hafiza aise
Wed 5 October 2011, 10:53 am GMT +0200
AİLE OLABİLMEK
Haziran 2009 45.SAYI
Sürekli olarak kendi hayatını yaşaması, kendi olması, kendi seçimlerinin peşinden koşması öğütlenen insanımız, mutluluğun “kendi” ifadesiyle başlayan bu formüllerde gizli olduğunu zannediyor şimdilerde. Kimsenin kendisiyle barışık olmasına bir şey demiyoruz. İnsanın biricikliğiyle ilgili de bir sorunumuz yok. Fakat bu söylemlerin amacını aşarak insanı “sadece kendinden müteşekkil” bir dünyaya hapsetmesinden şikayetçiyiz. Kendi dünyasında, kendi seçimleriyle yaşayan, kendi hatalarıyla boğuşan, tek derdi kendi olan insanlardan…
İşin daha kötü yanıysa bu tarz yaklaşımların insanın sadece kendisini değil tüm toplumu etkiliyor olması. Bu olumsuz durumdan en büyük yarayı ise aile kurumu alıyor. Özellikle eşlerin ve ailenin diğer fertlerinin paylaşımdan uzak olmaları yuvadaki birliği, dolayısıyla saadeti tek başına bozmaya yetebiliyor. Haziran sayımızın kapak dosyasında söz konusu durumu ele aldık. “Mutlu Aile Olmanın Sırrı Paylaşmayı Sevmek” başlığıyla yayınladığımız dosyada yuvasında mutluluğu yakalayan isimlerin görüşlerine yer veriyoruz. Aile saadetinde eşiyle bir bütün olmanın önemine değinen konuklarımızın aktardıkları, sorunların nasıl aşılacağına dair ipuçları da barındırıyor.
Mutlulukla ilgili bir diğer yazımız ise değerlerimiz sayfalarında yer alıyor. Mutluluğun maneviyatla bağına değinilen yazı Rabia Suluk imzasını taşıyor.
Bu ay mevsimi olması itibariyle düğün ve çeyizle ilgili iki yazı daha var dergimizde. Evlilik sayfalarında yer alan “Evlilikte Eş mi Önemli Eşya mı?” başlıklı yazı, yuva kurma arifesindeki eş adaylarını öncelikleri hususunda düşünmeye sevk ediyor. Mizah sayfalarında yer alan “Türk Kadının Genetik Özelliği; Çeyiz” başlıklı yazı ise hanımların çeyiz tutkularını farklı ve mizahi açılardan değerlendiriyor.
Temmuz sayımızda görüşünceye dek Allah’a emanet olun…
Derya COMBA