ve sahihliğinde şüphe bulunmayan hadise aykırı düşer. En iyi bilen Allah'tır.
Soru: Böyle bir olay ikiden fazla hanımı bulunan birinin başına gelse; hanımlarından biri kendi gününü bir diğerine bağışlasa, koca, kendisine bağış yapılan hanımının asıl gecesi ile bağışlanan gecesini —bağışlayanın gecesi onun gecesini takip eden gece olmasa da— ardarda getirebilir mi, yoksa ona bağışlanan geceyi bağışlayanın hakkı olan belli gece de,mi geçirmesi gerekiyor?
Cevap: Bu konuda Ahmed vs.'nin mezheplerinde iki ayrı görüş vardır. (Yani soru içinde geçen iki ayrı görüş değişik âlimlerce benimsenmiştir -Ş.Ö.).
Hz. Peygamber (s.a.) gerek gecenin sonunda, gerekse evvelinde hanımına yaklaşırdı. Gecenin evvelinde cinsel ilişki kurduğunda bazan gusledip uyur, bazan da abdest alıp uyurdu. Ebu İshak es-Sebîî, Esved yoluyla Hz. Âişe'nin: "Hz. Peygamber (s.a.) bu durumda bazan da hiç suya dokunmadan uyurdu"[262]dediğini aktanyorsa da bu, hadis imamlannca bir yanılgı olarak değerlendirilmektedir. Tehzîbu Sünen-i Ebî Dâvud adlı eserimizde bu konuyu ve hadisin illetlerini ve problem olan yanlarını doyurucu bir açıklama ile sunduk.
Hanımlarını bir tek gusülle dolaşırdı. Bazan da herbirinin yanında gus-lederdi. Hem onu, hem bunu yapmıştır.
Geceleyin yolculuktan dönüp şehre girdiği zaman kendisi ailesinin yanına girmez, başkalarını da ailelerinin yanına girmekten menederdi.[263]
[252] Nesâî, 7/61; Ahmed, 3/128, 199, 285. Senedi hasendir. Hâkim hadisi başka senedle (6/160) rivayet etmiş ve sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[253] Buharî, 67/4.
[254] Tirmizî, 1140; Ebu Davud, 2134; Nesâî, 7/64; İbn Mâce, 1971; Dârimî, 2/144; İbn Hibbân, 1305; Hâkim, 2/187. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[255] Buharî, 67/4. Saîd b. Cübeyr anlatıyor: İbn Abbas bana: "Evlendin mi?" diye sordu. "Hayır" dedim, "öyleyse
evlen. Çünkü bu ümmetin en hayırlısı, hanımı en çok olandır." dedi.
[256] îlâ: Bir kimsenin dört ay ve daha fazla bir süre için karısına yaklaşmayacağına, Allah üzerine yemin etmesi yahut yaklaşmayı ağır bir şarta bağlamasıdır. Ric'at: Erkeğe yeni bir nikâha gerek kalmadan boşadığı eşiyle normal aile hayatına dönme imkânı veren "ric'î talâk" ile boşanmış bir kimsenin karısına geri dönmesi. Zıhâr: Bir adamın, karısına "Sen bana anamın sırtı gibisin" demesidir ki, böyle bir durumda kadın, zıhâr keffâreti ödeyinceye kadar adama haram olur. Bu konular son ciltte detaylı olarak işlenmektedir.
[257] Tirmizî, 3892; Dârimî, 2/159; İbn Hibbân, Mevârid, 1312; İbn Mâce, 1977. Tirmizî: "Bu hadis hasen-sahihtir." diyor.
[258] Müslim, 1462. Enes anlatıyor: Hz. Peygamber'in (s.a.) dokuz hanımı vardı. Aralarında geceleme haklarını taksim ettiğinde birincisine ancak dokuzuncu gün gelirdi. Bütün hanımları, her gece Hz. Peygamber'in (s.a.) geleceği hanımın odasına gelirlerdi. Bir keresinde Hz. Âişe'nin odasında idi. Zeyneb geldi. Hz. Peygamber (s.a.) elini ona uzattı; (Hz. Âişe, o gece kendi gecesi olduğu için derhal buna engel olmak isteyerek -Ş.Ö.): "Bu, Zeyneb!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) elini geri çekti.
[259] Ebu Davud, 2135. Senedi hasendir. Metnin tamamı: "Şevde Binti Zem'a yaşlanıp da Allah Rasûlü'nün (s.a.) kendisinden ayrılmasından endişe etmeye başlayınca: Ey Allah'ın Rasûlü! Günüm, Âişe'nin olsun, dedi. Allah Rasûlü (s.a.) de onun bu isteğini kabul etti." Sevde'nin gününü Âişe'ye bağışlaması olayım, Buharî ile Müslim (1463) de rivayet etmiştir. Hz. Peygamber'in (s.a.) dokuz hanımının adları şöyle: 1- Âişe, 2- Hafsa, 3- Şevde, 4- Zeyneb, 5- Ümmü Seleme, 6- Ümmü Habîbe, 7- Meymûne, 8- Cüveyriye, 9- Safiyye. Allah hepsinden razı olsun. Şevde (r.anha) yaşlanınca gününü Âişe'ye bağışladı. Artık AİIah Rasûlü (s.a.) sekiz hanımı arasında gecelemeyi taksim eder oldu.
[260] Müslim, 1465.
[261] İbn Mâce, 1973. Senedinde bir meçhul râvi var, diğerleri sikadır.
[262] Ebu Davud, 288; Tirmizî, 118; îbn Mâce, 583. Senedi kuvvetlidir. Hafız tbn Hacer, Dârakutnî ile Beyhakî'nin bu hadisi sahih saydıklarım nakleder ve der ki: Hüşeym-Abdülmelik-Atâ-Âişe senediyle gelip de Ebu İshak-Esved senediyle aktarılan hadisin misli olan bir hadis de bunu takviye eder. Ayrıca İbn Huzeyme (211) ile İbn Hib-bân'ın (232) rivayet ettikleri şu hadis de bunu destekler: İbn Ömer Hz. Peygmaber'e (s.a.): "Herhangi birimiz cünüpken uyuyabilir mi?" diye sordu. "Evet. Dilerse abdest alır." buyurdu. Aynı hadisi Müslim (306/24): "Evet. Abdest alsın, sonra dilediği zaman guslediriceye kadar uyusun." metniyle rivayet ediyor. İmam Ahmed (6/101,254) ve İbn Ebî Şeybe'nin (2/173) Mutarrif yoluyla Âmir eş-Şa'bîden rivayetlerine göre Hz. Âişe anlatıyor: "Allah Rasûlü (s.a.) geceyi cünüp olarak geçirirdi.
[263] Buharı; 9/296,297, Müslim, 1527/182. Câbir rivayet ediyor: Allah Rasûlü (s.a.) buyurdular ki: "Uzun müddet ailesinden uzakta kalan kimse, döndüğünde evine gece girmesin." Yine Buharı ve Müslim'deki (1928) Enes'ten gelen bir rivayette: "Hz. Peygamber (s.a.) ailesinin yanına gece girmezdi. Sabah yahut akşama doğru girerdi." deniliyor.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/138-142.
Sahih senedle Enes'ten (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Dünyanızdan bana kadınlar ve hoş koku sevdirildi. Gözümün aydın olması namaza bağlı kılındı" buyurmuştur.[252] Hadisin metni bu şekildedir. "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi." şeklinde rivayet eden yanılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.) "üç şey" tabirini kullanmamıştır. Çünkü namaz, izafe edildiği dünya işlerinden değildir. Hz. Peygamber'in (s.a.) en çok sevdiği şey, kadınlar ve güzel koku idi. Bir gece içinde hanımlarını dolaşırdı.[253] Kendisine cinsel ilişki, vs. konularda otuz erkek gücü verilmişti. Allah, bunlardan Hz. Peygamber'e (s.a.) ümmetinden hiç kimseye mubah kılmadığı miktarını mubah kılmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.) geceleme, yanında kalma ve nafaka konularında hanımları arasında eşitliğe uyardı. Sevgi konusuna gelince: "Allah'ım! Gücümün yettiği konularda işte taksimim. Gücümün yetmediği konularda beni kınama." buyurmuştur.[254] Deniliyor ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) gücünün yetmediğini söylediği şeyler sevgi ve cinsel ilişkidir. Bu konuda eşit davranma farz değildir. Çünkü bu, güç yetirilemeyecek hususlardandır. Hanımları arasında bu şekil taksimle eşit davranması ona farz mıydı, yoksa bu taksime gerek duymadan onlarla istediği gibi hoşça geçinebilir miydi?
Fakihler bu konuda farklı iki görüş ileri sürmüşlerdir.
Ümmetin en çok hanıma sahip olanı o idi. İbn Abbas: "Evlenin, kü bu ümmetin en hayırlısı, hanımı en çok olandır" diyor.[255]
Hz. Peygamber (s.a.) boşama, ric'at ve bir ay süreli îlâ[256] yapmıştır. Ama asla zıhâr yapmamıştır. "Hz. Peygamber (s.a.) zıhâr yaptı" diyen büyük bir hata işlemiştir. Burada uyarmak için bu meseleye değindim ki, böylece bu sözü söyleyen kişinin Hz. Peygamber (s.a.) hakkında, Allah'ın onu düşmekten koruduğu birşeyi yaptı demesinin ve işlediği hatanın çirkinliğinden haberdar olunsun.
Hz. Peygamber (s.a.) hanımlarına karşı iyi davranır, onlarla iyi geçinirdi.
Medineli müshımanlann (Ensâr'ın) kızlarını küme küme Hz. Âişe'ye yollar, onunla oynamalarını isterdi. Hz. Âişe, sakıncası olmayan birşey arzu ettiği zaman, Hz. Peygamber (s.a.) o konuda ona muvafakat gösterir, yardım ederdi. Âişe, bir kaptan (su) içtiği zaman kendisi o kabı eline alır; ağzım hanımının ağzının değdiği yere kor içerdi. Yine Âişe, kemiğin üzerindeki eti dişleriyle sıyırarak yediğinde Peygamberimiz (s.a.) etli kemiği eline alır ağzını, onun ağzının değdiği yere kor öyle yerdi. Âişe'nin kucağına yaslanır, başı onun kucağında iken Kur'an okurdu. Bu durumda Âişe, aybaşı halinde olabilirdi, O aybaşı halinde iken Hz. Peygamber (s.a.) ona peştemal tutunmasını söyler, sonra onunla münasebet kurardı. Kendisi oruçlu iken onu öperdi. Hz. Âişe'ye oynama imkânını sağlaması ve Âişe kendisinin omuzlarına dayanmış bakar bir vaziyette iken ona mescidde oynayan Habeşlileri seyrettirmesi Hz. Peygamber'in (s.a.) iyi huyluluğundan ve na-zikliğindendir. Hz. Peygamber (s.a.) yolculuk esnasında iki kere Hz. Âişe ile koşu müsabakası yaptı. Bir keresinde de evden çıkarlarken itiştiler.
Yolculuğa çıkmak istediği zaman hanımları arasında kura ;çeker, kimin şansına çıkarsa onu beraberinde götürür, geri kalanlara hiçbir telafide* bulunmazdı. Âlimlerin çoğunluğunun görüşü bu yoldadır.
"En hayırlınız, hanımına karşı en iyi davranandır. Sizler içinde ailesine en iyi davranan benim" derdi.[257]
Hanımlarından herhangi birine diğerlerinin yanında elini uzattığı.,) olurdu.[258]
İkindi namazını kılınca hanımlarını dolaşır, onlara yaklaşıp hal ve hatırlarını sorardı. Gece olunca nöbet (geceleme) sırası kendine gelen hanımının odasına kapanır, bütün geceyi ona tahsis ederdi. Hz. Âişe diyor ki: "Allah Rasûlü (s.a.) hanımları arasında yaptığı paylaştırmada onların yanında eğleşme konusunda bizi birbirimizden üstün tutmazdı. Çok nadir günler dışında hepimizi dolaşır, nöbet sırası gelen hanımına varıncaya kadar her hanımına cinsel münasebet kurmaksızın yaklaşır, nöbet sırası gelen hanımına gelince onun yanında geceyi geçirirdi. "[259]
Hz. Peygamber (s.a.) dokuzuncu hanımı hariç olmak üzere sekiz hanımı arasında geceleme taksimi yapardı. Sahîh-i Müstim'de[260] Atâ'nın: "Hz. Peygamber'in (s.a.) geceleme taksimine katmadığı hanımı Safiyye Binti Hu-yey idi." dediği rivayet edilmekte ise de bu Atâ'nın —Allah ona rahmet etsin— bir yanılgısıdır. Çünkü bu hanımı Şevde olacaktır. Şevde yaşlanınca, nöbet sırasını Hz. Âişe'ye bağışladı. Hz. Peygamber (s.a.) Hz. Âişe'ye hem kendisinin gününü, hem de Sevde'nin gününü tahsis eder, bu iki günde geceyi onunla geçirirdi. Allah daha iyi bilir ya, bu yanılgının sebebi şu olsa gerektir: Hz. Peygamber (s.a.) bir konuda Safiyye'ye öfkelenmişti. Bu olay üzerine Safiyye, Hz. Âişe'ye: "Sen, Allah Rasûlü'nü (s.a.) benden hoşnut edebilir misin, sana günümü bağışlayayım?" demiş, o da: "Evet" demişti. Hz. Âişe, Safiyye'nin günü gelince, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanı-başına oturdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "Benden uzak dur, Âişe. Bugün senin günün değil" dedi. Hz. Âişe: "Bu Allah'ın bir lutfudur, kime dilerse verir" diyerek olayı anlattı. Hz. Peygamber (s.a.) de ondan hoşnut oldu.[261] Safiyye, yalnızca o gününü ve özel olarak o geceki nöbet sırasını bağışlamıştı. Böyle olduğu belirginlik kazanmaktadır. Aksi halde Hz. Peygamber (s.a.) hanımlarından yedisine taksim yapmış olur ki, bu, sekizine taksim yaptığı yolunda gelen ve sahihliğinde şüphe bulunmayan hadise aykırı düşer. En iyi bilen Allah'tır.
Soru: Böyle bir olay ikiden fazla hanımı bulunan birinin başına gelse; hanımlarından biri kendi gününü bir diğerine bağışlasa, koca, kendisine bağış yapılan hanımının asıl gecesi ile bağışlanan gecesini —bağışlayanın gecesi onun gecesini takip eden gece olmasa da— ardarda getirebilir mi, yoksa ona bağışlanan geceyi bağışlayanın hakkı olan belli gece de,mi geçirmesi gerekiyor?
Cevap: Bu konuda Ahmed vs.'nin mezheplerinde iki ayrı görüş vardır. (Yani soru içinde geçen iki ayrı görüş değişik âlimlerce benimsenmiştir -Ş.Ö.).
Hz. Peygamber (s.a.) gerek gecenin sonunda, gerekse evvelinde hanımına yaklaşırdı. Gecenin evvelinde cinsel ilişki kurduğunda bazan gusledip uyur, bazan da abdest alıp uyurdu. Ebu İshak es-Sebîî, Esved yoluyla Hz. Âişe'nin: "Hz. Peygamber (s.a.) bu durumda bazan da hiç suya dokunmadan uyurdu"[262]dediğini aktanyorsa da bu, hadis imamlannca bir yanılgı olarak değerlendirilmektedir. Tehzîbu Sünen-i Ebî Dâvud adlı eserimizde bu konuyu ve hadisin illetlerini ve problem olan yanlarını doyurucu bir açıklama ile sunduk.
Hanımlarını bir tek gusülle dolaşırdı. Bazan da herbirinin yanında gus-lederdi. Hem onu, hem bunu yapmıştır.
Geceleyin yolculuktan dönüp şehre girdiği zaman kendisi ailesinin yanına girmez, başkalarını da ailelerinin yanına girmekten menederdi.[263]
[252] Nesâî, 7/61; Ahmed, 3/128, 199, 285. Senedi hasendir. Hâkim hadisi başka senedle (6/160) rivayet etmiş ve sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[253] Buharî, 67/4.
[254] Tirmizî, 1140; Ebu Davud, 2134; Nesâî, 7/64; İbn Mâce, 1971; Dârimî, 2/144; İbn Hibbân, 1305; Hâkim, 2/187. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[255] Buharî, 67/4. Saîd b. Cübeyr anlatıyor: İbn Abbas bana: "Evlendin mi?" diye sordu. "Hayır" dedim, "öyleyse
evlen. Çünkü bu ümmetin en hayırlısı, hanımı en çok olandır." dedi.
[256] îlâ: Bir kimsenin dört ay ve daha fazla bir süre için karısına yaklaşmayacağına, Allah üzerine yemin etmesi yahut yaklaşmayı ağır bir şarta bağlamasıdır. Ric'at: Erkeğe yeni bir nikâha gerek kalmadan boşadığı eşiyle normal aile hayatına dönme imkânı veren "ric'î talâk" ile boşanmış bir kimsenin karısına geri dönmesi. Zıhâr: Bir adamın, karısına "Sen bana anamın sırtı gibisin" demesidir ki, böyle bir durumda kadın, zıhâr keffâreti ödeyinceye kadar adama haram olur. Bu konular son ciltte detaylı olarak işlenmektedir.
[257] Tirmizî, 3892; Dârimî, 2/159; İbn Hibbân, Mevârid, 1312; İbn Mâce, 1977. Tirmizî: "Bu hadis hasen-sahihtir." diyor.
[258] Müslim, 1462. Enes anlatıyor: Hz. Peygamber'in (s.a.) dokuz hanımı vardı. Aralarında geceleme haklarını taksim ettiğinde birincisine ancak dokuzuncu gün gelirdi. Bütün hanımları, her gece Hz. Peygamber'in (s.a.) geleceği hanımın odasına gelirlerdi. Bir keresinde Hz. Âişe'nin odasında idi. Zeyneb geldi. Hz. Peygamber (s.a.) elini ona uzattı; (Hz. Âişe, o gece kendi gecesi olduğu için derhal buna engel olmak isteyerek -Ş.Ö.): "Bu, Zeyneb!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) elini geri çekti.
[259] Ebu Davud, 2135. Senedi hasendir. Metnin tamamı: "Şevde Binti Zem'a yaşlanıp da Allah Rasûlü'nün (s.a.) kendisinden ayrılmasından endişe etmeye başlayınca: Ey Allah'ın Rasûlü! Günüm, Âişe'nin olsun, dedi. Allah Rasûlü (s.a.) de onun bu isteğini kabul etti." Sevde'nin gününü Âişe'ye bağışlaması olayım, Buharî ile Müslim (1463) de rivayet etmiştir. Hz. Peygamber'in (s.a.) dokuz hanımının adları şöyle: 1- Âişe, 2- Hafsa, 3- Şevde, 4- Zeyneb, 5- Ümmü Seleme, 6- Ümmü Habîbe, 7- Meymûne, 8- Cüveyriye, 9- Safiyye. Allah hepsinden razı olsun. Şevde (r.anha) yaşlanınca gününü Âişe'ye bağışladı. Artık AİIah Rasûlü (s.a.) sekiz hanımı arasında gecelemeyi taksim eder oldu.
[260] Müslim, 1465.
[261] İbn Mâce, 1973. Senedinde bir meçhul râvi var, diğerleri sikadır.
[262] Ebu Davud, 288; Tirmizî, 118; îbn Mâce, 583. Senedi kuvvetlidir. Hafız tbn Hacer, Dârakutnî ile Beyhakî'nin bu hadisi sahih saydıklarım nakleder ve der ki: Hüşeym-Abdülmelik-Atâ-Âişe senediyle gelip de Ebu İshak-Esved senediyle aktarılan hadisin misli olan bir hadis de bunu takviye eder. Ayrıca İbn Huzeyme (211) ile İbn Hib-bân'ın (232) rivayet ettikleri şu hadis de bunu destekler: İbn Ömer Hz. Peygmaber'e (s.a.): "Herhangi birimiz cünüpken uyuyabilir mi?" diye sordu. "Evet. Dilerse abdest alır." buyurdu. Aynı hadisi Müslim (306/24): "Evet. Abdest alsın, sonra dilediği zaman guslediriceye kadar uyusun." metniyle rivayet ediyor. İmam Ahmed (6/101,254) ve İbn Ebî Şeybe'nin (2/173) Mutarrif yoluyla Âmir eş-Şa'bîden rivayetlerine göre Hz. Âişe anlatıyor: "Allah Rasûlü (s.a.) geceyi cünüp olarak geçirirdi.
[263] Buharı; 9/296,297, Müslim, 1527/182. Câbir rivayet ediyor: Allah Rasûlü (s.a.) buyurdular ki: "Uzun müddet ailesinden uzakta kalan kimse, döndüğünde evine gece girmesin." Yine Buharı ve Müslim'deki (1928) Enes'ten gelen bir rivayette: "Hz. Peygamber (s.a.) ailesinin yanına gece girmezdi. Sabah yahut akşama doğru girerdi." deniliyor.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/138-142.