Eslemnur
Tue 28 September 2010, 09:08 am GMT +0200
Ahkam Olan Hadislerin İmtiyazına Ait Hususiyetler
Bu hususta şu meseleyi de iyice anlatmak isteriz ki, Hadisler içinde "Ahkâm" İhtiva etmeyenler de vardır. Bunlar sadece tarihi Hadisler yahut da zamanın kargaşalıklarını anlatan veya insan ahlâkını tedavi eden ilâç mahiyetindekilerle, menâkıb, fezail ve bu gibi işlere İlgili olanlardır. Bunların üzerinde fazla inceleme yapmaya ve ahkâm ihtiva eden Sünnetler gibi kılı kırk yarmak için ter dökmeye lüzum yoktur. Bunun için bu mevzulardaki Hadisler ancak rivayet hükmünü taşır ve rivayet kiymetini haiz olurlar.
Fakat ahkâm ihtiva eden Sünnetler böyle değildir. Ahkâma ait Sünnetler, asılsız ve uydurma yahut da yalan rivayetlerden tamamen temizlenmiş bulunmalıdır. Bunları rivayet eden ravilerin rivayetlerinde zayıf haberler mevcut olabilir. Fakat mevzu yani uydurma olanları ayıklama işleri pek kolay olmamıştır. Zayıf haberleri de yine Fıkıh okulları (mezhepler) çok kere kabul etmişlerdir. Çünkü bu haberler ve Hadisler Kur'an-ı Keri-min hükmüne uymaktadırlar. Bunun için herkes tarafından kabul edilmiş Sünnetlerde rivayetlerin zayıf olması dikkates alınmıyarak, dirayetler (metinler) kuvvetli olduğundan bu gibi Sünnetlere itibar edilir. Dirayetin de kuvvetli oluşu, rivayetin sahih olduğuna delil teşkil eder.
Muhterem mektup sahibine kısaca yapmış olduğum bu uyarma ve açıklama şu sebebi hedef edinmektedir: Bu yazılar alelade halk tabakasından biri tarafından kaleme alınmamıştır. Aksine bu kalem sahibi memleketimizin Yüksek Mahkemelerinin bir hâkimi ve bir yargıcıdır. Bu durumda bulunan büyüklerin, Sünnetin şer'i ve kanuni hususiyetine ait bu şekilde zayıf tarafları olursa, bunun gibi mevki sahiplerinden, beklenilmeyen bir hayli hareketler doğabilir. Adliyenin bazı ileri gelen zevatı da Sünnete ait bu gibi, ilim dışı düşüncelere kapılmışlardır ki, bu durum sahih ve ilmi bakış açısına uygun değildir. Bu yanlış anlayışlardan dolayı ben de istedim ki, bu meselelerin gerçek mahiyetini gün ışığına çıkarayım. Bu açıklama şüphesiz ki, yalnız muhterem mektup yazarının şahsıyla sınırlı olmayıp, diğer bütün adlî mercilerde bulunan hâkimlerimizin dikkatini çekmek içindir. Biz kendi Adliyemizi, islâmm mukayese kabul etmeyen üstün ve yüce hukuk bilgileri ile donatılmış görmek istiyoruz.
Tercüman - ül - Kur'an, Aralık, 1958