- Adiyy b. Hâtim in Medine ye gelip müslüman oluşu

Adsense kodları


Adiyy b. Hâtim in Medine ye gelip müslüman oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 18 March 2010, 03:06 pm GMT +0200
Adiyy b. Hâtim´in Medine´ye Gelip Müslüman Oluşu


Adiyy b. Hâtim´in Medine´ye Geliş Tarihi, Kim fiğ i ve Kişiliği


Adiyy b. Hâtim´in Medine´ye gelişi Hicretin 10. yılında, Şaban ayında idi. [192]

Adiyy b. Hâtim´in ata soyu şöyle sıralanır: Adiyy b. Hatim, b. Abdullah, b. Sa´d, b. Haşrec, b. İmriü´l-Kays, b. Adiyy, b. Rebia, b. Cervel, b. Sual, b. Amr, b. Gavs, b. Tayyi´, [193] b. Üded, b. Zeyd, b. Kehlan. [194]

Cömertliği dillere destan olan Hatim, Tayyi´ kabilesindendi ve Adiyy´in babası idi. [195]

Adiyy b. Hatim, kavmi içinde ulu, şerefli, hatîb, hazırcevap, faziletli ve cömert bir zât idi.

Ebu Tarîf künyesini taşırdı. [196]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Hicretin 9. yılında Rebiülâhir ayında Hz. Ali´yi Tayyi´ kabilesinin putu Füls´ü yıkmaya göndermişti. [197]

Adiyy b. Hâtim´in Medine´de casusu vardı.

Casus, Hz. Ali´nin Tayyi´lere doğru gittiğini Adiyy´e bildirince, [198] Adiyy b. Hatim Şam´a kaçmışti. [199] Adiyy b. Hâtim´in kızkardeşi Seffâne ise, Tayyi´ kabilesi esirleri arasında Medine´ye getirilmiş bulunuyor du. [200]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Adiyy b. Hâtim´in kızkardeşi Seffâne´yi serbest bırakmış; giyimlik, binit, yol azığı verip, kavminden emniyetli bazı kişilerin yanına katarak Şam´a yollamıştı.

Adiyy b. Hatim der ki:

"Seffâne akıllı bir kadındı.

Ona:

´Şu zâtın işi hakkında görüşün nedir?´ diye sordum.

Bana:

´Vallahi, acele senin ona katılmanı uygun görürüm.

Eğer kendisi gerçekten peygamberse, ona tâbi olmakta başkalarını geçmen, senin için bir fazilet ve üstünlük olur.

Eğer o bir hükümdarsa, onun sayesinde Yemen´deki saltanatını kaybetmez, hor ve hakir bir duru ma düşmezsin!

Artık karar senindir!´ dedi.

´Vallahi yerinde görüş budur![201]

Ben bu zâta gideceğim. [202]

Vallahi, o bir yalancı ise (yalancılığı) bana zarar vermez. [203]

Eğer doğru ise[204] söylediklerini dinlerim. [205] Kendisine tâbi olurum!´ dedim. [206]

Yola çıktım, Medine´ye geldim.

Resûlullah Aleyhisselamın yanına vardım. Kendisi, o sırada Mescidde oturuyordu. [207]

Halk, beni görünce:

´Adiyy b. Hatim! Adiyy b. Hatim! Adiyy b. Hatim!´ dediler. [208]

Emansız, (güvencesiz) ve yazısız gitmiştim. [209]

Resûlullahın yanına varıp selam verdim.

Bana:

´Sen kimsin?´ diye sordu.

´Adiyy b. Hâtim´im!´ dedim. [210]

Elimi kendisine uzattım, tuttu.

Ben, bundan önce, onun elini benim elime vermesini umar dururdum . [211]

Peygamber Aleyhisselamın yanında akraba, kadın ve çocuklarının bulunduğunu gördüğüm zaman anladım ki; onda ne Kisrâ´nın (Acem şahının), ne de Kayserin (Rum hükümdarının) saltanatı vardı! [212]

Resûlullah, ayağa kalkıp beni evine götürdü.

Vallahi, benim maksadım ve arzum da oraya (evine) götürülmemdi.

Resûlullah, giderken, zayıf, yaşlı bir kadına rastladı. [213] Kadının yanında da, küçük bir çocuk bulunuyordu. [214]

Kadın, Resûlullahın durmasını istedi, o da durdu. [215]

Ona:

´Bizim senden bir dileğimiz var´ dediler. [216]

Resûlullah onların işini onlarla uzun uzun konuştu. [217]

Kendileriyle birlikte gidip işlerini gördükten sonra, geldi. [218]

İçimden, kendi kendime:

´Vallahi, bu zât hükümdar değildir!´ dedim. [219]

Sonra, elimden tuttu, [220] beni evine götürüp içeri girdi. Eline iki hurma lifinden doldurulmuş bir yastık alıp bana attı ve:

´Otur onun üzerine!´ buyurdu.

Ben:

´Hayır! Onun üzerine sen otur!´ dedim.

Resûlullah bana:

´Hayır, sen oturacaksın!´ buyurdu.

Yastığın üzerine oturdum. Resûlullah Aleyhisselam ise, kuru yere oturdu. İçimden, kendi kendime:

´Vallahi, bu, hükümdar işi değildir!´ dedim . [221]

Bana:

´Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel Müslüman ol da, selamete er!´ buyurdu.

Ona:

´Ben, dini olanlardanım. [222] Benim bir dinim vardır!´ dedim. [223]

Bana:

´Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel Müslüman ol da, selamete er!´ buyurdu.

Ona:

´Ben, dini olanlardanım!´ dedim.

Bana:

´Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel, Müslüman ol da, selamete er!´ buyurdu.

Ben de ona yine:

´Ben, dini olanlardanım!´ dedim. [224]

Bunun üzerine, Resûlullah:

´Ben senin dinini senden daha iyi bilirim!´ buyurdu. [225]

Kendisine:

´Demek sen benim dinimi benden daha iyi bilirsin hâ?!´ dedim.

Resûlullah:

´Evet!´ buyurdu, bunu iki-üç kere tekrariadı[226] ve:

´Söyle ey Adiyy b. Hatim! [227] Sen bir Rekûsî [Hıristiyanlıkla Sâbiflik karması dinin sâliklerinden] değil misin?´ diye sordu.

´Evet!´ dedim. [228]

Bana:

´Sen kavminin lideri ve başkanı değil misin?´ diye sordu.

Kendisine:

´Evet!´ dedim . [229]

Bana:

´Sen kavminin içine gidiyor, mirba´ [ganimetin dörtte birini] alıyor değil misin?´ diye sordu.

Kendisine:

´Evet! Gidiyor ve alıyorum!´ dedim.

Bana:

´İşte bu, senin dininde sana helâl değildir!´ buyurdu. [230]

Resûlullah bunu söyleyince çok mahcup oldum![231]

Kendisine:

´Evet! Öyledir vallahi!´ dedim.

Anladım ki, o, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir!

Meçhul olan şeyleri (Allah ona bildiriyor, o da) biliyordur! [232]

Resûlullah, beni utandıran sözünü tekrarlamadı . [233]

Bana:

´Ey Adiyy b. Hâtim! [234]

Sen ne diye kaçıyorsun?! [235] Sen ´Lâ ilahe illallah=Allah´tan başka hiçbir ilah yok!´ demekten mi

kaçıyorsun?!

Allah´tan başka bir ilah mı var?! [236] Allah´tan başka ilah olduğunu mu biliyorsun?!´ diye sordu.

Kendisine:

´Hayır!´ dedim. [237]

Bana:

´Sen.´Allahuekber1 demekten mi kaçıyorsun?! Yüce Allah´tan daha büyük birşey mi var?! [238] Sen Allah´tan daha büyük birşey olduğunu mu biliyorsun?!´ diye sordu.

Kendisine:

´Hayır!´ dedim. [239]

Bana:

´Biliyorum: Senin bu dine (İslâmiyete) girmene engel olan, ´Ona ancak insanların zayıfları, güçsüz leri tâbi oluyor. Araplar onları okla vurup bitirirler!´ diyor (olman)dır. [240]

Ey Adiyy! Herhalde, bu dine (İslâmiyete) girmene çevrendeki muhtaç kimseleri görmen engel oluy ordur?

Vallahi, çok sürmez, onlarda mal ve servet öyle bollaşacaktır ki, malın zekatını alacak kimse bulunamayacaktır![241]

Belki de, senin bu dine (İslâmiyete) girmene, onların düşmanlarının çok, kendilerinin ise sayıca az olduklarını görmen engel oluyordur! Vallahi, çok sürmez, bir kadının Kadisiye´den devesinin üzerinde yalnız başına çıkıp şu Beytullah´ı (Kabe´yi) tavaf ve ziyaret edinceye kadar[242] Allah korkusundan başka[243] hiçbir korku duymayacağını da işiteceksin!1 buyurdu. [244]

Bana:

´Sen Hîreyi biliyor misin?´ diye sordu.

Kendisine:

´Gitmedim, orayı görmedim, ama işitmiştim!´ dedim. [245]

Bana:

´Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki; [246] çok sürmez, [247] Allah bu işi (İslâmiyeti) tamamlayacak, [248] Kisrâ b. Hürmüz´ün hazineleri de fethedilecek, ele geçirilecektir!´ buyurdu.

´Kisrâ b. Hürmüz mü?!1 dedim.

´Kisrâ b. Hürmüz!´ buyurdu.

´Kisrâ b. Hürmüz mü?!1 dedim. [249]

´Evet! Kisrâ b. Hürmüz! [250]

Hîre´den deve üzerinde hamisiz, koruyucusuz olarak tek başına çıkıp gelen bir kadın da Kabe´yi tavaf edebilecektir! [251]

Belki de, senin bu dine girmene devlet ve saltanatı Müslümanlardan başkasında görmen engel oluyordur.

Allah´a yemin ederim ki; çok sürmez, Bâbil ülkesinin beyaz köşklerinin de Müslümanlara açılacağını işiteceksin!´ buyurunca, Müslüman oldum. [252]

´Ben hanif bir Müslümanım!´ dedim. [253]

Resûlullahın yüzünde sevinç belirdiğini gördüm.

´Muhakkak ki, Allah´ın gazabına uğrayanlarYahudilerdir.

Dalâlete düşenler de Hıristiyanlardır!´ buyurdu. [254]

Resûlullah, bundan sonra, Ensardan birinin yanına inmemi bana emretti.

Sabah akşam onun evine gidip gelmeye başladım. [255]

Resûlullah Aleyhisselam, namazı hangi vakitlerde kılacağımı tarif etti. [256] Hiçbir namaz vakti girmezdi ki, ben onu özlemiş olmayayım!" [257]


Adiyy b. Hâtim´in Av Hakkındaki Sorularının Cevaplanışı


Adiyy b. Hatim der ki:

"Resûlullah Aleyhisselama:

´Yâ Rasûlallah! Benim yurdum avyundudur! [258]

Biz, şu köpeklerle, [259] şahinlerie[260] av avlayan bir kavimiz. [261]

Bunlarla avlanmak bize helâl olur mu?1 diye sondum. [262]

Resûlullah Aleyhisselam:

´Sen ava gittiğin köpeğini[263] veya şahinini[264] saldığın ve Besmele de çektiğin zaman, onun senin için tuttuğu avı yel´ buyurdu. [265]

´Ya o, avı tutarken öldürürse?´ diye sordum. [266]

´Kendisi ondan yemedikçe, onu öldürmüş bile olsaye! [267] Çünkü, onu senin içintutmuştur. [268] Eğer ondan yerse, sen ondan yeme! Çünkü, o, o avı kendisi için tutunuştur!´ buyurdu. [269]

´Yâ Rasûlallah! [270] Köpeğimin yanında başka bir köpek daha bulunur ve avı hangisinin tuttuğunu bilemezsem ne yapacağım?´ diye sordum. [271]

´Köpeğinin yanında başka bir köpek bulunur, ölmüş bulunan avı yanındaki köpeğin tutmuş olmasın dan korkarsan, [272] kendi köpeğinin onu senin için tuttuğunu öğreninceye kadar[273] yeme!

Çünkü, sen Besmeleyi kendi köpeğine çekmiş, ondan başkasına Besmele çekmemiştin! [274]

Onu hangisinin öldürdüğünü bilemezsin. [275]

Besmele ile saldığın köpeğin avı senin için tutar, sen de canlı iken yetişirsen, onu hemen kes!´ buyurdu. [276]

´Yâ Rasûlallah! Biz mi´raz (zıpkın)la avlanan bir kavimiz.

Bu, bize helâl olur mu?´ diye sordum. [277]

Resûlullah:

´Mi´raz (zıpkın)ın sivri ucuyla avladığını ye!

Yanı ile vurup öldürdüğün av, sopa ile vurulup öldürülmüş hükmünde olup, haramdır!´ buyurdu. [278]

´Ey Allah´ın Peygamberi! Biz, okçu bir halkız!1 dedim.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Sizden biriniz, ava ok atacağı zaman, Yüce Allah´ın ismini ansın, Besmele çeksin! Onu vurup öldürürse yesin! Eğer onu suya düşmüş veya su içinde ölmüş bulursa yemesin! Çünkü, bilemez: Belki de onu su öldürmüştür!

Bir veya iki gün sonra, okunun izini avının üzerinde bulduğu ve onda okundan başka bir iz bulun madığı takdirde, dilerse, onu yesin! [279]

Sen de, okunu atacağın zaman, Allah´ın ismini an, Besmele çek! Vurduğun avı ölmüş bulsan da ye!

Ancak, suyun içine düşmüş bulursan yeme! Çünkü, sen onu suyun mu, yoksa okunun mu öldürdüğünü bilemezsin! [280]

Sen ava ok atar, bir veya iki gün sonra onu ölmüş bulursan ve üzerinde de kendi okundan başka bir iz bulunmazsa, dilersen ye! [281] Suya batmış bulursan, yeme!´ buyurdu." [282]






[192] Taberî, Târih, c. 3, s. 163.

[193] Süheylf,Ravdu´l-ünüf, c.7, s. 450, İbn Abdilberr, İstiâb,c.3, s. 1057, İbnEsîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 8.

[194] İbn Abdilberr, c. 3, s. 1057.

[195] İbn Esîr, c.4, s. 8.

[196] İbn Abdilberr, c. 3, s. 1057, İbn Esîr, c. 4, s. 8-9.

[197] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 984, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 164, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 207, İbn Kayyım , Zâdu´l-mead, c. 2, s. 227.

[198] Vâkıdî, c. 3, s. 988.

[199] İbn Sa´d, c. 2, s. 164, İbn Seyyid,c.2, s. 207, İbn Kayyım, c. 2, s. 227.

[200] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 225, Vâkıdî, c. 3, s. 987, Taberî, c. 3, s. 149 İbn Kayyım , c. 2, s. 228.

[201] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 225-227, Taberî, Târih, c. 3, s. 149, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 285-286, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 238, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 64.

[202] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.

[203] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257-378.

[204] Ahmed b. Hanbel, c.4, s. 257.

[205] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378.

[206] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 8.

[207] İbn İshak, c. 4, s. 227, İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 322, Taberî, c. 3, s. 1 49, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 64.

[208] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, İbn Esîr, c. 4, s. 8.

[209] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 228.

[210] İbn İshak, c.4, s. 227, İtan Sa´d, c. 1, s. 322, Taberî, c. 3, s. 149, İbn Seyyid, c. 2, s. 238.

[211] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 228.

[212] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.

[213] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Taberî, Tanrı, c. 3, s. 149, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 288, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 64.

[214] İbn Kayyım, c. 2, s. 228, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 468.

[215] İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 149-150, İbn E sfr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 64.

[216] İbn Kayyım ,c. 2, s. 228.

[217] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbnEsîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 94.

[218] İbn Kayyım, c. 2, s. 228, İbn Hacer, c. 2, s. 468.

[219] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbnEsîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 64.

[220] İbn Kayyım, c. 2, s. 228.

[221] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Taberî, Târih, c. 3, s. 1 50, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 238, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 64-65.

[222] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.

[223] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 8, Zehebî, Siyeru a´lâmi´n-nübelâ, c. 3, s. 109, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 468.

[224] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378.

[225] Ahmed b. Hanbel, c.4, s. 378, İbn Esîr, c. 4, s. 8, Zehebî, c. 3, s. 109, İbn Hacer, c. 2, s. 468.

[226] İbn Esîr, c.4, s. 8.

[227] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 238-239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[228] İbn İshak, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[229] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, İbn E sfr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 8.

[230] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c.4, s. 379, Taberî, Târîh.c. 3, s. 150, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 239, E bu´l-F idâ, Sîre, c. 4, s. 65.

[231] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379.

[232] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[233] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[234] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[235] Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 228.

[236] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[237] İbn Kayyım, c. 2, s. 228.

[238] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 65.

[239] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 228.

[240] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[241] İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, 378, Taberî, Târih, c. 3, s. 150, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 286, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 9.

[242] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbnEsîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[243] İbn Esîr, c. 2, s. 286.

[244] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbnEsîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[245] Ahmed, c. 4, s. 257, 358, E bu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[246] Ahmed, c. 4, s. 257, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[247] Ahmed, c. 4, s. 378, İbn E sfr, c. 4, s. 9.

[248] Ahmed, c. 4, s. 257, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[249] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, İbn E sfr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 9.

[250] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 5, s. 65.

[251] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, 378, İbn Esîr, c. 4, s. 9, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[252] İbn İshak, c.4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, UyÜnu´l-eser, c. 2, s. 239, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65.

[253] İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 228.

[254] Ahmed b. Hanbel, c.4, s. 378-379, Ebu´l-Fidâ, c. 5, s. 65, İbn Kayyım, c. 2, s. 228.

[255] İbn Kayyım, c. 2, s. 228.

[256] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[257] İbn Abdilberr. İstiâb. c. 3. s. 1057. İbnEsîr. c. 4. s. 9.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/501-508.

[258] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 257.

[259] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 221, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1070.

[260] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[261] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, c. 2, s. 1070.

[262] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[263] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 220-221, Müslim, c. 3, s. 1529, Tirmizî, c. 4, s. 68, İbn Mâce, c. 2.S.1070.

[264] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[265] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1529, Tirmizî, c. 4, s. 68.

[266] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Müslim, c. 3, s. 1529.

[267] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, c. 2, s. 1070.

[268] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[269] Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1530, Tirmizî, c. 4, s. 68.

[270] Tirmizî, c.4, s. 68.

[271] Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1530.

[272] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 256, Buhârî, c. 6, s. 218, Müslim, c. 3, s. 1530, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 17.

[273] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[274] Buhârî, Sahih, c. 6, s. 218-221, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1530.

[275] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 257.

[276] Müslim, c. 3, s. 1531.

[277] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.

[278] Buhârî, c. 6, s. 21 8, Müslim, c. 3, s. 1530, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 69.

[279] Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379.

[280] Müslim, c. 3, s. 1531, Tirmizî, c. 4, s. 67-68.

[281] Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1531.

[282] Müslim. Sahih. c. 3. s. 1531.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/508-510.