- Aile içinde düşeni kucaklayıp kaldırma vefası

Adsense kodları


Aile içinde düşeni kucaklayıp kaldırma vefası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 24 August 2012, 10:16 am GMT +0200
Aile içinde düşeni kucaklayıp kaldırma vefası..

Aile içinde beyinin bazı olumsuz tavırlarından üzüntü duyan hanımefendi diyor ki:

-  Önceleri böyle itici ve rahatsız edici halleri yoktu, son devrelerde olmaması gereken alışkanlıklar ediniyor, tasvip etmeyeceğimiz tavırlar sergiliyor.. Bu hallerine tepki gösteriyorum, bunlar sana yakışmıyor, diyorum, tepkime tepki ile karşılık veriyor, daha da uzaklaşıyor; susuyorum vicdanım rahat etmiyor, yanlışlarını sürdürüyor. Doğrusu, nasıl bir tutum içinde muhatap olacağımı bilemez oldum. Beyin bu rahatsız edici hallerine karşı susayım mı, konuşayım mı? Tavrım nasıl olmalı diyorum?

          ********

         Ailede gerilime sebep olan bu tür üzücü haller, zaman zaman yaşanmakta, karşılıklı tepkilere de sebep olabilmektedir. Bu durumu düzeltmenin çaresi elbette tek değildir. Ancak bu gibi yaygın gerilimlerde yanlış yapana karşı takınılacak ilk tavır,  ‘Yara yapmadan tedavi etmek, tahribe sebep olmadan tamirde bulunmak’ diyebileceğimiz düşündürmeye yönelik yumuşak tavır olmalıdır. 

    Aile içinde bazen hanım, bazen da beyde başlayan böyle gerilim sebebi hallere karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi,  tümüyle sert sözlerle tepki göstermek de fayda getirmiyor.

  Öyle bir tavır takınmalıdır ki, ne fayda getirmeyen susmak olsun, ne de zarar getiren sert karşılıklarla hata düzeltmek olsun. Bediuzzaman Hazretlerinin ifadesiyle:

-Akla kapı aç ,iradeyi elden alma!.üslubu seçilsin. Yani, rahatsızlık duyduğunuz yanlışları yumuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinin, ama kabul ettirmek için diretmeyin, ısrara gitmeyin, tepki doğuracak tartışmaya sebep olmayın. ‘Senin bu halin bende, üzülme kırılmalar meydana getiriyor, durumunu bir gözden geçirsen.. gibi sözlerle vicdan muhasebesiyle baş başa kalmasını sağlayın. Bundan sonrasında da içinizden dua ederek deyin ki:

- Rabbim, bu benim eşim ise senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin bir sesle vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalışıyorum. Bundan sonrası sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..

    İşte bu tavra biz “Akla kapı aç, iradeyi elden alma!” tavrı diyoruz. “Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olamadan tamirde bulunma tedbiri ” diyoruz.

     Ayrıca bu müspet tavrı siz daha da ileriye götürerek: Düşene herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, ben bir vefa ve şefkat örneği göstererek kucaklayıp düştüğü yerden kaldırma kahramanlığını tercih edeyim, de diyebilirsiniz.   

  Böylece aile içinde farklı bir vefa ve sabır örneği vermiş, düşene tekme atma değil, kucaklayıp kaldırma sadakati göstermiş olursunuz. Bu da sizin aileyi ayakta tutan sabır ve sadakat kahramanlığınız olur.

   Kolay tavır mı bunlar? Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, İslam’da sabrın içi boşaltılmış değildir. Sabrın içindeki uhrevi ödüller düşünülünce sabır kolaylaşır. Hatta, çok şükür yine sabrettim, yine ben kazandım, diyerek sabırda mutluluk dahi duyulabilir. Hatta bazı maneviyat büyükleri, ibadetinizle kazanamadığınız Cenneti aile içindeki sabrınızla kazanabilirsiniz, dahi demişlerdir.

  - Neden Müslüman’ın aile içinde göstereceği sabırlı tavrın değeri böyle çok yüksektir?

   Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanacak, inanmış bir de nesil yetişecektir. Bunun için ne kadar fedakarlık gösterilse değer.

    Bundan dolayı aile içinde ‘akla kapı aç, iradeyi elden alma’ anlayışına dikkat çekilmiş,  ‘tahribe sebep olmadan tamirde bulunma’ tedbirine yönelinmesi istenmiştir. 

AHMET ŞAHİN