- Açılımlarla Türkiye siyaseti keşfediyor

Adsense kodları


Açılımlarla Türkiye siyaseti keşfediyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sun 27 May 2012, 10:04 am GMT +0200
Açılımlarla Türkiye siyaseti keşfediyor
Murat YILMAZ • 58. Sayı / SİYASETNAME


Türkiye, temel meselelerde resmî ve tek görüşten sıyrılarak birden fazla görüşün ifade edildiği ve tartışıldığı bir ülke haline geliyor. Laiklik, Kürt sorunu, Alevi sorunu, Ermeni sorunu vs… hakkında şimdiye kadar demokratik bir tartışmanın ve tarafların dahli olmayan bürokratik kadroların kendi içlerinde hazırladığı ve devletin resmî görüşü olarak açıklanan politikalar, bu sorunları çözmek bir yana çözülmez hale getirmeyi amaçlıyordu. Sorunların çözülmesi istenmiyordu, çünkü sorunların yarattığı içeride ve dışarıda daimi kriz hali, resmî politikaları hazırlayan ve uygulayan bürokratların ağırlığını artıyordu. Bu ağırlık sayesinde anayasal sistem içinde askerî bürokratik vesayet rejimi devam edebiliyordu. Sorunlara bakış açısını yansıtan devlet ideolojisi, farklı politika üretenlerin veya muhaliflerin meşruiyetini sorguluyor, yargı zoruyla ve psikolojik harekâtla sindiriyordu.

1999’da kurulan Ecevit koalisyon hükümeti döneminde başlayan AB reform süreçleriyle harekete geçen iç ve dış dinamikler Türkiye’de yukarıda özetlenen siyasi rejimin esaslarını değiştirmeye başladı. Yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin de katkısıyla rejimin muhalifi ve yenilikçilerin partisi AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara geldi. AK Parti hükümetinin AB ve IMF reformları siyasi ve iktisadi rejimin sıklet merkezini değiştirdi. Kapalı toplumdan açık topluma, devletçilikten piyasa ekonomisine, korumacılıktan rekabetçiliğe, otoriterlikten özgürlükçülüğe, işkenceden insan haklarına riayete kadar köklü değişiklikler geçiren Türkiye’de askerî-bürokratik vesayet rejimin boşalttığı alanı sivil siyaset ve sivil toplum doldurmaya başladı. Demokratikleşme sürecinin nihai aşaması tamamlanmasa da, yapılanlar eski rejimin eski gücünü kaybetmesine ve yeni rejimin gelişip serpilmesine yetecek dereceye ulaşmıştı.

AK Parti hükümeti bunu fark ettiği anda reform sürecini yavaşlattı. Bu, eski rejimle bir uzlaşma ve beraber yaşama arayışına denk düşüyordu. Ancak eski rejim artık uzlaşma kabiliyetini kaybetmişti. Bu yüzden uzlaşmak yerine çatışmayı tercih etti ve her hamlesinde yenildi, yeniliyor. AK Parti eski rejimin kapatma davasını da savuşturduktan sonra, eski rejimin aktörlerine hayat alanı veren sorunların üzerine gitmeye, açılımlar da bu çerçevede gelişmeye başladı. Açılımlar, Türkiye’nin temel meselelerinde karar vericilerin artık değiştiğini gösterdiğinden rejim bakımından hayati ehemmiyettedir. Açılımlarla, temel meselelerde asker-sivil bürokratik tahakkümün sona erdiğini, sivil siyasetin ve demokratik seçimle gelen kamu otoritesinin söz sahibi olduğu iç ve dış kamuoyuna gösterildi. Bu gelişme, eski rejimin içerideki ve dışarıdaki dayanakları bakımından öldürücü bir hamleydi. Bu yüzden de olağanüstü tepkilerle karşılandı.

Bilhassa Kürt açılımına yönelik tepkiler ile kamuoyu araştırmalarında AK Parti’nin oylarının düştüğü tespitleri eski rejimi ve onun siyasi partileri olan CHP ve MHP’yi umutlandırdı, AK Parti’yi korkuttu. Ancak açılım süreci muhalefetin direnmesiyle siyaset mecrasına taşındıkça, AK Parti sanılanın aksine rahatlamaya, CHP ve MHP’de ise iç tartışmalar yaşanmaya başladı.

Açılım süreci AK Parti’ye yeniden bir siyasi parti, eski deyimle fırka olarak kendini konumlandırma imkânı verdi. Böylece diğerlerinden farkını açıkça ortaya koyabildi. Toplumun bu anlamda siyasetle tanışması da yeniydi. Yeni olan her şeyin umutlarla beraber korku ve endişeleri de harekete geçirmesi kaçınılmazdır.

Uzun bir zaman devletin ideolojik propagandası ve psikolojik harekâtı altında siyaset kültürü ve siyaset algısı şekillenen toplumun siyaset eşiğinde duraklaması, korkması ve reaksiyon vermesi anlaşılabilir bir tepkiydi. Nitekim burada da aynı şey oldu. Hele Kürt açılımında Habur’dan giriş yapan PKK’lı barış grubuna yapılan karşılama töreni, toplumu iyice irkiltti. Ancak TBMM’de yapılan müzakereler, CHP ve MHP’nin adeta kendilerinin de inanmadıklarını gösteren sert siyasi söylemi AK Parti’nin ve siyasetin önünü açtı. CHP yöneticilerinden ve eski Dışişleri bakanlığı müsteşarı Onur Öymen’in Kürt açılımına karşı Dersim Modeli’ni önermesi, toplumun korku ve endişe eşiğini atlayarak siyasete girmesini kolaylaştırdı. Açılımlarla Türkiye toplumu siyaseti keşfetmeye başladı.