- Aile yıkılırsa, hepimiz altında kalırız

Adsense kodları


Aile yıkılırsa, hepimiz altında kalırız

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
selsebil
Wed 10 June 2009, 09:21 pm GMT +0200


Araştırmacı-Yazar Vehbi Vakkasoğlu, "çağdaşlık" ve "uygarlık" kavramlarıyla yeni nesillerin zihin dünyalarının kasıtlı olarak bozulduğuna ve bunun sonucu olarak da bir yandan ruh, bir yandan da bedence insanlığın zayıfladığına dikkat çekerek, "Bütün güzellikler gibi kötü alışkanlıklardan etkili bir biçimde korunmanın en etkili yolu da ailede açılır. Bu sebeple aile son kaledir. Yıkılırsa hepimiz altında kalırız. Çanakkale bitmedi, devam ediyor. Bugünün Çanakkale'si de ailedir. 1915'te Çanakkale'yi geçemeyenler, şimdi ailemizin üzerinden görünmeyen silahlarla geçmeye çalışıyorlar. Hem de hücum silahlarını bize aldırıyorlar, tetiği de bize çektiriyorlar" dedi.

"İNSANLIK, İSLÂM'A MUHTAÇ"

Ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee'nin yıllar önce "Eğer şimdiden, çok ciddi tedbirler alınmazsa insanlık üç hastalıktan kendini kurtaramayarak batacaktır. Bu üç hastalık ırkçılık, alkol ve ailesizliktir. Bu üç müthiş hastalığın ilacını Hz. Muhammed (S.A.V) bulmuş ve uygulamıştır. Bu yüzden Müslümanlar, bu hastalıklardan daha emin durumdadır. Eğer batı medeniyeti bu üç hastalığa çözüm bulamazsa, insanlık ya batacak, bitecek ya da batmamak için Muhammedi (yani Müslüman) olacaktır" diyerek İslam'ın aileye verdiği önemin Müslümanların sosyal yapısını nasıl ayakta tuttuğuna işaret etmişti.

Tarihten bu yana en derin toplumsal ve ekonomik krizlerden aile yapımızın sağlamlığı dolayısıyla çıkabilen ülkemizde, istatistikler ahlaki yozlaşmanın ve aile kurumunda meydana gelen tahribatın artık tehlikeli boyutlara vardığına işaret ediyor. Dünya tarihi incelendiğinde insanlık düşmanı tüm diktatörlerin aile ortamından uzak büyüdüklerinin görüldüğünü belirten Vakkasoğlu, ailesiz ve sevgisiz büyüyen insanların ruh dünyalarında ve kişiliklerinde kapanmaz yaralar açıldığına dikkat çekiyor.

Saldırganlık sevgisizlikten kaynaklanıyor


Vakkasoğlu, "Aile ortamından uzak büyümüş insanlar iki tür davranışa yönelirler. Sevgisiz büyümenin verdiği buruklukla iç dünyalarına döner, kendi âlemlerine kapanırlar. Hayattan ve toplumdan kopar, sürekli tatminsiz, mutsuz, kırılgan ve hastalıklı bir ruh içinde olurlar. Sevgisiz büyümek bazen de tam tersi bir karakter sahibi yapar. Saldırgan, kaba, kural tanımaz, vuran, kıran ve sevgisizliğin intikamını bütün toplumdan almaya uğraşan bir huzursuzluk odağı haline gelir. Teröristler, anarşistler, yılan gibi zehirlemekten zevk alan toplum düşmanları, genellikle hep bu tür insanlardan çıkar" diyor.

Manevi değerlerden uzaklaşıyor


Vakkasoğlu, çağdaşlık ve uygarlık kavramlarıyla yeni nesillerin zihin dünyalarını kasıtlı olarak bozulduğuna ve bunun sonucu olarak da bir yandan ruh, bir yandan da bedence insanlığın zayıfladığına dikkat çekerek, "İnsan giderek manevi değerlerden, inançtan, ahlaktan uzaklaştı. Fedakârlığı, paylaşmayı, merhameti unutan kimseler, evi bir sevgi yuvasına çevirebilir mi? Ben, sen anlayışını 'biz'e çeviremeyecek kadar maddecileşmiş ve dolayısıyla bencilleşmiş olan insanın aile kurması mümkün mü? Bu yaşayış biçimi utanmazlığı körükledi. Oysaki 'utanmıyorsan, dilediğini yap' uyarısı, efendimizce 1400 sene önce söylenmişti" şeklindeki değerlendirme ile gelinen sürecin tehlikelerine vurgu yapıyor.

Günümüzün Çanakkale'si Aile


Aile yuvasının en acımasız düşmanının alkol ve uyuşturucu olduğunu kaydeden Vakkasoğlu, "On binlerce aile alkol ve uyuşturucu ile yıkılmış, geriye çok hazin yürek enkazları kalmıştır. Bu apaçık gerçek gözleri açmalı ve gençlik alkolden ve uyuşturucudan bilinçli bir biçimde korunmalıdır. Alkol kullanma yaşı gittikçe aşağıya iniyor. Bütün güzellikler gibi kötü alışkanlıklardan etkili bir biçimde korunmanın en etkili yolu da ailede açılır. Bu sebeple aile son kaledir. Yıkılırsa hepimiz altında kalırız. Çanakkale bitmedi, devam ediyor. Bugünün Çanakkale'si de ailedir. 1915'te Çanakkale'yi geçemeyenler, şimdi ailemizin üzerinden görünmeyen silahlarla geçmeye çalışıyorlar. Hem de hücum silahlarını bize aldırıyorlar, tetiği de bize çektiriyorlar" ifadelerini kullanıyor.

En iyi örnek Efendimiz (S.A.V)


Ailenin korunması noktasında en iyi örneğin Efendimiz (S.A.V) olduğuna dikkat çeken Vakkasoğlu, şöyle konuşuyor: "Eş sevgisini, çocuk ve torun muhabbetini, aileye verilenin ayrıca sadaka sevabı kazandırdığını, en hayırlı Müslüman'ın, aile efradına en hayırlı olan jişi olduğunu Efendimizden (S.A.V) öğrendik."


ceren
Mon 28 November 2016, 09:11 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve islama uygun aile kurup oylede yasayip kurtulusa eren kullardan eylesin inşallah...

HALACAHAN
Tue 29 November 2016, 01:04 pm GMT +0200
Eş sevgisini, çocuk ve torun muhabbetini, aileye verilenin ayrıca sadaka sevabı kazandırdığını, en hayırlı Müslüman'ın, aile efradına en hayırlı olan kisi  olduğunu Efendimizden (S.A.V) öğrendik."

HALACAHAN
Wed 21 December 2016, 07:56 pm GMT +0200
Aile ortamından uzak büyümüş insanlar iki tür davranışa yönelirler. Sevgisiz büyümenin verdiği buruklukla iç dünyalarına döner, kendi âlemlerine kapanırlar. Hayattan ve toplumdan kopar, sürekli tatminsiz, mutsuz, kırılgan ve hastalıklı bir ruh içinde olurlar. Sevgisiz büyümek bazen de tam tersi bir karakter sahibi yapar. Saldırgan, kaba, kural tanımaz, vuran, kıran ve sevgisizliğin intikamını bütün toplumdan almaya uğraşan bir huzursuzluk odağı haline gelir. Teröristler, anarşistler, yılan gibi zehirlemekten zevk alan toplum düşmanları, genellikle hep bu tür insanlardan çıkar"